DÜNYAYI KİMLER YÖNETİYOR?

M. Kerem Doksat      14 Temmuz 2016 Perşembe      3677

Sevgili Mekâncılar,

Şu aralar ülkemizde ve dünyada cereyan eden ve Dünya’nın yeniden şekillendirildiği bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde kan gövdeyi götürmekte ve resmen olmasa da, fiilen bölünmenin eşiğindeyiz. Tarih de bal gibi tekerrür ediyor.

Bu kitabı geçenlerde aldım. Noam Chomsky, yaşayan en büyük entelektüellerden birisi kuşkusuz. Sanıyorum filozof denmeyi de hak ediyor.

İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanmış. 4. Baskı, İngilizceden tercüme eden: Ömer Çifter. Röportajlar: David Barsamian, Derleyen: Arthur Naiman.

Okurken, ABD’nin dünyayı ve tabii ki bizi nasıl idare ettiğini hayret ve bazen de ibretle müşahede ettim, geniş bir özetini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Eski Ahit peygamberlerinden muadili (eşdeğeri) olan yazar, kendi ülkesinde de onurlandırılmayan bir peygamber olarak (bunlar benim değil, yatımcının sözleri) kabul ediliyormuş. Marks, Lenin, Shakespeare, Aristoteles, İncil (Yeni Ahit), Eflatun ve Sigismund Freud’dan sonra sekizinci sırada geliyormuş.

New York Times dergisi kendisinin yaşayan en büyük entellektüeli olduğunu gönülsüzce de olsa kabul ediyormuş, ancak bunu, siyasî görüşlerini beğenmeyerek yapıyormuş. Ülkesi haricinde büyük bir ilgi gördüğü gibi, dünyanın da en önemli toplum eleştirmeniymiş.  Başka ülkelerde bir medya yıldızı, ABD’nin neresinde konuşma yapsa salonlar dolup taşıyor ama -öte yandan- Amerikan televizyonlarına çok nadiren çıkıyormuş. Kabul edilebilir görüşlerinin olduğu yelpaze onu kapsamaktan çok uzak kalıyormuş.

HAYATI

Avram Noam Chomsky (7 Aralık 1928), Amerikalı aktivist, filolog (dilbilimci), mantıkçı siyasî eleştirmen, tarihçi ve yazar. 7 Aralık 1928’de Philadelphia, Pensilvanya’da dünyayı teşrif ediyor. Çoğu Amerikan Yahudi’si gibi Rus göçmeni William Chomsy’nin oğlu. Massacuthes Teknoloji Enstitüsü’nde dil bilimi profesörü. Kendi ismiyle adlandırdığı Chomsky Hiyerarşisi’ni geliştirmiştir. Dilbilimine olan katkısı Davranışçılık teorisinin eleştirisinde çok etkili olmuş. Ayrıca bilişsel bilimin popülaritesini artırmıştır.

Dilbilimsel çalışmalarının yanı sıra Kuzey Amerika’nın en önemli solcu politikacı entellektüellerinden biri sayılıyor. Vietnam Harbi’nden itibaren itibaren ABD’nin dış ve ekonomik politikalarında Dünya'ca tanınan katı bir eleştirmeni oluyor.

1992 yılında gerçekleşen Sanat ve İnsan Hakları Takdirnamesi’nde, 1980 ve 1992 yılları arasında Dünya'nın en çok alıntı yapılan yaşayan insanı seçiliyor.

Anarko-sendikalizm ve liberter sosyalizmle aynı hizada görülmekte ile liberter sosyalizm ile aynı hizada görmektedir ve Dünya Endüstri İşçileri Vakfı’nın bir üyesi.

Babası İbranice öğretmeniymiş ve Ortaçağ İbranice dil bilgisi üzerine hazırlanan bilimsel bir dergiyi çıkarmaktaymış. İlk eğitimini Philadephia’daki Oak Lane Country Day Okulu’nda ve Central Lisesi’nde almış. 

1940 ila 1945 seneleri arasında New York şehrinin anarşist-sosyalist Yahudi entellektüel cemaatinin çalışmalarıyla haşır neşir olmuş ve Arap-Yahudi işbirliğini gerçekleştirmek için çalışmak üzere İsrail’e göç etmeyi planlamış.

Eğitimine dil bilimi, matematik ve felsefe çalışacağı Pensilvanya Üniversitesi’nde devam etmiş. 1945-19550 yılları arasında Pensilvanya Üniversitesi  öğrencisiymiş ve dil bilimi öğrenimine başlamış.

Bu süre zarfında, Zellig Haris’inYapısal Dil Biliminin Yöntemi” adlı kitabının düzeltmeleri üzerine çalışmış ve onun siyaset üzerine görüşlerine karşı sempati duymaya başlamış. Radikal-deneyci bir filozof olan Nelson Goodman’ın da talebeliğini yapmış. 1951 yılında Goodman’ın Genç Araştırmacı Bursu önerisini kabul ederek Harvard Üniversitesi’ne gitmiş.

