ALZHEIMER HASTALIĞI 1

M. Kerem Doksat      22 Mart 2017 Çarşamba      2943

Unutkanlık hepimizin zaman zaman yaşadığı bir sorundur. Fakat

unuttuklarımızı hatırlamamız uzun sürmez. Çoğu stresli iş ortamı, yorgunluk

gibi faktörlerden kaynaklanır. Bunlar basit unutkanlıklardır. Günlük hayatımızı

etkileyen bir problem değildir.

 ***

Alzheimer Hastalığı, yaş ilerledikçe unutkanlıkla ortaya çıkan, hafıza, konuşma, hesap yapma, atasözlerini değerlendirme gibi durumlarda sorunlar yaşanan, günlük hayatın gerektirdiklerini uygulayamama gibi problemlere yol açan bir hastalıktır.

 ***

Mesela “kuşla uçak arasında ne fark vardır” diye sorsanız buna “su” derler. Somut düşünce kaybı tipiktir. “Damlaya damlaya göl olur ne demek” diye sorunca bunun mecazi anlamı anlayamaz ve “su” diyebilirler.

 ***

Günbatımı Belirtisi: Gündüz görme ve uzaysal kavrama yeteneklerini koruyabilen hastalar, akşam hava kararınca kötüleşip deliryuma (akut beyin yetmezliği) girerler. Beyinlerinde senil plaklar ve kongofilik anjiopati gelişir.

 ***

Geri dönüşümü olmayan ve ilerleyen bir hastalık olan Alzheimer Hastalığı, halk arasında bunama olarak bilinir. Beynin fonksiyonlarında bozukluk vardır. Hastanın düşünmesinde sorun ortaya çıkar. Alzheimer, ciddi bir hastalıktır. Belirtiler görüldükten 7-8 yıl sonra ölüme yol açabilmektedir.

Klinik açıdan 7 üzerinden değerlendirilir. ½ iken basit yaşlılık unutkanlığı denir ve ihmal edilir. 2/4 iken artık sayı sayma, unuttukların artması tipiktir. Bu unutkanlıklar Ribot Yasası denen şekilde sabah yediğini unutur ama askerliğini nerede yaptığını hatırlayamaz. Sokakta bulduğu bir cüzdanda “2000 TL ve 4000 USD” bulunca ne yaparsınız diye sorunca “alır harcarım” veya “sahibini bulur veririm” der.

Hâlbuki doğrusu polise gidip zabıt tutturduktan sonra, bir nüshasını kendisine alıp, öbürünü karakolda bırakmasıdır.

¾ dereceye ulaşınca başını alıp kaçma (füg) ve yönelimde bozulma başlar. Mesela Nişantaşı’ndaki tanınmış bir ailenin hanımı aynaya bakıp “hürmetler efendim” diyordu. 4-5/7 dönemde ise artık hafıza bozukluğu o kadar ileri gidiyordu ki, konfabülasyon dediğimiz doğru olmayan şeyleri konuşup kendi de inanıp anlatıyordu.

***

Hastalara kesin teşhis koymak için beyin biyopsisi de yapılabilir ama artık pek gerek görülmüyor. İyi klinik muayene, Mini-Mental testle takip ve MR, CT, EEG yeterli oluyor.

ALZHEIMER HASTALIĞI KİMLERDE, NE KADAR SIKLIKLA GÖRÜLÜR?

Alzheimer, sıklıkla 65 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Hem kadın hem de erkekte görülen bu hastalığın, kadınlarda biraz daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Yapılan araştırmalar, 65 yaşın üstündeki, ortalama her 15 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ortaya koymuştur. 80-85 yaşın üzerindeki, her iki kişiden birinde Alzheimer görülmektedir.

***

Ayrıca bu hastalık sadece 65 yaşın üzerinde değil, kırk ve ellili yaşlarda da ortaya çıkmaktadır. Fakat diğer yaşlara göre sık karşılaşılan bir durum değildir.

