M. Kerem Doksat | 19 Temmuz 2012 Perşembe | 4815 |
veya DAHA NİCE YARINLAR VAR YAŞANAMAYACAK
Zamanın akışı geriye dönmedikçe, hâl mâziyle âti arasındaki bir köprü olarak kaldıkça, günleri nasıl yaşayacağını iyi tâyin ve tesbit etmelisin.
]
Geçmişin mahpushânesinde esir mi kalacaksın, geleceğin imkânlarına yelken mi açacaksın? Bütün mes'ele bu.
İyi de, ne kadarı senin elinde, sürekli akan hayatın şartlarını denetleme bahtın ne kadar?
Ne kadar çabalarsan o kadar çok; bu kat'i.
Günahsız da, melek de yok şu küre-i arzda.
Bu küre-i arzdan başka âlem de yok zâten.
Ahvâl ve şerâit ne kadar nâmüsait olsa da, sen varsın: Mâlzemen, tasarrufun, tasavvurun ve muhayyilenle sen, senin en büyük gücü, hâttâ silâhınsın.
Ha, bir bomba patlar da ensende göçüp gidersen ne mi olacak?
Onu da hesaplayacak sensin.
Mütedebbir de, tedbirli de, ihtiyatlı da, basiretli de sensin, olmak zorundasın. Hani derler ya "hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyâ, yarın ölecekmiş gibi öbür âlem için çalış" diye. İşte, bu mesel senin düsturun olmalı.
Düşünebildiğin her şeyi düşün, hesapla ve icap edeni, lüzumlu olanı yap. Bunu da takıntı hâline getirme, olabildiğince tahakkuk ettir.
Gerisini ise ona bırak. Ona ister kader de, ister felek, ister Karma, ister Tanrı, ister Allah. Unutma ki sen kaadir-i mutlak değilsin, olan varsa da bırak, O bilsin.
Hiçbir şeye çok üzülme, çok da sevinme. Ağlarken de, gülerken de katılma; yarınların ne getirip götüreceğini bilemezsin.
Hele, hiç böbürlenme; iftihar etmekle mağrurluk arasındaki sınırı ihlâl etme. Tıpkı cesaretle cehaletin sınırını iyi tanımanın önemi gibi. Bu sınırları iyi tesbit ve tâyin edemeyenler, karşılığını acı öderler.
İyilik ve merhametin de ma'kûl olsun ve mukabelesini bekleme. Yoksa yaptığın iyiliğin cezasını mutlaka çekersin.
Olabildiğince sûlhla hâllet işleri ama, kaçınılmazsa eğer kavga, en iyi şekilde hâllet.
Kendinin mücellidisin; öyle ayar ver ki sahifelerine, ne sonsuzca kapalı olsun ne de açık ictihadın. Kendi mürşidin sensin; bu da vicdanî huzurla olur ancak.
Gözyaşlarını fazla harcama; nasıl olsa onlar akacak zamanı iyi bilirler.
Ve.
Kimseden fazla bir şeyler de bekleme.
Mâzinin hapsinden çık, istikbâlin evhamından da.
Ölçü ve dirâyet dairesinde, ânı yaşa.
Kim ne derse desin.
Öldükten sonra arkandan gözyaşı dökenlerin de pınarlarının bereketi mahduttur.
Mehmet Kerem Doksat - Bu Âlem - 30 Temmuz 2008 Çarşamba