1953 yılında, Avrupa’ya seyahat etmiş. Bu gezi sırasında, yapısal dil biliminin işe yaramayacağına karar vermiş. Çünkü lisan oldukça soyut, doğuştan edinilen (İngilizce: generative) bir olguydu. Bundan sonraki çalışmalarının bu olgunun modellenmesi ile ilgili olması gerektiğine karar vermiş. 1955 yılında Pensilvanya Üniversitesi’nden doktora derecesini almış; ancak bu dereceyi elde etmesini sağlayan araştırmaların çoğunu 1951-1955 yılları arasında Harvard Üniversitesi’nde gerçekleştirmiş.

Doktora derecesini almasından bu yana Massacuthes Teknoloji Enstitüsü’nde çalışmaktaymış; şu anda Modern Diller ve Dil bilimi bölümündeki Ferrari P. Ward Başkanlığı görevinde bulunmaktaymış. Noam, 24 Aralık 1949’da (halen Harvard Üniversitesi’nde profesör olan) Carol Schatz ile evlenmiş. Çiftin iki kız ve bir erkek çocukları varmış.

Noam, şöhretini dil bilimi alanında kazanmış. Dilbilimin bazı tarihî ilkelerini İbranice uzmanı olan babası William’dan edinmiş. Aslında, yüksek lisans derecesi için gerçekleştirdiği ilk araştırmaları konuşulmakta olan modern İbranice hakkındaymış. Pek çok başarısının arasında en ünlü olanı, modern mantığa ve matematiksel temellere olan ilgisinden kaynaklanan üretici dil bilgisi (İng. generative grammar) üzerine olan çalışmalarıymış. Bunun sonucunda, bunu üretici dil bilgisini doğal lisanların tanımlamasına uygulamış.

Öğrenci olarak, Noam, Pennslyvania Üniversitesi dil bilimi profesörü olan Zellig Harris’ten oldukça etkilenmiş. Zellis’in siyasî görüşlerine olan sempatisi, onu dil bilimi alanında yüksek lisans eğitimi görmeye yönlendirmiş.

Her zaman siyaset ile ilgilenmiş ve onu dil bilimi alanına çeken şeyin siyaset olduğu söylenir. Sosyalizm ve anarşizme doğru olan siyasî eğilimi, kendi deyişiyle radikal New York Yahudi cemaatinden kaynaklanmaktaymış.

1965’ten beri ABD dış politikasının önde gelen eleştirmenlerinden birisi olmuş. Amerika’nın Vietnam’a karışmasına karşı öne sürülen en önemli argümanlardan kabul edilen Amerikan Gücü ve Yeni Mandarinler makalelerinden oluşan kitabını yayınlamış.

Chomsky, akademik alanda saygı görmüş ve pek çok defa onurlandırılmış. Londra Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi tarafından Onursal Doktorluk ile ödüllendirilen Chomsky, aynı zamanda Dünya’nın birçok yerinde konferanslara davet edilmiş.

1967’de Berkeley'deki California Üniversitesi’nde Beckman Konferansı’nı vermiş. 1969'da ise Oxford Üniversitesi’nde John Locke Konferansı’nı ve Londra Üniversitesi'nde de Sherman Anma Konferası’nı vermiş.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD’den Foreign Policy ve İngiltere’den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünya’nın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 1., 2008 yılında 11. sırada yer almıştır.

Chomsky 7 Aralık 1928’de William Chomsky ve Elsie Simonofsky’nin oğlu olarak Dünya'ya gelmiş. 1945 yılında Pensilvanya Üniversitesi’nde felsefe ve dil bilimi alanında eğitim almaya başlamıştır. Hocaları arasında önde gelen dil bilimciler Zellig S. Haris ve filozof Nelson Goodman’mış.

Chomsky’nin anarşist çalışmaları 1940’lı yıllardan sonra şekillenmeye başlamış. En önemlilerinden birisi İspanya İç Savaşı sırasındaki muhalif anarşist beyanlarıymış.

1950’li yılların başında birkaç yıl Harvard Üniversitesi’nde eğitim almıştır. 1955 yılında ise Pensilvanya Üniversitesi’nde dil bilimi alanında doktora unvanı elde etmiştir. ‘The Logical Structure of Linguistic Theory’ (Dilbilim Teorisinin Mantıksal Yapısı) isimli doktora çalışmasında düşünceleri geliştirmeye yönelik araştırmalar yapmıştır. Bunu 1957 yılında Linguistik alanında en çok tanınan kitabı ‘Syntactic Structures’da (Sentaktik Yapılar) belirtmiştir.

