M. Kerem Doksat | 26 Ağustos 2012 Pazar | 5156 |
Annesi kazayla ölen yavru ayıcık kimsesiz kalır.
Tek başına, sâhipsiz ve öndersiz, sevgisizdir artık ama hayata asılır, asla ümidini kaybetmez.
Karşısına çıkan yetişkin bir erkek ayıyla yakınlaşmak ister.
Ancak bu devâsâ yaratığın dostluğunu kazanması için Bill ve Tom isimli iki avcının mezâlimine karşı onunla kader birliği yapması gerekecektir.
Fransız yönetmen Jean-Jacques Annaud’nun efsânevî olarak anılmasında belki de en büyük paya sâhip olan bu Claude Berri yapımı film gerçekten de hârikulâdedir.
Hollywood’un mübalâğalı efektlerinin olmadığı, inandırıcı ve dramatik bir tonda gözler önüne serer sevgiyi, bağlanmayı ve sevilmeyi hâttâ cinselliği…
Sanıldığının aksine bu film bir belgesel değildir, mükemmel bir konusu ve kurgusu vardır. 200 kişinin aylarca uğraşarak çektiği bu “güzellikte” her şeyi, olduğu gibi bulacaksınız.
Ayı’nın, ülkemizdeki sinemalarda “Bir Sevgi Filmi” alt başlığı ile gösterilmiş olduğunu dâima gülümseyerek hatırlarım.
Kızıma da bu sebeple hep “ayıcık” dedim küçükken.
Evde de birkaç ayda bir seyrederiz, tıpkı hârikulâde bir romanı tekrar tekrar okumak gibi bir şey.
Her seferinde gözlerim dolar.
Her şeyin birbirine bağlanması, iyi-kötü diyalektiğinin mutlak değil de izafî olması, insanın kendisini aşması…
Hepsi bir küçücük ayının etrafında bize sunulur.
Saga Collection’dan DVD’si bulunan bu filmin Türkçe seslendirilmiş hâlini de piyasada bulabilir veya ısmarlayarak satın alabilirsiniz.
Bir porsiyon köfte ücretine…
Mutlaka seyredin.
Sonra da etrafınıza bakın.
Ayı arayın…
Bulamayacaksınız!
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 26 Ağustos 2012 Pazar