BOĞAZ DOKUZ BOĞUM

M. Kerem Doksat      27 Kasım 2017 Pazartesi      2318

Bir bilgeye sormuşlar: “Bir insanın zeki olup olmadığını nereden anlarsın? Yanıt: “Konuşmasından...” Pekiyi ya hiç konuşmazsa?” Bilgenin yanıtı mânidar: “O denli zeki insan nerede?”

 

Bütün bunları neden mi yazıyorum? Sevgili dostlar son zamanlarda bizlere bir hâl oldu. Giderek birbirimize karşı daha kırıcı, daha anlayışsız davranmaya başladık. Başta hepimize örnek olmaları gereken yöneticilerimize bir bakın Allah aşkına. Sözüm toplumun her kesiminde, ‘Yönetici’ sıfatı altında çalışan bireyler için. Görevlerini lâyıkıyla yerine getirenleri tenzih ediyorum.  

 

Ama özellikle sevgili siyasetçilerimizin aralarındaki söz düellolarını, atışmalarını hayretle, üzülerek izliyor ve gözlüyorum.  Çünkü bendenize göre hepsi de aklı başında, düşünmesini bilen insanlar.

 

“Boğaz dokuz boğum.” Bu atasözünü bilmeyen insan mı var? Kısaca anlamı: “Bir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir.” Ve sağ olsunlar büyüklerimiz, yöneticilerimiz düşünüp taşınmadan, sözlerini kendi kendilerine ölçüp tartmadan… kullanacakları cümlenin doğuracağı sonuçları hesaplamadan, Maşallah ağızlarından harika cümleler çıkarıyorlar.

 

Tamam kabul ediyorum, hepimiz insanız; dolayısıyla istemediğimiz bir sözü kullanmış olabiliriz. Fakat biz sâde yurttaşlar, ağzımızdan çıkacak cümleyi bir defa düşünerek çıkaracaksak;

-hangi görüşten olurlarsa olsunlar- bizim temsilcilerimizin bin defa düşünüp konuşmaları gerekmez mi? En uygun, en gönül kırmayıcı söz dizisini kullanmak, en doğru hareket değil mi?

 

İnsan ne çekerse dilinden çekiyor sevgili dost.  Oysa dil vücudumuzda, bir uca tutturulmuş tek kas. Onun için dilin kemiği yok diyorlar. Veee dikkat buyurunuz, dil her yana dönebiliyor. Dolayısıyla kişi ilk başta söylediğini, sonradan başka biçimlere de sokabiliyor; hatta tam tersini bile söyleyebiliyor.

 

Bu nedenle, "Dilin kemiği yoktur" atasözü bendenize, bazı sözlerin herkes tarafından aynı şekilde anlaşılamayacağını, bazı konuları dil aracılığıyla ifade etmenin mümkün olamayacağını hatırlatıyor. Velhasıl dil, bir kemiğe sahip olmadığı için nesnel olmayan şeyler söyleyebiliyor. Maharet nerede biliyor musunuz? Maharet,  o kemiksiz olan dile hâkim olabilmekte.

 

Meşhur vecizeyi bir hatırlayabilsek: "Bir söz ağzımızdan çıkana kadar bizim esirimizdir. Çıktıktan sonra ise biz onun esiri oluruz. "

 

Hâlen politikanın içinde topluma hizmet veren bir dostumla sohbet ediyoruz, soruyorum: “Siyasetçilerimiz birbirlerine neden kırıcı cümleler kullanıyorlar?

Yanıtı mânidar: “Toplum, böyle kavga ortamını seviyor. İnsanlar bağırıp çağıran politikacılardan hoşlanıyorlar.”

 

Hayretle karşılayıp yanıtlıyorum: “Ama ben bu hareketlerden hoşlanmıyorum ki.”

Gülüyor ve ekliyor: “Senin gibi insanlar azınlıkta sevgili dostum.”

 

Sevgili dostlar, ya siz… sizler hangi hareketlerden hoşlanıyorsunuz acaba?

 

 

 

Ali Rıza SAYSEN 

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©