Doktorasından sonra asistan profesörlüğüne atanmıştır. 1961’den sonra Massaschuttes Teknoloji Enstitüsü, Dilbilimi ve Felsefe alanında ordinaryüs olmuş. Bu enstitüyü bitirenlerin çoğunun Ortadoğu’da kritik roller oynadığı hepimizin malumu…

1960’dan bu yana dil bilimi alanındaki çalışmaları Dünya’ca tanınmakta. Bununla birlikte bu alanda en önemli teorisyenlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Noam Chomsky, 1949 yılından beri Dilbilimci Carol Chomsky ile evliymiş.

***

Noam Chomsky’nin Dil Bilimine Akademik Etkileri

Noam Chomsky tabii lisanları anlamlarına göre kategorize etmiştir. Kategorize etme eylemini, özel dil ifadelerini meta dil yardımı ile adlandırarak yapmıştır. Meta dilden ayrılarak gelişen gramer sınıfları bir hiyerarşide bölümlere ayrılabilir; bu, günümüzde Chomsky Hiyerarşisi olarak adlandırılır. Chomsky’nin bu çalışmaları dil biliminin temel yapı taşlarını oluşturur. Resmî diller ve Chomsky Hiyerarşisi bilişim evresinde, özellikle Karmaşa Teorisi ve derleyici yapıların oluşumunda, önemli bir rol oynamıştır. Steven Pinker gibi modern araştırmacılar Chomsky’nin yöntemleri üzerine kendi çalışmalarını yürütmüşlerdir.

Alan Turing’inçalışmalarıyla beraber tabii dillerin matematiksel bir bakış açısıyla ulaşılabilir olduğu yapısal bir alan ve biçimlendirme yöntemi meydana getirilirken makine tercümesi esas itibariyle mümkün kılınmıştır.

Doğal dillerin matematiksel olarak formüllendirilmesi işlemi, Bilgisayar Dilbilimi adı altında oluşan yeni araştırma alanının ortaya çıkmasını sağlayan Chomsky, tabii dillerin matematiksel yollarla tanımlandığı teorileri ile Turing’in üretici dönüşümlü gramer teorisinin eksiksiz oluşunun kanıtlanmasından sonra dil bilimciler tarafından eleştirilere maruz kalmış ve bilişsel olarak benimsenmiş.

Eleştirilere maruz kalan Chomsky, sözde engellerle kendi dil bilgisi özelliklerini sınırlandırmış. Bu ve Goverment, Binding ve Minimalist Program gibi sonraki gramer teorileri, gerçi kusursuz olarak formüllendirilmemiştir ve birleşmeye dayalı LFG (Lexical Functional Gramer) ve HPSG (Head-Driven Phrase Structure Gramer) teorilerinin yanında Bilgisayar Dilbilimi için hâlâ ikinci derece rol oynamakta.

Noam Chomsky 1965 yılından bu yana Amerika’nın dış politikasını ağır bir şekilde eleştiren sol eğilimli muhaliflerin başında geliyor. Amerika’nın dış politikası üzerine yaptığı konuşma kayıtları hem kitap hem CD olarak çoğaltılmıştır. Bunlardan birisi ‘Label Alternative Tentacles von Jello Biafra’dır.

Chomsky, Edward S. Herman ile birlikte kitle iletişim araçları vasıtasıyla Kapitalist ortamı haberlerle biçimlendirerek, yönetim ve üst tabakanın onları önemsemesinde rol oynayan propaganda modeli üzerine çalışmıştır.

Dilbilimine Olan Katkıları

Chomsky’nin ilk kitabı ‘Syntactic Structures’, onun doktora çalışması olan Logical Structure of Linguistic Theory’nin kısaltılmış, yeniden düzenlenmiş bir özetidir. Bu kitapta Chomsky dönüşümsel gramer teorisini okuyucusuna takdim etmiştir. Bu teoride anlam ifadelerini (kelime, cümle grubu ve cümlelerin) kullanmıştır ve bu ifadelerin yüzeysel metinlerde kurduğu bağlantının, metinlerde soyutsal anlam derinliği yarattığını belirtmiştir (yüzeysel ve anlamsal derinlik yapıları arasındaki açık olarak görünen fark bugün şimdiki benzer teorilerde artık kullanılmamaktadır). Kuralları yapılandırırken, ifadelerin oluşumu ve yorumlanması, deyim yapılarının oluşumunda etki sağlar. Dolayısıyla sonu belli dilbilgisel kurallarla ve sözcüklerle sınırsız sayıda, önceden hiç söylenmemiş cümlecikler oluşturulabilinir. Cümleleri bu şekilde oluşturma yeteneği insanoğlunun doğuştan gelen bir yeteneğidir ve insanoğlunun genetik yapısının belli bir kısmıdır. Bunu da Chomsky ‘Evrensel Dilbilgisi’ olarak adlandırmıştır. Bu bizim biyolojik ve bilişsel bir özelliğimizdir ve bu özelliğimizden tam olarak haberdar değilizdir ve çok azımız bu özelliği bilir.

