M. Kerem Doksat | 18 Mart 2008 Salı | 5473 |
93 sene önce Osmanlı'nın harsının mirasını bugünlere taşıyacak on binlerce kahraman "ben sizlere savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" diyen sarışın, mavi şehlâ gözlü dâhinin emriyle şehâdet makamına kavuştular.
Çoğu biliyordu ki bu koskocaman bir hârbin içerisinde bir parçaydı. Oradaki kahramanlıkları gidip de oraları dolaşmayan anlayamaz. "Allah'ı özlediler, akşama kavuştular" kitâbesine bakıp da ağlamayan bilemez. Son gâzi de geçen hafta Allah'a kavuştu, çoğu gazete bahis bile etmedi. Onlar yaşasalardı Mustafa Kemâl'in işi çok daha kolay olacaktı. Çünkü hem vatan hem de Allah için şehit oldular. Çoğu ya tabipti, ya mühendis ya da benzeri.
Osmanlı'nın kreması orada gitti.
*
Bugünkü gazetelerin çoğunda tâlî bir habercik olarak geçiyor bu muazzez zafer. Medyada ise ABG mandacıları, Bilmemkaçıncı Cumhuriyetçiler ve din sömürgenleri cirit atıyor.
*
Batılı Üstün Beyaz Adam kendi şehitleri için ayrı ve muhteşem anıtkabirler inşa etmiş.
Bizimkiler sâde toprağın altında veya uyduruk yapılarla "anılıyor".
*
Oradaki bir köylüden 100 TL'ye aldığım toprak kâse evimin şeref köşesinde.
Gözlerim dolu ama üç sebeple:
Hüzün ve gurur: Kaybedilen ve kazanılanlara.
Öfke: Bizi 93 senede bu hâle getirenlere.
Endişe: Kızıma, evlâdımıza nasıl bir Türkiye ve dünyâ bırakacağız diye!
Bu sene de toplandı (2014) herkes orada da
Durum biraz farklı.
Hayretttin Dereli de orada mıydı acaba, eski dostumdur da
Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 18 Mart 2008 Salı