Dr. Ceyhun Balcı'dan

M. Kerem Doksat      12 Haziran 2014 Perşembe      4087

ASKER ve HIYANET

Gazetelerin sekiz sütuna manşet haberleri görmezden gelinemez! Oysa, iç sayfaların kıyısına, köşesine yerleşmiş olanlar kolaylıkla gözden kaçabilir.

 

Aydınlık’ın bugünkü sayısında 3. Sayfanın dibini boylamış bir haber yabana gitsin istemedim.

Haberin başlığı şu şekildeydi :

“Sınırı koruyan 5 askerin silâhına el konuldu”

Yanlış okumadınız! Olay aynen şöyle yaşanmış.

Kilis’te Suriye sınırından izinsiz olarak Türkiye’ye girmek isteyen kişiler jandarma tarafından sözle uyarı sonrasında, bu kez ateşle uyarılmışlar. Habere göre kişiler Suriye yönüne geri kaçmışlar. Bu arada, Kilis Devlet Hastanesi’ne başvuran bir Suriyeli kendisini jandarmanın yaraladığını öne sürmüş. Eli kanlı teröristleri Habur’da davul, zurna ve sevecenlikle karşılama olgunluğu gösterebilen adliyemiz Kilis’te jandarmanın silahlarına el koyma başarısı göstermiş.

Dünyanın hangi ülkesinde sınırını koruduğu için, askerinin silahına el konabilir? Yanıtı ne yazık ki haberdedir.

Benzer bir durum geçen hafta Lice’de yaşanmıştı. Silahlı kalkışmacılara karşı gelen askerlerin silahları balistik inceleme için toplanmıştı. Ülke ve vatan savunması böylelikle kriminolojik olguya indirgenmişti.

Bunu izleyen günlerde ise güvenliği tartışılmaz olan bir askeri bölgeye giren çoluk, çocuk direğe tırmanıp Türk Bayrağı’nı gönderden indirebilmişti. Çoluk, çocuk o alana nasıl girebildi, girebildiyse nasıl olup da kimselere yakalanmaksızın direğe tırmanabildi; tırmanabildiyse nasıl olup da elini kolunu sallayarak olay yerini terk edebildi sorularını sormak kimselerin aklına gelmemişti.

Tüm bu olanların şifresi bakan Beşir Atalay’ın sözlerinde gizliydi. “Açılımın zarar görmemesi için güvenlik güçlerimizi sıkı denetim altında tutuyoruz!” Daha açık deyişle, askerimizin elini tutarak ülkeyi koruma görevini yapamaz hale getiriyoruz.

Durum böyleyken askerin kışlasındaki bayrağı koruyamamış olmasına şaşırılabilir mi?

Ülkeyi koruma, kollama görevini yapamaz durumda olan askerimizin üzerindeki baskı ve kuşatmayı gerekçe göstererek üzerine düşeni yapmaktan kaçınmaması gerekir düşüncesindeyim.

“Emir demiri keser!” derler. Bir ölçüde doğrudur! Ancak, o emir hıyanet içeriyorsa, o emre uyanın da ağır sorumluluk altında olacağı unutulmamalıdır.

Bugün emir verip, kamuoyuyla bunu paylaşmakta sakınca görmeyenler en küçük durum değişikliğinde emrindekileri satmaktan da kaçınmayacaklardır.

Kanıtı RTE’nin sözlerinde!

(Diyarbakır’daki bayrak indirme olayından sonra başı sıkışınca kullandığı sözlerdir!)

“Orada bulunan askerdi, komutandı, hepsi bunun bedelini ödeyecekler!”

Her gün kulağımıza çalınan sayısız söz arasında kaybolup giden bu çıkış günü geldiğinde sırf emir verildi diye görevini yapmamanın da cezasını bulacağının habercisidir.

Böyle bir durumda buyruğu uygulayanın başı yanarken, buyruğu verenin kendisini kurtarma derdine düşeceği gün gibi ortada değil midir?

Kısacası korkunun ecele faydası yoktur!

Kişiler ve kurumlar aklını başına toplamalı; akıl ve vicdan dışı buyruklara uymama bilgeliği gösterilmelidir.

Gereği yapılmadıkça, bugün bayrak iner; yarın da vatan parçası elden gider!

Ceyhun BALCI, 11.06.2014

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©