Chomsky’nin teorileri farklı alanlarda köklü bir şekilde kullanılmıştır. Bâzı yayınları:

1981 Goverment & Bindung (GB)

1992 Minimalistisches Program (MP)

1994 Bare Phrase Structure (BPS)

2001 Derivation By Phase (DBP)

Chomsky’nin 1990’lı yılların başından bu yana yaptığı güncel teorilerden en fazla kullanılan, talep edilen teori ‘Evrensel Dilbilgisi’dir).

Dilbilgisel esaslar dillerde belirlenir ve doğuştan gelen bir yetenekle parametreler vasıtasıyla beyinde kategorize edilir. Bu parametrelere bağlı olarak diller dilbilgisel niteliklerini gösterir ki bunlar artık ek olarak öğrenilmez.

Chomsky’nin çocukların dil öğrenimi ile ilgili araştırmaları da vardır. Bir dil öğrenmeye başlayan bir çocuk, öncelikle dilin sözcüksel yapılarını ve morfemlerini (sentaksla eş anlamlı, anlamlı en küçük lisan parçası) edinir.

Bu noktada bir katkım olacak: Bir evrim-bilimci olarak biliyorum ki bütün bebekler doğuşta aynı fonemlerden oluşan basit bir lisan konuşurlar. Bu sonradan memetik (kültürel) mutasyonla diğer lisanlara doğru evrimleşiyor. Yani unutulan Arketipal lisan epigenetik dönemlerde, tıpkı muazzam bir bilgisayarın donanımına yapılan ek yazılımlarla, yeniden hatırlanarak inkişaf ediyor. Bir nev’î anamnesis

Chomsky’nin yaklaşımları birden çok gözlemlerle beslenmiştir. Ona hayret verici gelen, çocukların dil öğrenme hızıdır. Devamında, Dünya'nın her yerinde çocukların benzer bir şekilde dil öğrendiğini fark etmiştir. Buna bağlı olarak da yine Dünya’nın her yerinde çocukların dil öğrenirken benzer hatalar yaptığını tespit etmiştir.

Chomsky’nin düşünceleri çocuk lisanları üzerine araştırma yapan alanlarda çok büyük bir etkiye sahiptir. Yine bu alanda araştırma yapan bilim insanlarını her ne kadar bazen zıt düşünceler olsa da etkilemiştir.

Üretici Gramer

Chomsky’nin genellikle üretici gramer olarak adlandırılan sözdizimi teorisi, özellikle Amerika Birleşik Devletleri dışında yer alan bilim insanları tarafından tartışılmıştır Chomsky’nin sözdizimsel analizleri son derece soyut ifadelerdir. Bu analizler somut dillerdeki dilbilgisel olan ve olmayan modellerin sınırlarının özenli bir şekilde incelenmesine dayanır. Bunun gibi dilbilgisel hükümler ana lisan konuşucusunda bulunur. Dolayısıyla dil bilimciler ana lisan üzerine yoğunlaşır veya Dünya’da akıcı bir şekilde hüküm süren İngilizce, Fransızca, Almanca, Hollandaca, İtalyanca, Japonca veya Çince gibi lisanlara odaklanırlar. Bazen üretici dil analizleri bir lisan üzerine uygulandığında ve önceden üzerinde çalışılmamışsa, beklenildiğinin tam tersine başarısızlıkla sonuçlanabilir. Yeni bir lisan araştırılırken, Üretici Gramer’in taslağı üzerinde sayısız düzeltmeler yapılabilinir.

Evrensel lisana yönelik (bütün dillerde olan ifadeler) talepler zamanla artmaktadır. Örneğin 1990’lı yıllarda Kayne’nin büyün lisanlarda ortak özne, fiil, nesne düzeninin olması önerisi, 1960’lı yıllarda akla uygun olmayan bir öneriydi. İşlevsel – tipolojik anlayış veya lisan tipolojilerine yönelik görüşler, lisanların çeşitliliğine yönelik araştırmaların odak noktası olmuştur.

Chomsky’nin başlangıcını sağladığı bu teori zamanla yeni araştırmalarla genişletilerek bu metodu takip etmek için ana lisanda araştırmalar yapılmış ve zamanla kullanılan dillerde imgeler bulunmuştur.

Chomsky Hiyerarşisi

Chomsky her ne kadar insan lisanlarını anlamada anahtar kişi olarak görünse de, aslında biçimsel lisanlar üzerindeki çalışmalarıyla tanınmıştır. Onun hiyerarşisi, biçimsel dil bilgisinde oluşan ifade güçlüklerini kategorize eder. Her sınıf, biçimsel dillerde söz öbekleriyle başka cümlecikler oluşturabilir.Chomsky, hiyerarşisinde dilin bazı yönlerinin sınıflandırılması için daha zorlayıcı ve karmaşık gramer yapılarının olması gerektiğini savunmuştur.

