M. Kerem Doksat | 22 Ağustos 2012 Çarşamba | 7360 |
Sevgili Ağır Ağabey Yılmaz Özdil,
Hürriyet gazetesine getirilip Emin Çölaşan’ın yerine oturtuldun.
Bakın
Türkiye’nin lokomotifi diye bahsi geçen gazetede bir de güzel meşhur oldun.
Popülist ama avamın hoşuna giden, samimice, yüreklice şeyler yazmaktasın.
Ama şöyle yazmaktasın:
Türkiye’den sıkıldığım zaman. İzmir’e giderim ben.
Simide gevrek deriz biz.
Çekirdeğe çiğdem.
Kordon elektrik aleti değildir.
Kumru da kuş değildir.
Yengen'i yeriz.
Sen sigorta dersin.
Biz asfalya deriz.
Uzatmayız.
Gidiyom geliyom deriz.
Domates dediğin.
Domat işte.
*
Bak Ağır Ağabey,
Çeşme’de gezerken sana hayran ayran bakıp iltifat edenlere de çok ağırdan halk adamı takılıyorsun; en az 15 dakika seyrettim seni.
Tam bir İzmir bıçkınısın.
Üslûp, hitabet ve seviye olarak o gazetenin o köşesine yakışmıyorsun.
Kusura, lâflara bakın:
Ortalama zekâlılara nasıl hitap ediyorsun bak:
Rahmetli eniştem İzmir’de otururdu, halam hâlâ orada ve İzmir’e çok gittim.
Karım Neslim de İzmirli ama o da, arkadaşlarımızın hepsi de çok seviyeli, zarif ve nâzik insanlardır. Argoyu da sevmezler.
Benden sana Düz Ağabey tavsiyesi,
Hürriyet’te yazıyorsan, “Türkiye’den sıkıldığım zaman. İzmir’e giderim ben” diye, “bir” yerine “bi” diye, "geliyorum, gidiyorum" yerine “geliyom, gidiyom” diye yazamazsın.
Raconsa racon, o zaman ağız ve lehçe farkları yol olur, herkes kendine göre yazar.
Ama Hürriyet’te yazıyorsan, İstanbul Türkçesi’yle klavyeye almalısın makalelerini, çünkü seninle özdeşleşip seni benimseyen gençler var.
Bu yaptığına “ötekileştirmek” denir…
Yâni “benden olmayanlara” hitap etmek.
“Sen” kimsin ki?
Foton yağmuruyla üçüncü türe dönüşenlerden misin?
İndigo musun?
Dost, acı söyler.
Ha, bu arada…
E-posta yolladığım bütün köşe yazarları okuyor,
Çoğu da cevap veriyor.
Aralarında okumayan “bi” sen varsın!
Ayıp di mi J?
Yarın oradan şutlanırsan n’olcak!
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 22 Ağustos 2012 Çarşamba