EKONOMİ HAKKINDA ÇOK CÂHİLCE BİR YAZI

M. Kerem Doksat      20 Kasım 2008 Perşembe      4185

Saat 09:20 suları, CNN TÜRK'te üç uzman (biri Yiğit Bulut) ekonomik durumu tartışıyorlar.

Merkez Bankası fâiz indirmiş. Dolayısıyla, ümüğümüzün çoktan sıkıldığını, IMF ile anlaşmanın çoktan yapıldığını, canımızın daha çok çok sıkılacağını anlatıyorlar.

Hayatımda para hesabından anlamadım; bu sebeple de çok kazık yedim. Birkaç çok yakın dostum hâriç, herkesten bu konuda nasip aldım.

Buna mukabil, Neslim, evimizin Ekonomi Bakanı olduğundan beri (aslında Başbakanı, hâttâ Hükûmeti; ben de sözüm ona son onay makamı olan Cumhurbaşkanlığı'nda oturuyorum, öyle zannediyorum ve işime de geliyor), her gün kur ne âlemde, USD n'oldu, kotasyon nasıl, dar bantta sıkışık seyir n'apıyor, overnightlar nerelerde. Gâyet iyi takip ediyor. Ben anlamıyorum ama anlamış gibi yapıyorum; alfa dominanta da o yakışır zâten.

Ben buradan memleketi ve dünyayı kurtarırken, Neslim de bizim evin ekonomisini gerçekten kurtarıyor. Sülâlemin tamamının sâhip olduğundan fazla parası olan bir "VIP hanımefendi yâhut beyefendi için özel olarak muayenehâneye gidip gidip de, beş kuruş verilmeyip, ücret talep edince bir de selâmdan kesildiğim, buna benzer pek çok tahsil edilememiş ve asla edilemeyecek helâl paradan mahrum kaldığım hiç de nâdir değil.

Neslim'le evlendiğimizden beri bunlar olmuyor hamdolsun.

Şimdi, hâlâ anlayamadığım birkaç şeyi yazacağım:

1) Bu memleketin hemen her şeyi el-âleme satılmadı mı?

Evet!

2) Başbakanımız Sayın Devletlû bankaları fırsatçılık yapıp memleketi krize sokmakla itham etti mi?

Evet!

3) Aynı Başbakanımız Sayın Devletlû, geçen hafta da bütün iş dünyasını aynı şeylerle, "yangına körükle gitmekle, kriz çığırtkanlığı yapmakla itham etti mi?

Evet!

4) Aynı Başbakanımız Sayın Devletlû, evvelki hafta "kriz mriz yok, evvel Allah dimdik ayaktayız, elhamdülillah Müslüman'ız gibi şeyler söylememiş miydi?

Evet!

5) Bu günkü Hürriyet'teki resme de bakınca açıkça görüldüğü üzere, TIR'larla ev ev, sokak sokak dolaşarak bedava kömür dağıtılıyor mu? Meselâ, sırf İstanbul Vâliliği'ne 118.490 ton kömür yollanmış mı?

Evet!

6) Buna sadaka denmez mi ve ahlâklıca bir uygulama mıdır?

Havet!

7) Ankara Belediyesi, doğalgazla ısınan evlere dahi kömür dağıtıyor mu?

Evet!

8) Dolayısıyla, 6 senedir hep aksi söylenmesine rağmen, gittikçe fakirleşen halkımız tekrar kömür sobasına dönüyor mu?

Evet!

9) Hava kirliliği, baca kazaları ve boğularak ölümler de bu durumda artacak mı?

Evet!

10) Can çekişen, perişan hâldeki PKK dün de bir binbaşıyı, iki eri şehit edip, dördünü de yaraladı mı? Mayına basan dört korucu da ağır yaralandı mı?

Evet!

11) Tıpkı sonradan görme Amerikan zencileri gibi, son beş senede müthiş zenginleşen İslâmî burjuvazi (ne demekse) her şeyin en kocamanından müteşekkil evlerde oturup, altın kaplı helâlarda def-i hâcet eder hâle geldi mi? Hâttâ bunlara özel defileler düzenlenmekte, "showroomlar teşkil edilmekte mi?

Evet!

12) Beynin tekâmülü (evrimi) frontal lobda cereyan ederken, bizim kadınlarımızınkini oksipitaldeymiş gibi gösteren şûlebaşı İslâmî burjuvazi (ne demekse) sürekli olarak takıyor mu?

Evet!

