ERMENİSTAN, ESKİ GELENEKSEL SOLCU HÂLİT KAKINÇ ve DEVLETLÛ

M. Kerem Doksat      4 Mayıs 2014 Pazar      5916

Sevgili Halit Üstâdım,

Önce şu Ermenistan rezâleti (pardon ziyareti) hakkında birkaç kelâm edeceğim.

12 yaşımdan beri tanışırız, Pederim bizi bir araya getirdi, o başka...

Gitar, Taekwon do, Türklük sevdâsı ortak yanımızdır da...

Gülümüz gitti de ne oldu?

Ermenistan Ağrı’yı, “topraklarını” ve tazminatları istemekten vaz mı geçecek?

Tabii canım; hâttâ bize ilhak olacaklar ve toptan Ümmet-i İslâm’a da katılacaklar!

Bu Ermenistan’ın (Ermenice Hayastan), nüfusu 4 milyondan az. 1. Dünya Harbi’nde Müslüman Türkler’i arkadan vurdular, Osmanlı da onları mecburî göçe tâbi tuttu; bunun adı şimdilerde oldu Ermeni Soykırımı (yâni biz kırmışız)! 1877–1878 Türk Rus Harbi’nden sonraki Ayastefanos Antlaşması ile “Ermeni mes’elesi” doğduruldu. Akabinde Ermeniler, Âzeriler ve Gürcüler Transkafkasya Federal Cumhuriyeti’ni kurdular.

1865–1924 arasında yaşayan 28. ABD Başkanı Woodrow Wilson 1913 ilâ 1921 yıllarında yoğun çabalar harcayarak, elbet bir gün Hür ve Bağımsız Ermenistan’ın kurulacağını müjdelemişti. Bu konu hakkında hazır, komprime ve doğru bilgilere http://en.wikipedia.org/wiki/Wilsonian_Armenia mekânından ulaşılabilir. 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sèvres Antlaşması’nda Erzurum, Bitlis ve Van’ın yanı sıra, Trabzon da Karadeniz’e açılan liman kenti olarak Ermenistan’a bırakılacaktı. Millî Mücadele’de Gâzi ve arkadaşları buna müsaade etmediler ve 1923’tekiş Lausanne Antlaşması ile yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdiki sınırları (Hatay hâriç; orası daha sonra Atatürk’ün siyasî ve stratejik dehâsıyla vatana katıldı). Hâlâ tarihî kayıtlarda bu bölgeden Wilsonian Armenia diye bahsedilir.

Hemen akabinde kuruluveren ilk Ermenistan Cumhuriyeti’ni, SSCB 1920’de ham yaptı! 19 Nisan 1920’de İtalya’nın San Remo şehrinde toplanan beynelmilel bir konferansta Anadolu Türkleri ile Asya Türkleri’nin ittifakını, tevhidini son derecede tehlikeli ve tehdit edici gören Batı, araya bu sâyede set çekti. Sonra SSCB çöktürülüverdi, Azerbaycan’a âit Dağlık Karabağ’daki Âzeri Türkleri katledildi ve 1991 Eylülü’nde bağımsız Ermenistan piyasaya sürüldü. Hâlen de iyice zayıflamamızı bekliyorlar, plân kaldığı yerden sürdürülecek.

Gülümüz ne etmeye gitti Ermenistan’a? ABD emrettiği için!

Savaş gemileri insanî ve hayra hizmet için mi geçmekteler boğazlardan; hem de Montreux Anlaşması’nı çiğneyerek?

Havet!

Ruslar acayip kızıyor mu?

Yok canım, Putin mindere çıkıp yirmi kişiyi dövmüş sevincinden!

Azeri Türklerinin canı sıkılmaz mı buna?

Asla, göbek bile atıyorlardır, tar çalıp oynuyorlardır hâttâ!

Demek ki, Gülümüz gitti de ne oldu?

Gündem yaratıldı. Hepsi bu! Memlekette müthiş şeyler cereyan ediyor ama tıpkı Turgut Özal’ın zamanındaki Zakkumcu Ziya patlatması gibi, halkı oyalamak için bir sansasyon lâzım.

Aydın Doğan’la aynı arabaya sâhip olan Hür General’den sonra gelen yeni Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ haysiyetli ve cesur bir adam olduğunu gösterdi. Hâlâ neyle suçlandıkları meçhûl olan iki emekli paşaya, Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’a (ki, bunlardan biri YAŞ’a senelerce giren, tabii ki devlet sırlarına vâkıf olan ve anti-terör eylemlerden birinci derecede mesûl olan Jandarma Teşkilâtı’nın başıydı) ikisiyle de beraber çalışmış, ahde vefâsı olan Korgeneral Gâlip Mendi’yi TSK adına ziyaret ettirtti.

Bu çok ama çok mânidar bir hâdisedir.

Denizfeneri kepazeliğinde adı alenen geçen koskoca bir başbakan, “Sayın Doğan” diye başlayan cümlesine “sen” diyerek devam ediyor, bir hafta süre veriyor ve tehdit ediyor! “Hilton arazisi için, çevreci Doğan, sevsinler seni, rica etti” filân diyor.

Devletlû filan derim de, bu kadarı artık çok fazla. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hukuken devam eden bir dava ve sâir konularda kenar mahalle kabadayısı gibi konuşamaz, ayıptır yâhu!

