GENÇLERDE MARKA MERAKI

M. Kerem Doksat      26 Temmuz 2012 Perşembe      5239



Çok sevdiğimiz ve Türkçe'de tam karşılığı olmadığı için aynen kullandığımız bir terim var: Gusto.

Zevklerin, kalitelerin, sofistike tercihlerin tamamına verilen isim gusto. Yâni, bir anlamda belli bir kişinin, grubun veya sınıfın varoluşsal seçimleri, alışkanlıkları, lezzet anlayışları demek.

Bir milletin veya toplum kesitinin gelişmişlik, aşkınlık, ulusaldan evrensele ulaşan değerleri. İyi tahsil görmüş, okuyan, araştıran, san'atla iştigal eden, arayışları olan gusto sâhibi insanların giyim kuşam gibi konularda da rafine ve özel tercihleri olması kaçınılmazdır.

Kaçınılmazdır da, ya işi abartıp bir aynı tornadan çıkmalık, kişiliğini kaybetmişlik boyutuna vardırırsak, buna gusto denir mi?

Vallahi denmez!

Versace, Louis Vouitton, Puma, Guess, Tommy Hillfiger, Mango, Zara, Lacoste, Polo, Nine West vs. Bunlar dünyâ çapında kendilerini kabûl ettirmiş büyük markalar. Beymen, Vakko, Yıldırım Mayruk gibi yerli kurum ve kişiler de öyle.

Peki, herkes aynı markaların aynı tipteki mamûllerini takıp takıştırırsa, hep aynı tür şeylerle ortada dolaşırsa buna gusto veya moda mı denir yoksa mukallitlik (taklit edip durma) mi?

Gençlerimizde artan bir şekilde müşahede ettiğimiz böyle bir eğilim var son senelerde. Yırtık pırtık "jeanler" müthiş fiyatlarla alınıyor, bunları giyen gençlerimiz belden aşağıdaki dikimleriyle her oturuş veya eğilişte frikik veriyorlar, zevkliliğin yerini derbederlik almış ama marka olduğu için "in"!

Bir gariban aynı görünümdeki şeyleri Salı Pazarı''ndan alıp giyse derhâl aşağılanıyor ve "out" oluyor.

Eskilerin pek hoş bir meseli vardır: "Zarfa değil, mazrufa bak" derler. Yâni zarfa değil, içindekine (mektuba) bak. Bir insan kendisine yakışanı, kendisinden bir şey kattığını giyip kuşanırsa, işte o zaman gustosu var demektir.

Nişantaşı'ndaki "cafeler" neredeyse hep aynı kişilerin reprodüksiyonları veya klonlanmışları gibi gençlerle dolu. Lûtfen kişiliğinizi markaya kurban etmeyin genç dostlarımız.

Unutmamak lâzım, insanlar markalar için değil, markalar insanlar içindir. Sevgili arkadaşım ve şüphesiz Türkiye''nin en güzel ve zarifâne giyinen kadınlarından birisi olan Elif Germiyanlıgil'in çoğu kıyâfetini kendisinin hazırladığını bilir miydiniz? Tabii ki herkeste bu yetenek olmayabilir ama ortası da yok mu?

Bir eşarp, bir aksesuar, farklı bir saç stili. Bunlar markaları size yakıştıracak, sizi onlara değil.

Bütün mes'ele sürünün bir parçası olmak değil, benzerler arasında "kendi" kalabilmek, olabilmek.

Sevgiyle bütün genç dostlarımızı kucaklıyoruz.

Mehmet Kerem Doksat, Neslim Güvendeğer Doksat,

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©