M. Kerem Doksat | 28 Şubat 2018 Çarşamba | 3071 |
Sevgili Mekâncılar,
Özgürlükleri için erkek olan kadınlar Arnavutluk’un yeminli bakireleri olarak anılıyor. Erkek olan kadınlar aslında aramızda yaşıyorlar ama çoğu bunu gizliyor
‘Burneşalar’ veya ‘yeminli bakireler’, üzerlerindeki cinsiyet temelli baskıdan kurtulmak için yaşamlarına “erkek” olarak devam etmeyi seçen Balkan kadınlarına verilen isim.
Dünya, bu cesur kadınları Ünlü Fotoğrafçı Jill Peters’in çektiği fotoğraflar sayesinde tanıdı.
15. Yüzyıl’da beri bazı Balkan topluluklarında uygulanan kanunlar gereği kadınlar seçme ve seçilme, araba kullanma, para kazanma ve pantolon giyme gibi haklardan mahrum bırakılıyorlar.
Peters ayrıca, bu topluluklardaki kadınların kocalarının mülkü olarak düşünüldüğünü ifade ediyor.
Ancak bağımlı ve esaret altında bir hayatı yaşamak yerine cinsiyetlerini reddedip cinsellikten feragat etmeyi tercih ederek toplumun dayattığı bu normlara karşı çıkan kadınlar da var.
Burneşalar, erkeklere tanınan haklardan yararlanmak için; giyim tarzlarını ve isimlerini değiştiriyor, saçlarını kısaltıyor, hatta erkeksi hareketler benimsiyorlar.
Bütün bunlardan sonra yapmaları gereken nihai şey ise bütün hayatları boyunca bakire kalacaklarına söz vermeleri.
Son yıllarda, Arnavutluk’ta kadınların elde ettiği hakların artmasıyla çoğu küçük köylerde yaşayan sadece 30 Burneşa kaldı. Fakat yeminlerine son derece bağlı olan bu kadınlar, yine de yaşadıkları hayattan vazgeçmeyi düşünmüyor.
Peters bu durumu “Arnavutluk bir kadın başkan tarafından yönetilse bile Burneşalar erkek olarak yaşamaya devam edecektir,” sözleriyle açıklıyor.
Peki, Türkiye’de erkek iken cinsiyet değiştiren kadınlar yok mu?
Çıkın bazı semtlere, özellikle de İstiklâl Caddesi’ne yahut Taksim’e.
Oralardaki gizli saklı fuhuş yapılan, uyuşturucu ve uyarıcının pek çoğunu yasal veya yasadışı yoldan alıp kullanan…
Sadece belli bir etnik gruba mensup olanların girebildiği gay bar yok mu? Var. Giriş 25 TL, çıkış muhtemelen milyarlar!
Yasalılar, baskılar ve zulüme rağmen onlar da aramızda yaşıyorlar. Transvestistler, ameliyatla kadın yahut –daha az oranda olsa da, erkekken kadın olanlar…
Psikiyatrlar bu insanlara karşı da eşduyum ve sükûnetle yaklaşır ve asla yargılamazlar.
***
Bilimle, barışla ve ayrımcılık yapmadan yaşanan, demokratik bir ülkede yaşıyoruz.
Ruh hekimleri herkese eşit mesafeden bakar ve asla onları yargılamazlar.
Uzaklardan bir örnek vermeyi tercih ediyorum: Tibet’te hâlâ poliandri var; yani bir kadın birkaç erkekle evlenebiliyor.
Türkiye’de ise pek çok transseksüel var. Hayvanlarda bonobolar arasında çok yaygın, bu sebeple onlara hayvanat bahçelerine rastlayamıyorsunuz.
***
Bu kişiler hasta değil, hepimiz gibi insandırlar.
Onları dışlamamak ve onarım terapisi veya benzeri şeyleri uygulamamak lâzım.
***
Bilhassa erkek eşcinsellerin dinî inancı kuvvetli olanlar bir egoya yabancı (ego distonik) dönemden geçerler.
Bizlere düşen onları dışlamadan yaklaşıp, yönelimleriyle barıştırmaktır.
Teşhir etmemek için isim vermiyorum ama biraz mor ışıklı barlara, gizli saklı mekânlara takılmak yeter.
Johannesburg’a yaptığımız seyahatte pek çok böyle insan ve akrabamız olan maymun gördük.
Akıl insana rehberlik yapar, bilim yol gösterir, güzellik de onu süsler…
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 28 Şubat 2018