Mesela düzenli bir dil, İngilizce morfolojisini (şeklini) tanımlayabiliyorken, İngilizce söz dizimini tanımlamakta yetersiz kalmıştır.

Chomsky Hiyerarşisi dil biliminde teorik bilgiler sağlaması yönünden ön plana çıkması ile beraber şekil benzerliği ve dil bilimindeki bu tür konularla ilgili bilgisayar teorilerinde de büyük önem taşır.

Chomsky’nin Dil Bilimi Teorilerine Karşı Oluşan Görüşler

Chomsky, linguistik alanında görüşleriyle en gözde teorisyen olmasına rağmen, bu alanda yaptığı araştırmalar ve görüşleri ile sürekli eleştiri almıştır. Chomsky’nin görüşlerine alternatif olarak önde gelen dil bilimciler George Lakoff ve Mark Johnson’dur.

Bu iki dil bilimcinin bilişsel dilbilimsel çalışmaları, Chomsky’nin öncülüğünü yaptığı teorilerin ilerlemesinde önemli rol oynamıştır, ancak bazı çizgilerde belirgin bir şekilde Chomsky’nin görüşlerinden uzak kalmıştır. Lakoff ve Johnson özellikle Chomsky’nin teorilerindeki yeni Kartezyenci eklemeleri reddetmişlerdir ve teorilerde ne kadar algı sunulmuşsa da Chomsky’nin tarafında bulunmamayı tercih etmişlerdir.

Konnektivistler (muhalifleri), psikoloji alanında Chomsky’nin teorilerine karşılık olarak yeni fikir hareketleri başlatmışlardır. Ludwig Wittgenstein, Saul Kripke gibi filozoflar Chomsky’nin hümanist idraklere yönelik görüşlerini yalanlamışlar ve bazı kesimleri olumsuz yönde etkilemişlerdir.

Buna benzer olarak filozoflar Chomsky’nin soyut, akılcı görüşlerini görüngüsel, var oluşçu ve yapısal terimlerle kabul etmemişlerdir. Chomsky’e karşı oluşturulan zıt kutupların başında Hubert Dreyfus’dur. Dreyfus yapay zekâ kavramına karşı bitmez tükenmez eleştirileri ile tanınır.

Chomsky’nin Psikolojiye Katkıları

Chomsky’nin dilbilimsel eserleri 20. Yüzyıl’da psikoloji alanındaki gelişmeleri de etkilemiştir. Evrensel Dilbilgisi teorisi, yaşadığı dönemdeki davranışçı teorilere karşı meydan okuma olarak ve çocukların lisanı öğrenme evresi, lisana karşı olan yetisini anlamaya yönelik bir teori olarak kabul edilmiştir.

1959 yılında B. F. Skinner’in kitabı olan Verbal Behaviour’a karşılık bir kitap yazmış ve görüşlerini ortaya koymuştur. Bu kitapta önde gelen davranış bilimcilerden ve linguistik davranışlardan bahsedilmektedir.

Chomsky’nin, Skinner’in çalışmalarına yönelik eleştirileri psikolojide bilişsel olarak bir dönüm noktası olmuştur. Kitabı ‘Cartesianische Linguistik’te (Kartezyenci Linguistik) ve sonraki çalışmalarında Chomsky insanların lisan yetisini anlamaya ve geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmış ve bu çalışmalar psikolojinin diğer alanlarında model olarak kullanılmış, geliştirilmiştir. Günümüzde kullanılan çoğu kavram Chomsky’nin öncülüğü sayesinde elde edilmiştir.

Öncelikle burada üç ayrı çekirdek düşünce vardır:

-Birincisinde, Chomsky, aklın bilişsel olduğunu ileri sürmektedir. Bu demek oluyor ki zihinsel durumlar, örneğin kanaat ve şüphe gibi duygular içermektedir. Chomsky’nin görüşünden önce ortaya konulan teorilerde bu tür düşünceler tartışmalarla reddedilmişti. Sebep, etki ve ilişki bağlamında bu tür düşüncelerin boşuna olduğu belirtildi. Örneğin “sen bana X isteyip istemediğimi sorarsan, ben sana Y söyleyeceğim” diyerek bunu somutlaştırmıştır. Burada Chomsky eylemlerin inanç ve bilinçsizlikle yapılmasından çok aklı anlamanın önemine dikkat çekmiştir.

-İkincisinde ise Chomsky zamanla gelişen aklın büyük bir kısmının doğuştan gelen bir yetiyle donanımlı olduğunu savunmaktadır. Hiçbir bebek dil bilerek Dünya’ya gelmemiştir, ancak doğuştan gelen bir dil öğrenme yetisiyle doğar ve zamanla bu yeti birkaç dil öğrenme seviyesine yükselir.

