M. Kerem Doksat | 9 Ekim 2012 Salı | 4894 |
ABD’de Canlı Hamam Böceği Yeme Yarışının Birincisi, Yarıştan Hemen Sonra Öldü!
Broward Şerifi’nin bürosu, Miami’nin 64 kilometre kuzeyindeki Deerfield Sâhili’nde Ben Siegel Sürüngen Dükkânı’nda Cuma günü düzenlenen yarışmada birinci olan 32 yaşındaki Edward Archbold’un, yarıştan hemen sonra fenalaşarak bayıldığını açıkladı.
Archbold’un, kaldırıldığı hastânede hayatını kaybettiği kaybettiği, ölüm sebebinin tesbiti için otopsi sonuçlarının beklendiği belirtildi.
Diğer yarışmacılardan rahatsızlanan olmazken, California Üniversitesi etimoloji profesörü Michael Adams, hamam böceklerinin, bazı bakteri veya patojenler taşımadıkları sürece yenmelerinin bir sakıncası olmadığını düşündüğünü söyledi.
Yaklaşık 30 kişinin katıldığı yarışın büyük ödülü bir pitondu.
Âlî ve büyük insan, tıka basa mama yemekten dolayı vefat etmiş olan Turgut Özal’ın cesedinin bir kısmının fazla bozulmamış olduğunu gören oğlu “babam farklı bir insandı” dedi, yanhıraş medyada bu konularda tartışmalar düzenlendi ve Safâ Üniversitesi Rektörü “şehitlerin cesetleri çürümez” şeklinde muhteşem bir ilmî ve içtimaî tefsir taptı!
*
Devletlû, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Türkiye ve dünyâya dar bir pencereden bakanların, gelişmeleri at gözlüğü ile takip edenlerin bizim dış politikamızı anlamasını, takdir etmesini elbette beklemiyoruz. Milletimiz bizi anlıyor, destekliyor, Türk dış politikasının belirlenmesinde mezhep konusu etkili olmamıştır. 'Arap Baharı' diye ifâde edilen süreçte yönetimden düşenlerin çoğu Sünnî” şeklinde konuştu ve TBMM’de kabûl edilen tezkere görüşmeleri sırasında tarihe not düşülmesi gereken ibretlik görüntülerin ortaya çıktığını belirterek, “görüşmeler sırasında yaşanan tartışmaların siyasetin kırılma noktalarından biri olarak yerini aldığına inanıyorum” ifâdelerini kullandı.
Aynı Devletlû (sıkı durun), CHP'nin tezkere konusundaki tutumunu da eleştirerek, “sokak ağzıyla konuşuyorlar. Siz ABD’nin karşısında el pençe divan duran adamlarsınız” dedi.
Şimdi iyice sıkı durun!
Devletlû, “biz, evlâtlarımızı katleden ve bu mücadele esnasında ölen terörist için ağlamadık, ağlamayız. Bunu da çok açık net söylüyoruz. Bu bizim hem insanî hem vicdanî görevimizdir. Bunu böyle bilmeye mecburuz. Analarımızın gözyaşına kimsenin gözyaşı eklemesini kabûl etmeyiz” dedi.
*
Milliyetçi Hareketsizlik Partisi’nin grup toplantısında konuşan diğer Devletlû ise gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 11 sene önce Akineton Suç Örgütü’nün şemasını hazırlayıp basamakları hızla tırmanan Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Recep Güven’in “akılları durduran ve vicdanları kanatan”, “dağda ölen teröristlere ağlamıyorsanız insan değilsiniz” sözlerini eleştirdi ve şöyle konuştu:
“Mâdemki teröristlere ağlamayan insan değildir, o hâlde bu salonda insan da bulunmamaktadır. Şehit anaları, şehit babaları ve Türk Milleti bu bakışa göre insan değildir. Böylesi bir insanlık bize uzak dursun, bu insanlık tanımı bize yabancı olsun. Sormak isterim ki, bu şuûrsuz polis müdürü kendisini ne zannetmektedir? Elinde PKK patentli insanlığı ölçüm cihazı mı vardır? Kimin insan olup olmadığını hangi vasıf ve yetkiyle dile getirmektedir? Emniyet mensuplarımızın kanına giren cânilere ağlamayanları insan olmamakla itham eden bir insanlık fukarası kime yaranmaya ve kimlere mesaj vermeye çalışmaktadır? Böylesi rezil düşüncelerle şeref ve şehit yuvası olan Türk Polis Teşkilâtı’nda, bundan böyle nasıl görev yapmayı düşünmektedir? Herhâlde Diyarbakır Polis Müdürü’nün kararnamesini Kandil ve İmralı müştereken imzalamış ve kahraman polislerimizin arasına sızdırmıştır. İnsanlığın bu kadar ucuzlatıldığı ve satılık bir met hâline getirildiği her halde rastlanır bir şey değildir”.
“Metâ” zâten satılacak mal demek olduğu için, bu Devletlû da, “bâb-ı âli yüksek kapısından yek bir atlı süvari tırıs geçti” yapmış oldu…
*
Bu arada, Kanalkürt diye bir televizyonda Abdullah Öcalan için “Kürt Halkı Önderi” altyazısı geçti!
Akabinde Kur’ân’a göre hangi isim konulmaz konusunda ulemâ harekete geçti.
Bir adet de Alex tüketildi…
*
Yâ Rabbim,
Bu memleketi bu hâle getirmeyi kim seçti!
Üzerimizden kim geçti?
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 09 Ekim 2012 Salı