13) Görgü, bilgi, hars ve zarafet timsali olan Memecanlar'ın misafiri bir gazeteci sürekli olarak televizyonda sarhoşluk öforisiyle konuşurken, verdikleri yemekli home-party'de Devletlû'ya da zilzurna whisky kokar vaziyette nasihatler çekti mi?

Evet!

14) Bizde de çay, kahve, Neskafe, Red ve Blue Label, single veya multi-blend veya isli whisky, votka, cin. var. Pompalı tüfek yok. Bu durum vaziyeti koşul şartları muvacehesinde, dâvet etsek, Devletlû ve âilesi bizim evi de teşrif ederler mi?

15) Her gün iki makaleyle hem memleketi kurtarıp hem de bütün mahremiyetini, cinsî münasebetlerini ve işret san'atını anlatan, hızını alamayıp haftada iki gün de birileriyle çok anlamlı ve önemli "söyleşiler yapan, mega-falcılara koca sayfa reklâm çekerek milletin sinirlerini iyice geren ST nihâyet Akşam'ın Yayın Yönetmenliği'nden alınmasına rağmen, hâlâ komik suratlı fotoğraflı köşesinden absürt yazılar yazıyor mu?

Evet!

16) Başbakanımız Sayın Devletlû'nun fırça atmadan, bağırmadan, aşağılamadan (meselâ en yakın yol arkadaşı, gizli Ergenekon beyni bir gazeteciye "sevsinler seni, yazıklar olsun filân demeden) tek bir günü yaşayıp yaşatması olası mümkünü mü?

Havet!

17) Aziz vatanın bütün tersânelerine girilmiş, bütün kaleleri zapt edilmiş, memleketin idâresindekiler müstevlilerle ittihat içinde. midir?
Asla!

18) Peki, bu ahvâl ve şerâit içerisinde, gittikçe fakirleşen halkın bu hâle gelmesinin müsebbibi ben miyim?
Yes!

19) Sevgili araştırmacı yazar Psikiyatr Doçent Doktor Erol Göka, her geçen gün seviyesi arş-ı âlâya tırmanmakta olan TRT'de bir güneş gibi parlamakta mıdır, şehitlerimizi kâlblerimize gömdüğümüzü ve aşkı anlatıyor mu?
Evet!

20) Sevgili araştırmacı yazar Psikiyatr Doçent Doktor Mustafa Kemâl Sayar da merhamet sâyesinde bütün sıkıntılarımızı aşabileceğimizi aynı TRT'de müjdelemedi mi?
Evet!

21) Sevgili araştırmacı yazar Profesör Doktor İbrahim Balcıoğlu, "Psikiyatri Uzmanından İbretli Hayatlar - Yaşanmış Öyküler (Elit Kültür Yayınları, İstanbul - Ağustos 2008, ISBN 978-9944-995-) kitabında" Selim'i (köyünden bir tanıdığı) şöyle anlatıyor (s. 69): "Selim, haram yememeye, komşuları ile iyi vakit geçirmeye özellikle dikkat ederdi. Selim basit kurnazlıklara tenezzül etmezdi. Selim yaşlanınca beş vakit namaza başladı, vaktini cami'de geçirmeye önem verir oldu. Selim'in insanlarla bir problemi olmadı. Selim'in üç oğlu da hacca gitti ve hepsi de sakal bırakıp beş vakit namaz kıldılar. İçlerinde bir tanesi önceleri tam bir ehl-i dünya idi. Ancak o da hacca gitti, namaza yönünü çevirdi. Selim'in torunlarının çoğu da namaz kılmaktadır. Selim amcanın öldükten sonra hayır dua okuyanlarının sayısı artmıştır. Selim'in torunları arasında hâlâ içen kişiler var. Ancak, biz umuyoruz ki, onlar da en kısa zamanda namaza başlayacaklar, bu kötü alışkanlığı bırakacaklar".

Ne güzel!

22) Peki, Sevgili araştırmacı yazar Psikiyatr Profesör Doktor Yankı Yazgan Akşam'da yazmaya devam edecek mi?
I hope!

23) Mâdem öyle, bundan böyle, karamsarlığa hâcet var mıdır?
Nayır, nolamaz

Mâdem öyle, işte böyle.

     ümit, saadet, vakit ve nakit dolu
             yaşama sevincinin bütün yürekleri ısıttığı
                   muasır medeniyet seviyesinin üzerine çoktan çıkmış
                         aziz ve güzelim Türkiye'mde alnım ak, göğsümü gere gere
                               keyifli bir gün geçireceğim alimallah, inşallah, kem gözlerden maazallah

Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 20 Kasım 2008 Perşembe

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©