M. Kerem Doksat | 24 Ağustos 2017 Perşembe | 2205 |
Sevgili Mekâncılar,
Başımıza gelen olumsuz olaylara bir tepki olarak ortaya çıkar. Ancak söz
konusu sıkıntının önemli bir kaynağı olayın kendisi ise başka bir kaynağı
da duruma ne şekilde baktığımız, olayları ne şekilde algıladığımız yani
olaylara olan bakış açımızdır ve sonunda ne şekilde idrak ettiğimizdir.
***
Hayata bazen olumlu bazen de olumsuz açıdan bakarız. Söz konusu bakış
açımız baktığımız yerde ne gördüğümüzü etkileyen önemli bir veridir. İçinde
bulunduğumuz şartların olumlu mu olumsuz mu olduğu tabii ki önemlidir.
***
Ancak çeşitli durumlarım olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğunu belirlerken
kullanabileceğimiz tek veri değildir. Çünkü olaylara, durumlara ve genel
olarak hayata ne açıdan baktığımız da orada ne gördüğümüzü belirleyen
verilerden başka bir tanesidir.
***
Bu verileri değerlendiren, çevremizdeki olayları, durumları yorumlayan, onları
anlamamızı sağlayan ve bakış açımızı oluşturan beynimiz, yani daha genel
olarak bilişşel sistemimizdir.
***
Bu bilişsel sistemimiz, şimdiye kadar tecrübe ettiklerimizin oluşturduğumuz
kalıp düşüncelerden ibarettir.
***
Bu sefer öncelikle bakış açımızın olayları ve durumları değerlendirmemizi
nasıl etkilediğini değerlendirip, bu bakış açımızın duygu, düşünce ve
davranışlarımızda hangi yollarla ortaya çıktığını göstermek istiyorum, son
olarak da gerçekçi düşünmenin yöntemleri üzerine tavsiyelerde bulunacağım.
***
Olayları ve durumları yorumlayan bilişsel sistemimiz yani beynimizin her an
en doğru ve en gerçekçi yorumu yapmıyor olabilir. Bazen beynimiz de hata
yapar.
***
Herhangi bir durumu veya olayı yorumlamamızı sağlayan bilişsel sistemimiz
zaman zaman duruma ilişkin ipuçlarını gerçekte olduğundan farklı
değerlendirip durumu gerçekte olduğundan farklı algılayabilir, sonra da idrak
edebilir.
***
Bilişsel sistemimiz mükemmel değildir. Zaman zaman yorumlama hataları
yapabilir. Bütün bunların üzerine bir de içinde bulunduğumuz
duygudurumunun verileri eklenince bazı durumlarda somut şartları yeterince
nesnel olarak değerlendirememek oldukça doğaldır.
***
Ancak olumlu duygular genel olarak bize çok zarar vermezler.
***
Bu tür duyguların çok fazla etkisinde olduğumuzda, gerçeği, olduğundan bir
parça farklı algılıyor ve idrak ediyor olsak da düşünsel ve fiziksel olarak
gücümüz, enerjimiz yerinde olduğu için durumu hâlâ net olarak
değerlendirebiliriz ve çözüm ihtimallerin üretebilecek halde oluruz.
Oysa olumsuz duygular bizi düşünsel ve fiziksel olarak da olumsuz etkiler.
***
Moralimiz bozuk olduğunda daha kolay yorulur, kendimizi daha güçsüz
hissederiz. Enerjimiz daha azdır. Durum her ne ise onu düzeltecek çözüm
önerilerini üretmek bile başlı başına bir güç gerektirir, fakat bazen o gücü
içimizde bulamayız. Resmin tamamı yerine olumsuz olan tarafına kilitlenmek,
durumu düzeltmek için düşünme ve çözüm üretme yetimizi kısıtlar zaman
zaman.
***
Kendimizi çökkün ve olumsuz hissettiğimiz anlarda aklımızdan da olumsuz
düşünceler geçer. Bunlar akla gelen, o duygu hali sona erdiğinde unutulan
küçük sloganvari küçük cümlelerdir.
***
Genellikle kendimizle ve dünyaya bakış açımızla ilgili tarzımızı yansıtırlar ve
en önemlisi her zaman gerçekçi olmazlar.
***
Mübalağalı, durumu gereğinden fazla kişiselleştiren, çok fazla genelleyici ve
çeşitli gerçeklik saptırmaları ihtiva eden cümleler olabilirler.