Chomsky’nin fikirlerinin burası hâlâ çok tartışma götürür.

Dilbiliminde Chomsky’nin bu tezleri dilbilimsel zekâ olarak da tanımlanır. Psikologlar sonradan bu tezleri dilin farklı alanlarında uygulamaya koymuşlar ve geliştirmişlerdir.

Harvard Üniversitesi’nde psikolog olan Marc Hauser, Chomsky’nin görüşlerini temel alarak insanın dil güdüsüyle beraber benzer olarak ruh güdüsünü de doğuştan kazandığını iddia etmiştir. Yeni doğan birinin aklı bugün tanımlanamaz bir yapraktan başka bir şey değildir.

Chomsky ve onun görüşlerini benimseyen, takip eden bilim insanları uzun bir süre deneye dayalı tezler aracılığıyla ortaya konulan görüşleri reddetmişlerdir. ‘Önceden anlam da olmayan şeyin akılda da olmadığını’ ileri süren tezler insanların doğumdan sonra işlenmemiş bir beyne sahip olduklarını ileri sürmektedir.Son olarak Chomsky birimsellik kavramından aklın bilişsel mimarisi üzerine bâzı kesin şemalar geliştirmiştir. Aklın özel yanılgı sistemleri yığıntılarından bir araya geldiğini savunmuştur. Bu tanımla Chomsky beyindeki her bilginin farklı bilişsel işlemlerle geri geldiğini savunan eski görüşlerden farkını ortaya koymuştur.

Chomsky’nin Siyasî Profili

1960’lı yıllardan itibaren Chomsky Dünya politikalarındaki görüşlerini açıkça ifade etmeye ve yazıya dökmeye başladı. 1964 yılında ilk olarak ABD’nin Vietnam’daki müdahalesine karşı çıkarak politik görüşlerini belirtti. 1969 yılında Vietnam Savaşı’na karşı oluşumların yapılanmasında etkili olan bir yazı dizisi olan derleme şeklindeki kitabı ‘Amerika und die neuen Mandarine’yi (Amerika ve Yeni Mandarin) yayımladı. Bununla beraber Chomsky’nin savaşlara ve Amerika’nın dış politikasına olan karşıt tutumu Küba’da, Haiti’de, Nikaragua’da, Arap – İsrail çatışmalarında, Körfez ve Kosova Savaşları’nda yapılan kıyımı, insan haksızlığı durumunu gözler önüne serdi. Bu tutum ayrıca küreselleşmeye ve yeni oluşan liberalleşme akımlarına da karşı çıkmıştır.

Chomsky bugün dil bilimindeki inkâr edilemez katkılarıyla beraber Amerika’nın dış politikalarında zamanın en önemli muhaliflerinden birisidir ve haksız politik düzenlemelere ve medyanın, yönetimi destekleyen tutumuna her daim karşı çıkmıştır.

Chomsky, kendisinin kişisel görevini aydınlanma ve klasik Liberalizmden kökenini alan geleneksel anarşist olarak tanımlar. Anarşist sendikalarına ve işçi haklarını önemseyen ‘Dünya'nın Endüstri İşçileri’ sendikalarına eğilim göstermiştir ve bu işçi sendikasının bir üyesidir.

Saygın kişilere verdiği ödülleriyle adını duyuran New york Times Book Review’de Chomsky bir kere “Günümüzün önemli entellektüeli’ seçildi.

Noam Chomsky bununla ilgili bir konuşma yaptı: “Alıntı bir yayınevi tarafından yayınlandı, tabii ki insan çok iyi bir şekilde okumalı” der ve sözlerine şöyle devam eder: “Eğer bu çöküntü durumu olmasaydı, insan Amerika’nın dış politikaları ile ilgili saçmalıklar hakkında nasıl yazabilirdi”? Bu eklemeleri kimse asla alıntı yapmaz, ama dürüst olmak gerekirse: ‘O olmasaydı inanıyorum ki yanlış bir şeyler yapardım.’

Chomsky politik yazılarından dolayı ‘Dünya'nın en fazla alıntı yapılan bireyi’ olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Dünya üzerindeki kutuplaşma ve küreselleşmelere yönelik eleştirileri ile öncü bir düşünür sayılmaktadır.

Diğer eleştirmenler siyah ve beyaz renklerin oluşturduğu ve baskıların olduğu bir Dünya resmî çizdiği için Chomsky’i acımasız bir şekilde suçlamışlardır. Onlar Amerika ve İsrail’in haksız yere barışı sağladığını öne sürmüşlerdir. Ancak Chomsky her zaman Amerika ve İsrail’in Dünya’ya adalet ve barışı tam olarak sağlamadığını savunmuştur.

2001 yılında Chomsky Dünya’ca bilinen grup olan Rage Against the Machine ile politika konusunda Meksika’da bir röportaj yaptı. Bu röportajın kayıtları Konzert The Battle of Mexico’da DVD ve VHS formatında yayınlandı.

