ÇEŞİTLEMELER

M. Kerem Doksat      27 Şubat 2009 Cuma      4017

Genco Erkal, tahsili psikoloji ama hayatını tiyatroya adamış koyu bir dindar Marksist. Dostlar Tiyatrosu'nun kurucusu ve "Marx'ın Dönüşü oyununda Marx'ı canlandırıyor. Genco Erkal, oyunun geçmiş ve bugün arasında salınan "öğretici ve mizahî bir yanı olduğunu" söylemiş.

Hayatı boyunca yasaklanan bir adamı, Karl Marx'ı oynamanın Genco Erkal için büyük keyif olacağından eminim.

Senaryonun hikâyesi de ilginç: Marx öbür dünyada sıkılır ve dünyaya geri dönüp yarım kalan hesaplaşmasını yaşamak ve kendisini savunmak ister (MKD: Öbür dünya ve önce Yahudi, sonra Katolik, bir süre için mason ve nihâyetinde Materyalist, Ateist olan Marx). Bununla ilgili kıyameti koparan Marx sonunda izni alır ve bürokratik bir hata sonucu Londra'ya değil de 2009'un New York'unda, yoksullarla dolu Soho Mahallesi'ne gelir. Hayatı boyunca New York'u görme fırsatı bulamadığı için bu duruma da çok bozulmaz ve 2009'un gazetelerini karıştırmaya başlar. Akabinde kriz haberlerine bakarak "ben zâten demiştim" yorumu yapmaya girişir.

Yazarı ABG'li Howard Zinn: "Marx in Soho".

Genco Erkal , tam da buna parmak basarak oyun için yola çıkış hikâyesini şöyle anlatmış: "Bundan dört yıl önce Zinn'in 1999'da yazmış olduğu bir metin geçmişti elime. Okuyunca çok beğendim. Tabii zamanlamasını düşündüm. Kendi kendime 'bunu bir gün mutlaka yapmalıyım' dedim. Son krizle beraber yerli ve yabancı basın Marx'ın düşüncelerini yer vermeye ve onun düşünceleri tekrar gözden geçirilmeye başlanınca, işte zamanı geldi dedim.

Fakat burada birkaç cingözlük var. Oyun hazırlıkları sırasında bâzı değişiklikler yapılmış. Orijinal metindeki on yıl öncesinin haberleri bugünün kriz, İkinci Körfez Savaşı ve Gazze işgali gibi haberlerle değiştirilmiş. Ayrıca yine oyunun aslında olmayan bir şey yapılarak, arka plâna haberlerden, Marx'ın Paris'te oturduğu evden, Paris Komünü'nden, karısına ve arkadaşlarına âit görüntülerden oluşan görseller(!) konmuş. Erkal, Zinn'in oyunu yazarken Marx'ın kapitalizmin bugünkü merkezine gelmesini istediği için New York'u seçtiğinin altını çizmiş. Erkal, oyunun Marx'ın yaşadığı dönemdeki hâliyle bugün arasında sürekli gidip gelen esprili bir anlayışa sâhip olduğuna dikkat çekip, "oyunda Marx'ın çevresiyle alay eden, hâttâ kendisini de eleştiren bir mizah var. Örneğin bir yerde 'Ben Marksist Değilim' diyor ve kendi düşüncelerinin Marksist olanlar tarafından nasıl çarpıtıldığını söylüyor ve sosyalizm deneyimlerinde yapılan hataları da üstü örtük bir biçimde eleştiriyor. Örneğin 'ben bireyin özgürlüğünden bahsettim. Komünizmin amacı da zâten bu özgürlüğe sâhip yeni bir insan yaratmaktır' diyor demiş (MKD: Bu tamamen Genco Bey'in yorumu, Marksist literatüre bir katkı da o yapmış). Marx'ın Dönüşü'ndeki anlatım biçiminin de zengin olduğunu vurgulamış, oyunun çok ciddi ekonomik ve politik konulara, Marx'ın özel hayatı bağlamında girmesinin önemli olduğunu söyleyerek eklemiş: "Zâten oyunun yarısından fazlası, üç çocuğunun ölümü, kıskançlıklar, arkadaşlıkları gibi Marx'ın özel hayatıyla ilgili. Örneğin Marx'ı en çok eleştirenlerin başında karısı geliyor" diye ilâve etmiş. Karısı, onu işçilerin anlamayacağı bir dille fazla teorik yazmakla suçluyormuş.

Erkal, Marx'ın kendisiyle de yaşadığı hesaplaşmalardan şöyle bahsetmiş: "Marx, örneğin '1848 yılında kapitalizmin bittiğini ilân etmekle yanılmışım. Kapitalizmin bu denli kendini yenileme gücüne sâhip olduğunu görememişim' diyor ama kapitalizmin sonunu yine kendisinin hazırlayacağı görüşünden vazgeçmiyor ve oyunda 'Kapitalizm çok büyük işler başarmıştır ama kendi kuyusunu kazmaktadır' diyor.

