M. Kerem Doksat | 18 Temmuz 2019 Perşembe | 1785 |
Sevgili Mekâncılar,
Jung’a göre, bizler dünyaya geldiğimizde bir boş sayfa (tabul arasa) ile dünyaya gelmiyoruz. Evrimsel olarak bizimle gelen kodlarımız mevcut. Bu kodlarımız kollektif (ortaklaşa) bilinçdışımızda yer almakta olup, evrimsel olarak insanların birikmiş deneyimlerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Arketip, psikolojide algılamamızı örgütleyen, bilinç içeriklerini düzenleye, değiştiren ve geliştiren yapılar olarak tanımlanmaktadır. İşte bu arketipler hem ruhsal örgütlenmemizi hem de toplumsal bilinçdışımıza tesir etmektedirler.
Bazı arketipler şu şekilde tanımlanabilir:
Jung’a göre, bizler dünyaya geldiğimizde bir boş sayfa (tabul arasa) ile dünyaya gelmiyoruz. Evrimsel olarak bizimle gelen kodlarımız mevcut. Bu kodlarımız kollektif (ortaklaşa) bilinçdışımızda yer almakta olup, evrimsel olarak insanların birikmiş deneyimlerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Arketip, psikolojide algılamamızı örgütleyen, bilinç içeriklerini düzenleye, değiştiren ve geliştiren yapılar olarak tanımlanmaktadır. İşte bu arketipler hem ruhsal örgütlenmemizi hem de toplumsal bilinçdışımıza tesir etmektedirler.
Bazı arketipler şu şekilde tanımlanabilir:
Animus – Bu arketip kadınlarda bulunan evrensel ve bilinçdışından gelen erkeksiliği ifade etmektedir.
Anima – Bu arketip ise erkeklerde bulunan evrensel ve bilinçdışından gelen kadınsılığı ifade etmektedir.
Persona – Dış dünyaya uyum sağlamak için taktığımız toplumsal açıdan kabul edilebilir benlik ‘maskesi.’
Gölge – İnsan doğasının görülmeyen ve öfkeyi barındıran tarafını ifade eden arketiptir.
Jung, yaşamış olduğu derin bir dissosiasyon (çözülme) neticesinde, ego-self eksenini yarmış olup, kollektif bilinçdışındaki tanrı arketipini keşfetmiştir. Bundan sonra, evrimsel psikolojide Jung Tanrı kavramının en temel arketip olarak self (kendilik) kavramına denk düştüğünü ileri sürmüş olup, tanrıya inanır mısınız sorusuna, “inanmaya ihtiyacım yok, biliyorum” cevabını vermiştir.
Sonuç olarak, kimse bu dünyadan inançsız gitmez, çünkü hepimizin içinde Tanrı arketipi mevcuttur.
Selam ve sevgilerimle
Mehmet Kerem Doksat, 18.08.2019, Tarabya
Animus – Bu arketip kadınlarda bulunan evrensel ve bilinçdışından gelen erkeksiliği ifade etmektedir.
Anima – Bu arketip ise erkeklerde bulunan evrensel ve bilinçdışından gelen kadınsılığı ifade etmektedir.
Persona – Dış dünyaya uyum sağlamak için taktığımız toplumsal açıdan kabul edilebilir benlik ‘maskesi.’
Gölge – İnsan doğasının görülmeyen ve öfkeyi barındıran tarafını ifade eden arketiptir.
Jung, yaşamış olduğu derin bir dissosiasyon (çözülme) neticesinde, ego-self eksenini yarmış olup, kollektif bilinçdışındaki tanrı arketipini keşfetmiştir. Bundan sonra, evrimsel psikolojide Jung Tanrı kavramının en temel arketip olarak self (kendilik) kavramına denk düştüğünü ileri sürmüş olup, tanrıya inanır mısınız sorusuna, “inanmaya ihtiyacım yok, biliyorum” cevabını vermiştir.
Sonuç olarak, kimse bu dünyadan inançsız gitmez, çünkü hepimizin içinde Tanrı arketipi mevcuttur.
Selam ve sevgilerimle
Mehmet Kerem Doksat, 18.08.2019, Tarabya