Aydın Doğan kimdir, bugünlere hangi yollarla gelmiştir gibi şeyler bu tartışmadan bağımsızdır. Eğer Aydın Doğan ahlâksız, üçkâğıtçı ve sahtekârsa, koskoca Başbakan onunla böyle muhatap olamaz; aksine, eğer Aydın Doğan helâl yoldan zengin olmuş, alnı ak, başı dik bir adamsa da, Koskoca Başbakan onunla böyle hiç mi hiç muhatap olamaz.

Ayrıca, bir gün gelip de dokunulmazlıklar filân gerçekten kaldırılırsa, nasıl olup da dünyanın en zengin 8. lideri hâline geldiği, oğlunun gerçekten neden askerlik yapmadığı ve daha nice şey sorgu suâl edilmez mi?

Demek ki, Gülümüz gitti de ne oldu?

Bunlara yol açıldı, kıytırık bir takımı iki sıfır yendik diye başımız göğe erdi.

Ama bu arada, KKTC’de yeni ve vahim gelişmeler var, Kürtçü terör günde ortalama üç can alır oldu (demin dört şehit haberi daha geldi) ama benim Devletlûm kükrüyor, bağırıyor, muhaliflerini ahlâksızlıkla suçluyor!

Gene öğreniyoruz ki Savcı Zekeriya Öz’e Batılı dostlarımızdan bir heyet gelip görüştükten sonra Ergenekon safsatası patlamış! İçeridekilerden özellikle bir kısım cenah-ı askeriyeye bir bakın: Yakın geçmişimizde ABG’nin Trabzon Limanı’nı üs olarak kullanmasına en üst düzeyde muhalefet eden birileri var mı aralarında? Ne ile suçlandıklarını dahi bilemeden içeride manevi işkenceye tâbi tutulan bu kişiler bu hükûmet zamanında yetki ve yetke verilen bir savcının Himalâya helecanları vesilesiyle cezalandırılıyorlar mı?

***

Gelelim gene neden arkaik dostum Hâlit Kakınç’a neden takıldığıma…

Akşam gazetesindeki bugünkü yazısında Hristofyas’tan özür diliyor Hâlit! “1963 ile 1974 arasında olanlardan dolayı, Kıbrıs cumhurbaşkanı olarak, Kıbrıslı Türkler’den özür diliyorum” demiş. Kıbrıs’ta çözüm yaklaşıyormuş çünkü her ilki lider de sol görüşlüymüş ve ikisi de ulusalcı yaklaşımlara sıcak bakmıyorlarmış.

Neresini düzeltsem… Hâlitçiğim, “1963 ile 1974 arasında olanlardan” denmez, “1963 ilâ 1974 arasında olanlardan” denir. Pek beğendiğin Hristofyas tam bir üçkâğıtçılıkla “Kıbrıs cumhurbaşkanı olarak” ifâdesini kullanıyor; acep kör de mi oldun?

http://www.keremdoksat.com/2008/08/19/haydi-yirttik-deprem-meprem-yokmus-necmettin-hurriyetine-kavustu-apo-da-sebest-birakilacak/ adresindeki yazımda “Hâlit, bu yazdıklarına gerçekten inanıyorsan yazıklar olsun bana (bu kadar sene bu derecede yanılır mı insan), birilerine şirinlik olsun diye yazıyorsan da yazıklar olsun sana (bu kadar yanar döner mi insan). Merak da etme, artık seninle ilgili olarak özellikle bir şey yazmayacağım, gerekirse değineceğim. Alas! Welcome to the club Halit!” demiştim.

Tükürdüğümü yalıyorum; artık peşindeyim Hâlit (izinde değil).

http://www.keremdoksat.com/2008/07/22/kibris-mes%e2%80%99elesine-iki-bakis-vamik-volkan-ve-engin-ardic/ adresindeki yazımda da Vamık Volkan’ın şu sözlerine yer vermiştim: “Bir ders kitabı var. Düşünün Kıbrıs’ın olayları olurken başta Denktaş var. Denktaş hakkında şunu da düşünseniz, bunu da düşünseniz o size âit bir şey. Fakat tarihin adamı orada. Bu kitabın içinde Denktaş’ın adı geçmiyor. Böyle bir şeyi kabûl ediyor Türk tarafı. Dıştan para veriliyor çünkü hükûmete. 60 bin Dolar mı ne, müthiş bir şey. Hem Rumlar’a, hem Türkler’e diyorlar ki “siz bunları siliniz ki çocuklar büyüdüğünde düşman olmasınlar”. Şimdi bir psikanalist olarak ben buna derim ki enayiliğin daniskası bu.”

Bak sevgili Hâlit, Gündem köşesinde seni “Türkiye’nin önemli bir sol geleneğinden gelen adam” olarak tanıtan penisçi Serdar Turgut da kimseleri kandıramaz. Öfkemin sebebi yalan beyandır; bir insan eski Türkçü ve Ülkücü iken solcu ve enternasyonalist, hâttâ emperyalizm taraftarı da olabilir. Hiç ayıp değil.

Ama bunu samimiyetle ikrar eder, dimdik ve haysiyetle yoluna devam eder; mâzisini inkâr eylemez! Yoksa işte böyle hatırlatırlar adama eski milliyetçi, Şaman ve Ülkücü, yeni anti-ulusalcı arkadaşım…

***

Nedense bu suikaste de hiç inan(a)madım...

Neyse, Saklı Köşk'te bir şeyler içeceğiz elbet kadim dostum...

Sevgili Okuyucular,

Lûtfen yukarıda zikrettiğim iki yazıyı tekrar kıraat edin.

  umbara abdala habda kim
      umbara abdala habda kim
         umbara abdala habda kim…

Mehmet Kerem Doksat – İstinye – 07 Eylül 2008 Pazar

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©