BERKİN ve BİLAL

M. Kerem Doksat      13 Mart 2014 Perşembe      4806




Dün Sevgili Hocamı kutladım gecenin bir vakti...

Senelerdir buradan kendi çapımda haykırdım:

Bu ülkeyi bir millî mutabakat Hükûmeti kurtarır” dedim.

Sözümü bir tek Sözcü’den bir tek duayen işitti ve bana cevap verdi.


Bir gebelik süresince perişan edip, şehit düşürdüler garibanı!

İyi de, Başbakan’ın yaptıklarının sonuçları neydi?

Böyle demişti Haberal, haber alınamaz kardeşimiz.

Gülümüz böyle teselli verdi!

Gel arkadaş, babalar gibi kendini savun dediğim” müstakbel başbakan bakın neler dedi:

Bu çocuklar kimdi peki?

Müge dahi çok kızmıştı Milâttan Önce!

Bu adam öz be öz Türk, peki nedir bu kimlik karmaşası?

İçişleri çoktan bombalanmış, bakınız:

Bizi nelerle oyalıyorlar, hayalî fener gibi?

Sâhi, bu mümtaz kişi, Kıbrıs’ta hangi marifetin yaptığından bahsetmişti, hatırlar mısınız?

Geçenlerde sormuştu Sevgili Karım: “Menderes’i neden astılar” diye; ben de “bunlar ne yaptılarsa, aynını yapmıştı hepsi demiştim”. Keşke yanılsaydım ama tarih asla yanılmaz.

Mersin acaba şimdilerde kimin sâhil kentidir?

Tabii ki sosyeteleri olsun ama ayrımcılık neden? Niçin bu düşmanlık?

Her yerde, on bir senedir bunları söylediniz…

Peki, bu nedir, bu kadın neden hep ortaya çıkar?

Bizler “Vahdet” deriz, dinlere hep saygı duyarız ama bakın ulemâ ne buyurur!

Artık Cumhuriyet almayacağım, Celâl de yazmayacakmış. Orhan Bursalı da sözünü tutmadı. Bu “kült gazetesi” yoluna devam etsin, kendi bahçesine bomba atsın. Korumak bana mı kaldı?


Yorumlarınız sizin olsun, acaba hermeneütik mi desem?

Şimdi sırada var efendim?

İşte arşivler!

İşte, Paşa böyle diyor da, acaba güçleri yeter mi?

Hocaları böyle demişti, aklanıp paklandı ama o da gitti ve bakın bir de neler söylemişti:

Talebesi de böyle cevap vermişti!

Acaba müstakbel cumhurbaşkanı kim olmalı dersiniz?

<!if !supportLists>a)     <!endif>Abdullah Gül

<!if !supportLists>b)     <!endif>Devletlû

<!if !supportLists>c)     <!endif>Eşref Bitlis

<!if !supportLists>d)     <!endif>İlker Başbuğ

<!if !supportLists>e)     <!endif>Tuğrul Türkeş

***

Bana sorarsanız, kamu vicdanını (d) şıkkı temizler.

Kemal Hoca ile dün konuştum ve çok yorgundu belli.

Belki ileride YÖK’ün başına getirilir.

Başkaları da haklarına kavuşturulur.

Ha, bu arada, bir sürü kelimenin istimali yasaklanmış!

Hiç tefekkür, tefelsüf ve düşünce olmadan, fikirlerini paylaşabilir mi insanlar?

Üstelik dün de bir mucize oldu, bir parlak ışık gördüm kendi açımdan.

Haydi, bugünlük bu kadar…

Nurhan Damcıoğlu ile baş başa bırakayım sizi; annem onu çok severdi bve eminim ki hayattadır…

Ta Avustralya'dan Meslekdaşım Gökhan Sayram yazmış:

Günümüzde kadının kapanması için kullanılan “tesettür” ifadesi de Kur'ân’da geçmez. İslâm adına etrafında bu kadar büyük fırtınalar koparılan bir kavramın, yâni “tesettür” ifadesinin İslâm’ın temel kaynağı olan Kur'ân-ı Kerîm’de bulunmaması önemlidir.

Demek ki “tesettür” kelimesi dinî bir kavram olarak sonradan oluşturulmuştur.

Âyette geçen “humur” ve onun tekili olan “hımar” kelimesini, kadınların başlarına örttükleri kumaşa verilen özel isim gibi değerlendirmek kelimenin anlamını sınırlamak olur. Bir şeyi örten şeye “hımar” yâni “o şeyin örtüsü” denir. En ünlü Arapça sözlük olan Lisan-ı Arab’tan “hımar”ın temel mânâsının “örtmek” olduğunu görebilirsiniz. Kelimenin temel anlamı, mezheplerin kelimeleri tahrif etmesine rağmen açıktır. Daha evvel açıkladığımız gibi, âyette kapatılacak yerin yaka açığı olduğuna dikkat çekilir, baştan bahsedilmez. Günümüzde, Arapça’da, kadınların başlarına örttükleri kumaşın özel adı “hımar” değil “mikna” ve “nasıyf”tır. Hangi Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın, “mikna (çoğulu mekanî)” ve “nasıyf”ın hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu görülecektir.

Not: Hâlâ burayı “kullanıcı kolaylıklı” hâle getirecek ama para almayacak ihvanlardan haber bekliyorum. 

Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – Şimdiki Zamanlar – 13 Mart 2014 Perşembe

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©