Dünyada 20 milyondan fazla Alzheimer Hastası vardır. Bu hastaların yaklaşık 300 bini ülkemizdedir. Bu hastaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Çünkü dünyada insan ömrü uzamakta ve yaşlı insan sayısı artmaktadır.

ALZHEIMER HASTALIĞININ SEBEPLERİ VE HASTALIĞIN SEYRİ

Alzheimer hastalığının sebepleri arasında kalıtımsal faktörler, beyinde protein birikimi, beyin hücrelerinin ölümü, sinirsel iletimin bozulması, çeşitli zehirli maddeler yer almaktadır (bir ara Alüminyum sorumlu görülmüştü ama o diyaliz demansında sorumlu tutulmuştu; diyaliz aletleri gelişince gündemden düştü).

 ***

Ayrıca yaş ilerledikçe, Alzheimer’ın görülme ihtimali artar. Fakat hastalığın kesin sebebi henüz bilinmiyor.

Vak’aların en fazla üçte ikisinde 21. Kromozomda trizomi olan Down sendromlu hastaların da büyük çoğunluğu 30-40 yaşını bulduklarında Alzheimer Hastalığı başlıyor.

Hastaların sadece yüzde 10’unda ailede Alzheimer varlığı tespit edilmiştir. Bu yüzden, bu hastalık sadece tek bir kalıtsal faktöre bağlı değildir.

Alzheimer, yavaş ilerleyen ve sinsi bir hastalıktır. Beyindeki sinir hücreleri mahvolmaya başlamıştır. Önceleri kısa süreli unutkanlıklar şeklinde ortaya çıkar. Örneğin, hasta bir gün önce ne yaptığını, ne yediğini hatırlayamaz. Hastalık ilerledikçe, kişinin günlük işleri aksamaya başlar. Sorduğu bir şeyi tekrar sorar, yakınlarını tanıyamaz hâle gelir. Bu durumda kişinin psikolojisi bozulur. Psikolojisi bozulan hasta, içine kapanık bir hâle gelir. Konuşma, yürüme, tuvalete gitme gibi ihtiyaçlarını karşılayamaz ve yatağa mahkûm bir hayat sürmeye başlar. Yani hem fiziksel hem zihinsel problemler vardır.

***

Dünya Alzheimer Derneği’nin ünlü bir düsturu (mottosu) vardır: Ailede bir kişide Alzheimer Hastalığı görülürse, bakım verenlerden en azından birinde Majör Depresyon gelişir.

İyi bir yaşlılık psikiyatrının veya nörologun yapması gereken, adeta bir orkestra şefi gibi, dâhiliyeciler, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları gibi dallardan en iyilerini takıma dâhil edip, hastanın rahat etmesini sağlamaktır.

İlerlemiş Alzheimer hastalığı (7/7), hastaların ailesi için de bir yüktür. Hastanın bütün bakımı aile tarafından yapılmak zorundadır. Bazıları kaşektik (eti buduna karışmış ve yatalak) hâle gelir ve bizim ülkemizde bile artık çoğu hasta ömürlerinin son günlerini bakım evlerinde geçiriyorlar. Vefat edinceye kadar onları ziyaret etmek ve bakımlarıyla ilgilenmek hem vefa borcudur hem de karşılık beklemeden altruistik (diğerkâmca) davranış örneğidir.

 ***

ALZHEIMER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Alzheimer hastalığının, temel olarak 10 tane belirtisi olduğu kabul

edilmektedir. Bu belirtilerden bir ya da birkaçının bulunması Alzheimer

belirtisi olabilir.

 ***

Günlük hayatı etkileyecek kadar unutkan olma (kişilerin adlarını, olayları

 

hatırlayamama), gündelik işleri yapamama (yemek yapmak gibi), kelimeleri

 

bulurken zorlanmak, tarihleri ve bilinen yolları hatırlayamama, çok basit

 

konularda bile karar vermede güçlük çekme, hesap yapamama, pratik

 

düşünmede zorluk çekme, eşyaların yerlerini karıştırmak (koyarken başka yere

 

koymak), davranışlarda ve ruh hâlinde değişiklik, hastalık öncesi karakter

 

özelliklerinin abartılması, insanları suçlama, kendisine fenalık edecekleri veya

 

paralarını çaldıkları tarzında hezeyanlar ve bunlara eşlik eden hallüsinasyonlar

 

da görülebilir. Sorumluluk sahibi olmaktan kaçmak da belirtilerinden birisidir.