***
“Bugün yolda arkadaşım bana selam bile vermeden geçip gitti. Onu kıracak
bir şey yapmış olmalıyım.”
***
“Bu sınav çok kötü geçecek. Ödevlerim de iyi gitmiyor. Ben bu bölümde
okuyacak kadar akıllı biri değilim.”
***
“Bu korkunç bir hata! Bu işi doğru dürüst yapmayı asla öğrenemeyeceğim...”
Hatta bazen canımız çok sıkkın olduğunda kendi kendimize, arada bir de olsa
şöyle mırıldanıyor olabiliriz:
“Kimse beni sevmiyor.”
“Herkes beni yargılıyor.”
“Elime aldığım her şeyi berbat ediyorum.”
***
Veya “çok güçlü olacağım ve kimseden yardım istemeyeceğim”, “bu çarpık
düşüncelere sahip olduğum için aptal sayılırım”.
***
Bunlar bizi engelleyen, moralimizi daha da bozup olayları serinkanlılıkla
değerlendirme ve çözüm bulma yollarımızı tıkayan düşüncelerdir.
***
Sıkıntımız arttıkça bu tür olumsuz düşüncelerin sıklığı da artar ve bu tür
düşünceler arttıkça onlara daha fazla inanmaya başlayabiliriz.
***
Hayatımızda olan olaylar hakkında bu tür düşüncelere sahip olmamızın çok
çeşitli sebepleri olabilir.
***
Bazen tesadüfen olumsuz olaylar üst üste gelir ve bizde durumun kötü
gideceğine ilişkin bir izlenim bırakır.
***
Daha sonra bunlar sorgulanmaksızın kabul edilen düşünceler haline gelip bizi
engelleyici, çözüm yollarını tıkayıcı bir hal alabilir.
İşte bu bir kısır döngü (daire-i fâside) halinde gitgide artan bir olumsuz ruh
halini beraberinde getirebilir.
***
Düşünce, duygu ve davranışlarımız bir bütün halindedir. Her biri bir diğerini
etkiler. Olumsuz bir duygudurumu içerisinde olduğumuzda aklımızdan geçen
olumsuz düşünceler moralimizin daha da bozulmasına neden olur.
***
Moralimizin bozulması ise çoğunlukla durumu düzeltmeye yarayacak yapıcı
davranışlar yerine canımızı sıkan ve durumu bizim için daha da zorlaştıracak
davranışlar içine girmemize sebep olabilir.
***
Ortaya koyduğumuz olumsuz davranışlar bazen olumsuz olayların başımıza
gelmesine de sebep olabilir.
***
Düşünce - Duygu - Davranış
Durum hakkında alternatif düşünceler üretmek aynı durumu daha gerçekçi
değerlendirmeye ve yapıcı davranışlar üretmeye yardımcı oluyor.
***
Bu var olan durumun daha somut ve nesnel bir değerlendirmesini yapmaktır.
Yani bir anlamda resmin tamamını görebilmek için çaba sarf etmektir.
***
Çünkü yoğun duygular içerisinde olduğumuzda nesnel değerlendirme
yapamadığımız zamanlar olabilir, var olan durumu olduğundan çok daha
abartılı olarak yorumluyor olabiliriz.
***
Kendinizi doyumsuz hissettiğimiz anlarda aşağıdaki yöntemler işimize
yarayabilir:
DUYGUYU BELİRLEMEK
İçinde bulunduğumuz duygudurumunu belirlemeye çalışmak.
“Öfkeli veya üzüntülü müyüm?”
“Yoğun bir kaygı mı yaşıyorum?” Bunun için egzersizler yapmak çok önemli.
Her şeyden bağımsız sadece o ana inerek o duyguyu belirlemek, farkındalık
sağlamak, olumsuz düşüncelerden kurtulmak için en büyük adımlardan biridir.
***
DÜŞÜNCELERİ KAYDETMEK
Olumsuz düşünceleri mümkün olduğu kadar çabuk bir kenara yazmak
genellikle işe yarar. Çünkü zaman geçtiğinde unutulma ihtimalleri yüksektir.
“O anda aklımdan neler geçiyordu?”
Durumun tanımını yapmak olumsuz düşünceleri hatırlamakta çoğunlukla işe
yarar.
“O anda neredeydim?” “Ne yapıyordum?” “Yanımda kim(ler) vardı? Bu
insan(lar) benim için ne ifade ediyor?”