2008 yılında ise Chomsky seçimlerde yeşillerin başkan adayı Ralph Nader’i destekledi. Ayrıca Barack Obama’yı desteklemeyen kesimlerdeki insanları John Mccain’e karşıBarack Obama’ya oy vermeleri için yöneltme çalışmaları yaptı. Tabii ki Chomsky bu davranışları ile anarşist kesimden büyük bir tepki aldı.

Ayrıca, Chomsky, İran ve Türkiye'de Kürt ayrılıkçılığını destekliyor ve üzerinde duruyor.

Chomsky, Türkiye’nin Güneydoğu illerinde süregelen sokağa çıkma yasaklarının ve şiddetin bir an önce son bulmasını talep eden akademisyen ve araştırmacılardan oluşan bir inisiyatif olan Barış İçin Akademisyenler inisiyatifinin bildirisine imza atan 1128 akademisyen arasındadır.

Faurisson Tartışması

1980’li yılların başında Fransa’da bir tartışma ortamı doğdu. Sebep olarak Chomsky’nin 1978 yılında gerçekleşen Yahudi soykırımı ve Fransız edebiyat profesörü Robert Faurisson’nun konuşma özgürlüğünün savunmasını talep etmesi ile ilgili 1979 Sonbaharında Serge Thion’dan gerekçe istemesi görülmektedir. Faurisson 1978 ve 1979 yılında Le Monde’de soykırımda kullanılan gaz ocaklarının varlığını inkâr eden makaleler yayınlamıştı.

Sonrasında iftira ve yabancı ırklara duyulan nefrete çağrı niteliğindeki yazılarından dolayı üç aylık bir cezaya çarptırıldı ve 21.000 Frank değerinde para cezasına mahkûm edildi.

Yahudi soyundan gelen Chomsky, soykırım ile ilgili görüşleri Faurisson’un görüşleri ile zıt olmasına ve Faurisson’un Yahudi düşmanı ve Neonazi olduğunu bilmesine rağmen onun, konuşma özgürlüğü için çaba sarf ettiğini biliyordu. Sonradan Chomsky şunu fark etti ki insan özgür demeçler için bazen ‘en çirkin düşünceler’ için çaba sarf edebilir ve bu yüzyıllık eski bir prensiptir. Aşağıda da kitabından bu düşünce ile ilgili küçük bir kesit verilmiştir.

“Yıllardır, hatta yüzyıllardır, özellikle de söz konusu olan, korkunç fikirler ise, düşüncenin özgürce ifade hakkının hiç şaşmadan sürekli savunulması bir zorunluluktur; özgür ifade hakkını, bunu hiç aramayanlar adına savunmak oldukça kolaydır”.

Chomsky bu cümleleri konuşma özgürlüğü ile ilgili metinlerinde kullanmıştır. Kitabı için önsöz olarak kullanacak herkese serbest kullanım iznini vermiştir. Bu tutumu yeni sansasyonlar yaratmıştır ve Faurisson tarafından kınamalar almıştır. Ayrıca tarihçi Pierre Vidal- Naquet ek olarak Chomsky’i suçlamıştır. Beraberinde Faurisson’u da Chomsky’nin iddialarına saygısız bir şekilde cevap verdiği için suçlamıştır.

Chomsky'nin Almanya’da Kabul Görmesi

Chomsky’nin devletlerarasında olup biten çekişmeler üzerine yazdığı politik yazıları Almanya’da ilk olarak Suhrkamp Yayınları’nda yayınlanmıştır; ancak Chomsky’nin yazıları 1980’li yıllardan itibaren orada bir daha yayınlanmamıştır. Chomsky, 1990’lı yılların sonlarına doğru tekrardan ortaya çıkmak için Almanya’da politika eleştirmeni olarak baskın kültürün ufkundan tamamen ortadan kaybolmuştur. Chomsky, Amerika’da da Avrupa ile kıyaslanabilinir şekilde kabul görmüştür. Küreselleşmeye karşıt hareketleriyle tekrar medyada ilgi çekene ve kitapları bütün Avrupa’da yayımlanana kadar Schwarzer Faden, Dinge Der Zeit gibi bâzı küçük sol gazetelerde yazılar yazmıştır.

Chomsky’nin Dilbilimsel Çalışmaları, özellikle Cartesian dilindeki Wilhelm von Humboldt’a Çağrısı, yayımlanmasının hemen ardından felsefî ve tarihî otoritelerden yoğun eleştiri almıştır.

Chomsky, Dilbilimi çalışmaları ve Amerika’nın dış politikaları üzerine sergilediği muhalif görüşlerin yanı sıra Türkiye’de yayınlanan ve toplatılan “Amerikan Müdahaleciliği” isimli kitabından dolayı Türkiye ile yakın temaslarda bulunarak seminerler vermiştir.