 

Yönelimi bozulup başını alıp gidebilirler (füg).

 ***

ALZHEIMER HASTALIĞI TEŞHİSİ NASIL KONUR?

 Öncelikle yukarıdaki belirtilerden bazıları sizde veya bir yakınınızda varsa bir

yaşlılık psikiyatrisi ve/veya nöroloji hastalıkları uzmanına başvurmanız

gerekir.

Çekilen MR, yapılan kan tahlilleri ve laboratuar tetkikleri ile Alzheimer

hastalığı diğer hastalıklardan ayırt edilmeye çalışılır. Çünkü her unutkanlık, bu

hastalığın belirtisi değildir. Bu şekilde hastalığın kesin teşhisi konur.

ALZHEIMER TEDAVİSİ HASTALIĞI

Hastalığın kesin tedavisi yoktur. Yani yapılan tedaviyle, hastalık tamamen

ortadan kaldırılamaz. Öncelikle şunun bilinmesi gerekir; bu hastalığın

tedavisinde erken teşhis çok önemlidir.

Yapılan tedaviyle, hastalığın ilerlemesi yavaşlatılır ve hastalığın semptomları

azaltılır. Amaç, hastanın hayat kalitesini arttırmaktır. Ayrıca, ortaya çıkan

psikolojik problemlerle başa çıkabilmek için de çeşitli ilaçlar (antikolinerjik

etkisi düşük olan citalopram (Cipram) veya Faverin (fluvoksamin) gibi

antidepresanlar kullanılır. Bu ilaçlar doktor kontrolünde alınmazsa daha kötü

sorunlara yol açabilir.

 Gün geçtikçe, Alzheimer Hastalığı hakkında daha fazla bilgi sahibi oluyor ve

daha fazla ilaçlarla karşılaşıyoruz. Yapılan çalışmalar, hastalığın tedavisinde

büyük adımlar atılacağını göstermektedir.

 

Alzheimer Hastalığı’nın patolojik belirteçleri Amiloid Beta plakları ve Tau proteini içeren nörofibriler yumaklardır. Sinirsel kayıp ve yumaklar arasındaki ilişki tam olarak açıklanamamış olsa da, Alzheimer Hastalığı ve sinirsel kayıp arasındaki ilişkinin zemininde amiloid Beta proteininin olduğu düşünülüyor.

 

Hastalığın tedavisinde amiloid beta proteinindeki değişimler araştırılıyor. Alzheimer’a yönelik ilk aşı olan AN1792 denemeleri, hastalar meningoensefalit (beyin ve beyin zarı iltihabı) geliştirince ertelendi. Bu başarısızlığa rağmen, daha az yan etkili ikinci nesil bir aşının geliştirilmesi için çalışmalara devam ediliyor.

 

Alzheimer Hastalığı, artan sıklıkta görülmeye başlanan demans (bunama) tipi bir hastalıktır. Demansla giden Alzheimer hastalığında, beyindeki, özellikle hippokampal ve neokortikal alandaki sinirsel kayıplar önemlidir. Düşünme, konuşma ve öğrenme kapasitesindeki değişimler ve ilerleyici hafıza kaybı gibi klinik bulgularla tanımlanan Alzheimer hastalığında; hastaların ölümleri sonrasında incelenen beyin dokularındaki hücre içi Tau proteinleri ve nörofibriler yumaklar ile hücre dışı amiloid beta içeren senil plaklar, teşhis koydurucu işaretleyicilerdir.