***
SORGULAMAK
Düşüncelerin gerçekçiliğini sorgulama aşamasıdır. “Bu düşündüklerim ne
kadar gerçekçi?” “Böyle düşünmek bana ne katıyor?” “Bana faydalı
düşünceler mi yoksa daha olumsuz hissetmeme mi yol açıyorlar?”
***
ALTERNATİF DÜŞÜNCE GELİŞTİRMEK
Daha gerçekçi, faydalı ve duruma uygun düşünceler bulmak.
“Daha keyifli olduğum bir anda ne düşünürdüm?”
“Güvendiğim bir arkadaşıma bu düşüncemi söylesem bana ne derdi?” “Aynı
şeyi sevdiğim bir arkadaşım bana anlatsa ona ne derdim?” “Ne tür düşünce
hataları yapıyorum?”
***
Düşünce Hataları
Aşırı genellemek
Ya hep ya hiç şeklinde düşünmek (kutuplaştırmak).
Olumsuzlukları büyütmek (olumsuz süzgeç)
Olumluyu geçersiz kılmak
Karşımızdakinin zihnini okumak
Hatalı falcılık yapmak
Duygusal mantık yürütmek
Me’li ma’lı şeklinde düşünmek
Etiketlemek
Kişiselleştirmek
Felâketleştirmek
Olumsuz duygularımızla başa çıkmayı öğrenmek başlangıçta kolay
olmayabilir.
***
Çektiğiniz güçlük cesaretinizi kırmasın. Olumsuz düşünceleri yakalamak ve
alternatif fikirler üretmek herhangi bir beceri gibidir. Zaman alır.
***
Düzenli bir şekilde alıştırma yaparak alışkanlık haline gelip zamanla
hızlanabilir.
***
OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİNİZE MEYDAN OKUMANIZA
YARDIMCI OLABİLECEK SORULAR
Durumu yeterince değerlendirmeden acele sonuçlara mı varıyorum?
Böyle düşünmek beni nasıl etkiliyor?
Bu düşüncenin avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Küçük bir olumsuzluğu genel bir doğruymuş gibi mi değerlendiriyorum?
Tek bir olumsuz olaydan hareketle durumun kötü olduğuna ilişkin çıkarımlar
mı yapmaya başlıyorum?
***
Ya hep ya da hiç şeklinde mi düşünüyorum?
Olumlu olan tarafları göz ardı mı ediyorum?
Cevabı olmayan sorular mı soruyorum?
Sadece benim bakış açımın mı doğru olduğunu varsayıyorum?
Durumu ve olayları kabul etmek ve başa çıkmaya çalışmak yerine sadece
söyleniyor muyum?
***
Elimde yeterli veri olmadan karşımdakinin ne düşündüğünü tahmin etmeye mi
çalışıyorum?
0
Olayların olumsuz gideceğine ilişkin peşin hükümlerim mi var?
Gerçeği duygularımdan yola çıkarak mı bulmaya çalışıyorum?
Kendi kendime koyduğum mükemmeliyetçi kuralları gerçek ve değişmez
olgular olarak mı varsayıyorum?
***
Durumumu değiştirmek için elimden bir şey gelmeyeceğine mi inanıyorum?
Benim hatam olmayan bir durumdan dolayı kendimi mi suçluyorum?
Her şeyi çok kişisel olarak mı değerlendiriyorum?
***
Mükemmel olmaya mı çalışıyorum?
Deneyip görmek yerine falcılık mı yapıyorum?
Durumu net olarak görüp değerlendirmeye çalışmak yerine sadece
isimlendirmeye mi çalışıyorum?
***
Bütün bunlardaki ortak amaç farkındalık sağlamak.
***
Yaşadığımız durumu sağlıklı değerlendirebilmemiz için, o an tablonun
tamamına bakarak değerlendirme yapmamız gerekiyor.
***
Bunun için de olabildiğince an’a odaklanmak ve gerçekçi olmayan
düşüncelerimizi sorgulamakta fayda var.
Bir de hepimizin asla unutmaması gereken bir gerçek var:
Eski dostlar düşman olmaz. 60 küsur yaşındayım ve artık hiç kuşkum yok.
Eski dost sizi mutlaka bulur, dostluklar paha biçilmez şeylerdir.
Daha iyi, iyinin düşmanıdır.
Böyle bir dostum bana şöyle demişti: “Dost zaten vardır, muhit ise edinilir”
Dostluklar gül gibidir beslenilmek isterler.
Hep dostlukla, bilimle ve evrimle kalın.
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya- 24 Ağustos 2017