KİTAP

ABD’nin tarihine 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bakmış Chomsky.

Endüstri alanındaki rakiplerimizin çoğu savaş sebebiyle son derecede zayıf düşmüş veya tamamen mahvolmuşken, ABD savaştan çok büyük fayda sağladı. Ulusal sınırlarımız içinde hiçbir saldırıya uğramadık ama Amerikan üretimi üç katına ulaştı. Dünya zenginliğinin %50’sine sahip olduk ve okyanusun her iki tarafına da hâkimdik.

Tavizsizliğin en uç noktasında 68. Ulusal Güvenlik Konseyi Muhtırası gibi belgeler ortaya çıktı.

1949’da Doğu Avrupa’daki casusluğu, Doğu Cephesi’nde Nazi askerî istihbaratının başında bulunan Reinard Gehlen’in yönettiği bir şebekeye devredilmişti.

Bu operasyonlarda, Hitler tarafından kurulmuş olan 1950’lerin ilk seneleri boyunca Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa içerisinde faaliyet göstermeye devam eden ordulara savaş maddesi ve askerî mâlzeme sağlamayı amaçlayan, ABD-Nazi himayesinde bir “gizli ordu” da bulunuyordu.

Kennan en zeki ve aklı başında ABD’li planlamacılardan biriydi ve savaş sonrası dünyanın şekillendirilmesinde önemli bir rol oynuyordu.

Dünya zenginliğinin yaklaşık %50’sine fakat nüfusunun sadece %6.3’üne sahibiz. İnsan hakları, hayat standartlarının yükseltilmesi ve demokratikleşme gibi belirsiz ve gerçekdışı hedefler üzerine konuşmayı bırakmalıyız. Doğrudan güç kavramları üzerinden iş yapacağımız günler çok uzak değil. O günler geldiğinde idealistçe sloganlara ne kadar az takılırsak o kadar iyi olur.

1950’de Latin Amerika büyükelçileri için verilen bir brifingde Kennan, hammaddelerimizi (yani Latin Amerika’nın hammaddelerini korumak) olması gerektiğini söyledi. Hükumetin, halkın refahına karşı doğrudan sorumlu olduğu fikri”.

Bu fikri savunanların gerçek siyasî görüşleri ne olursa olsun, Amerikalı planlamacılar bunlara komünizm diyorlar.

Wilson diğer yaptıklarının yanında, Haiti’ye ve Dominik Cumhuriyeti’ne giderek de düşünceleri doğrultusunda hareket etmiş oldu. Wilson’un askerleri bu ülkelerde cinayetler işleyip yıkımlar yaptılar. Siyasi düzeni yerle bir ettiler. ABD’li şirketlere hâkimiyet vererek gaddar ve yozlaşmış diktatörlüklere zemin hazırladılar.

Büyük Alan

2. Dünya Savaşı sırasında, Dışişleri Bakanlığı ve Dış İlişkiler Konseyi araştırma grupları, “Büyük Alan” dedikleri savaş sonrası dünya için planlar geliştirdiler. Amerikan ekonomisinin ihtiyaçlarına tâbi kılınacak bir alandı bu.

Yeni Dünya Düzeninin her kısmına özel bir işlev yüklenmişti. Sanayi ülkelerinde, savaş sırasında hünerlerini göstermiş ve şimdi de ABD’nin gözetiminde çalışacak “büyük atölyeler” –Almanya ve Japonya- rehber olacaktı.

Benimsenen yöntem askerî harcama oldu. Serbest ticaret, iktisat bölümleri ve gazete başyazıları için bir devlet desteği düzenlemekti. ABD ekonomisinin beynelmilel rekabete girebilen kısımları en başta devleti malî desteğine dayananlardır. Mesela sermaye ağırlıklı tarım (tarımsal işletme) ileri teknoloji, tıbbî mamuller, biyo-teknoloji vs.

Eğer bir şey pazarlanabilirse özel sektör onu alıyor ve özel kâr sistemi serbest girişim dene şey oluyordu.

Geleneksel Düzeni Geri Getirmek

İşletmenin baskın, işin bölünmüş ve zayıflatılmış olduğu, kalkınma yükünün doğrudan doğruya işçi sınıfının ve fakirlerin omuzlarına yüklendiği geleneksel sağcı düzen geri kazanılmalıydı.

Bunun önündeki başlıca engel antifaşist direnişti. Biz de bütün dünyada bu direnişi bastırdık ve çoğu kez yerlerine faşistleri ve Nazi işbirlikçileri yerleştirdik. Bunun için bazen aşrı şiddet uygulamak gerekti, fakat başka zamanlarda aynı şey seçimleri altüst etmek ve son derecede ihtiyaç duyulan gıdaları da elde tutmak gibi daha yumuşak tedbirlerle yapıldı; bundan pek az bahsedilir.

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©