 

Nöronal kayıp ve Tau proteinleri / plakların varlığı arasındaki ilişki, tam mânâsıyla açıklanamamış olsa da; Aβ protein hipotezi genel kabul görmektedir. Gerçekten de beyin kabuğundaki (korteks) Aβ proteinin normalden fazla imali ve birikimi Alzheimer ile ilişkili bunama ve sinir hücresi kaybıyla paralel seyir göstermektedir.

 

Tau proteinlerine bağlı patolojiler ve diğer dejeneratif değişiklikler Aβ proteinin başlattığı patolojik sürecin ardışık etkileri gibi düşünülmektedir. Bu teoriyi destekleyen hayvan modelleri ve otopsi sonuçları hücresel düzeyde tatmin edici deliller sunsa da, canlı hastalarda Aβ proteini birikim düzeyinin kortikal atrofi öncesinde geliştiğini gösteren görüntüleme teknikleri henüz mevcut değildir.

 

Alzheimer oluşumunda Aβ ve Tau protein patolojilerine ek olarak “enflamasyon (iltihap)” da önemli bir mekanizma olarak öne çıkmaktadır. Aktive olmuş mikroglianın (zamk hücreleri), senil amiloid beta plakları ve prostoglandin, pentaksin, kompleman komponentleri, pre-enflamatuar sitokinler, kemokin ve proteaz gibi enflamatuar mediatörler ile yakından ilişkili oldukları uzun süreden beri bilinmektedir. Bu ilişkilerin, beyin dokusunun etkilenen alanlarında daha fazla olduğu da görülmektedir.

 

Çalışmalar, genetik faktörler ile Alzheimer hastalığı arasında bir bağlantı olduğunu işaret etmektedir. Alzheimer tedavisinde enflamasyonun yeri ve nonsteroidal anti-enflamatuar ilaçların (NSAID) etkililiği konusunda henüz ortak kabul gören bir ifade bulunmamaktadır.

 

Bağışıklığın hastalığın tedavisindeki yerinin araştırıldığı aşı denemeleri sırasında, deneklerin %6’sında görülen aseptik meningoensefalit (beyin kabuğu ve beyin iltihabı) sebebi ile çalışmalar durduruldu. Araştırıcılar, daha güvenli ikinci bir aşı için yeniden laboratuar çalışmalarına başladılar.

 

Öte yandan; ilk aşı çalışmasından elde edilen sonuçlar, amiloid antikorlarının amiloid birikimini azalttığını ve yüksek amiloid antikoru varlığının geniş çaplı amiloid atılımı ile ilgili olduğuna işaret ediyor. Beyin omurilik sıvısındaki (BOS) Tau protein düşüşü de, bu bulguyu destekliyor.

 

Amiloid plaklarındaki belirgin düşüşün yanında, Merkezî Sinir Sisteminde (MSS) meydana gelen enflamasyon ve derinleşen demans vak’aları ise, çalışmayı sınırlandırıyor.

 

AN1792 çalışması, veriler sınırlı olsa da, sekiz otopsi vakasından altı tanesinde amiloid plaklarının ortadan kalktığını gösteriyor. Ancak bilişsel fonksiyonlarda ve hayat kalitesinde bir düzelme olduğuna dair elde delil bulunmuyor. Alzheimer immünoterapisinde amiloid beta proteini, hedef molekülü oluşturuyor. Aşının dozu ve zamanlamasının önemli olabileceği de belirtiliyor.

 

Son görüntüleme çalışmaları, amiloid beta proteininin birikiminin, Alzheimer için erken ve sessiz bir sinyal olabileceğini düşündürüyor. Bağışıklık sistemi terapisi, Alzheimer hastalığının tedavisinde gelecekte kilit rol oynayacak gibi duruyor.

 

ALZHEIMER HASTASI VE YAKINLARININ BİLMESİ GEREKENLER

 

Öncelikle hastanın kendisine, cesaret ve güven duygusunu aşılamak gerekir.

 

Hastaya her zaman yardım edilmeli ve bu yardımın hastaya kabul ettirilmesi

 

gerekir.

 

 

 

Hastanın hislerini empatiyle paylaşmak gerekir. Gerekirse hasta, doktora nasıl

 

bir durumda olduğunu anlatmalı ve bu yönde de tedavi uygulanmalıdır.