Mekânın müdâvimleri hatırlarlar; bu Marx Efendi Hazretleri hayatı boyunca beş para kazanmamış ve hep fabrikatör müridi Engels'in ensesinde oturmuştur. Çocukları veremden ölürken, Das Kapital'i yazmak için yıllarını kütüphânede geçirmiştir. En gırgırı da, bu aralar bu kutsal kitabın satışı patladı. Marx'ın kendisinin dahi kendi kitabını ikinci defa okuyamadığı söylenir, bizim entellerimiz ne yapacak!

Neyse, bütün bunlar iyi hoş da, Genco Bey'in oyununun sponsorlarına baktım: Efes Pilsen (Kapital) ve Millî Eğitim Bakanlığı (Das) katkılarıyla deniyor!

No comment! Ne de olsa mizah.

*

Eğer doğru ise -ki öyle deniyor, düşen tayyarede ikinci pilot sandalyesinde eğitime çıkmış üçüncü pilot oturmaktaymış ve onun hatası sebebiyle çakılmışlar. Eğer bu kesinlik kazanırsa, son senelerde Star Alliance üyesi olarak sınıf atlayan THY fena hâlde itibar kaybedecektir.

Dilerim ki öyle değildir.

*

Sevgili Zerrin Özer her Cuma Capacity AVM Bakırköy'de Jazz Bistro Davidoff'da "sahne alacakmış" (eskiden "sahneye çıkacakmış" denirdi, şimdilerde Türkglişçe böyle oldu); tam niyetleniyorduk ki, fiyat 50 TL'den 75'e çıktı. Anlaşılan teveccüh çok, orada da kriz yok.

Sevgili Mehmet Bekâroğlu büyüğüm  politikaya Saadet'ten girdi. Âlâ da. Şu "profesörlük" unvanını kullanmasa ne iyi olacak; etik değil.

*

Posta kutuma bâzı ülkelerdeki kanunlar düştü, paylaşayım:

Fransa Basın Özgürlüğü Kanunu Madde 30: ".hiç kimse Fransız ulusunu, Fransız devlet kurumlarını aşağılayıcı yayın yapamaz";

İtalya Ceza Kanunu, Madde 292: "Her kim ulusal bayrağı veya devlete âit diğer bir sembolü aşağılarsa, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır";

Almanya Ceza Kanunu, Madde 90: "Her kim bir toplantıda veya yazılı neşriyatın dağıtılması sûretiyle alenen Almanya Federal Cumhuriyeti'ne veya federe devletlerine veya anayasal düzenine hakaret eder veya kötü niyetle AŞAĞILARSA veya Almanya Federal Cumhuriyeti'nin veya federe devletlerden birinin renklerini, Bayrağını, Armasını veya Ulusal Marşını tahkir ederse üç yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılır".

Polonya Ceza Kanunu, Madde 133: "Her kim Polonya Halkını ve Polonya Cumhuriyeti'ni alenen AŞAĞILARSA bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır;

İspanya Ceza Kanunu Madde 543: ".İspanya'nın, özerk bölgelerini veya simge ve amblemlerinin sözle, yazıyla veya eylemle alenen AŞAĞILARSA veya KÜÇÜK DÜŞÜRÜRSE, yedi aydan 12 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır";

Danimarka Ceza Kanunu Madde 110: "Her kim bir milleti, devleti veya bayrak veya alâmetlerini veya Birleşmiş Milletleri veya Avrupa Parlamentosu'nu alenen AŞAĞILARSA dört aya, eğer ağırlaştırıcı nedenler varsa iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır;

Portekiz Ceza Kanunu Madde 332: ".her kim sözle, hareketle, yazıyla veya bir iletişim aracıyla Cumhuriyeti, Ulusal Bayrağı veya Ulusal Marş'ı, Portekiz hükümranlığının herhangi bir sembolünü veya amblemini aşağılar veya gerekli saygıyı göstermezse 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır".

*

Geçen gün bir canlı TV yayınında epey kıvırarak konuşan  penisçi SD, Emin Çölaşan'ı Akşam'a almak istediğini ama AKP'nin büyük baskısından dolayı yapamadığını söyledi! Öbür yandan da, Güler Kömürcü'yü "sen pis bir faşistsin" diyerek kovmaktan hiç çekinmemişti. Şimdi komik suratlı fotoğrafının durduğu köşesinden "ben ne ulaşılmaz entellektüelim" şeklinde birşeyler klavyeye alıyor.

Pardon!
      Faşizm mi dediniz?
            Yok canım, hamdolsun!

Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 27 Şubat 2009 Cuma

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©