 

 

 

Yapılacak işler için bir kâğıda notlar alınmalıdır. Aynı şey, eşyaların yerini

 

bulmak için de yapılmalıdır.

 

 

 

Alzheimer hastalarının araba sürmesi tehlikelidir. Bu yüzden bir kişinin,

 

hastaya eşlik etmesi (şoför olarak) gerekir.

 

 

 

Hastanın sağlığına ve beslenmesine dikkat edilmelidir.

 

 

 

Hasta hobilerini kısıtlamamalıdır. Önceden yaptıklarını yapmaya devam

 

etmelidir. Fakat artık çalışmayı bırakması gerekir çünkü ciddi maddî ve

 

manevî hatalar yapabilir.

 

 

 

Hastalık ilerlemeden, hastanın ilerideki bakım durumu görüşülmelidir.

 

 

 

Alzheimer Hastalığı, sadece kişinin kendisine değil, ailesine de maddî ve

manevî yük getirdiğinden, bu hastalıkla yaşamaya alışmak ve baş edebilmek

için destek almak gerekir.

 

Sessiz idrar yolu iltihapları için sık sık idrar tahlili yaptırmak icap eder. Buna

yönelik antibiyotikler (sefalosporin türevleri ve idrar yolu antiseptikleri)

yazılır.

 

Demansın Depresyon Sendromu döneminde, aile kabul ederse 5 ila 7 EKT

yapılabilir; eğer hastanın süksinil kolinesteraz enzimi düşük değilse, diğer

ilaçlar kesilmeden verilebilir.

 

Psikotik belirtiler (beni soyuyorlar), Capgras Sendromu(en kısa tanımıyla

tanıdık kişilerin yerine, onlara çok benzeyen sahtekârların geçmiş olduğuna

dair hezeyanlarla karakterizedir). Bu sendrom nadir olarak görülür ve daha çok

şizofreni kavramı içinde yer alır ama bunamanın ilk belirtisi de olabilir. Bu

durumda risperidon (Risperdal) 1-3 mg/gün, ketiyapin (Seroquel 25-200 mg

yatarken) eklenebilir. Piribedil (Akineton) gibi antikolinerjik ilaçlardan

kaçınılmalıdır

 

Hâlen Alzant 10 Tablet 2x1’den 2x4’e kadar çıkılabilmektedir. Piracetam

(Nootropil) 4,1gr/gün (3x800) mg Tablet verilebilir. Aricept (donezepil) ve

galantamin (Reminyl) reçete edebiliyoruz.

 

Sağlıklı yaşlılarda yenilikler hastaya iyi gelirken, bunaklarda bunlar onları

olumsuz etkiler ve katastrofik tepki denen ve bazen saldırganlığa (genellikle

sözel, bazen fiziksel) varan davranış bozukluklarına yol açabilir.

 

Tamamen şuursuzca cinsel sapma tanımına uyan davranışlarda (teşhircilik,

röntgencilik, fortçuluk) gibi bulunabilirler. Sürekli gözetim altında tutulmaları

şarttır.

 

Hepimizin beyninde doğum öncesi başlayan evrimsel kökenli apoptozis

(programlı hücre ölümü) ve sinaptik budanma var.

 

 

Bir de demans eklenince, bu hastaların beyinleri küçülür (dumura uğrar) ve

çocuklaşırlar.

 

Gece yatarken kendiliğinden parlaklığı artan bir ışık kaynağının odasında

bulundurulması çok isabetli olur.

 

Hepimiz bir gün bu hastalığa yakalanabiliriz. İlaçlar kadar etki bir yöntem de

şefkat ve sahiplenmedir.

 

Sağlıklı kalmak, düzenli beslenmek ve sedanter değil faal bir hayat sürmenin

yanı sıra, bol bulmaca çözmek, güzel müzik dinlemek de koruyucudur.

 

Sağlık, esenlik ve dostluk dolu günlere efendim.

 

               Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 22 Mart 2017 Çarşamba

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©