HÜLYALI DEVLETLÛ yâhut DEVLETLÛLU HÜLYA

M. Kerem Doksat      11 Haziran 2008 Çarşamba      5626



Bu memlekette hakikaten çok takdir ettiğim isimlerden birisi Hülya Avşar, ötekisi de Seda Sayan'dır. Zâten, anketlere göre, halkın en güvendiği kişiler arasında geçiyor bu hanımefendiler.

Epey sene önce, henüz TGRT'deyken bir canlı yayınına iştirak etmiştim Seda Sayan'ın. Yetti zâten! Google'dan şöyle bir bakayım dedim ve bu iki muvaffak ötesi performanslı san'atçımızın seyyaliyetlerine. Yerli Sinema'nın tartışmasız en yakışıklı aktörü olan Kadir İnanır'la ve Hülya Avşar'la birlikte san'at uğruna ne fedakârlıklar sergilediklerini gördüm ve takdirim katlanarak büyüdü.

Hele Hülya Hanım'ın sinema için yaptığı olağanüstü fedakârlıklar herkesin malûmu; bunlardan epey var.

]

]

Seda Sayan'ın programı reyting rekorları kırıyor ve Verimli Bilim Adamlarının da katkılarıyla bütün ülkeye ahlâk, saygınlık ve sevgi hakkında dersler veriyor.

Aklıma Sevgili Esra Ceyhan geldi. Yüzlerce kere çıktık televizyonlara beraberce. Sâdece sunuculuk yaptı, A'dan Z'ye ile rekorlar kırdı. Hep mazbutça yaşadı ve bulabildiğim en açık seçik görüntüsü(!) de http://www.izlesene.com/video/unluler-esra-ceyhan/40062 adresinde. Saldırganca ve insanları kavga ettirten formata çevirdiğinden beri programlarına iştirak etmiyorum. Ama Esra asla bir Seda Sayan veya Hülya Avşar olamadı; arka plânı ve özgeçmişi çok farklı çünkü; C veya D kümelerinden gelmiyor, hayatta görmediği çok yol var. Bir ara şarkıcılığa soyunuyordu, Allahtan erkenden vazgeçti. Dilerim gene eski seviyeli programlarına başlar, gene sohbetine katılırım; Kebriye de üzülmez.

*

Hülya Avşar'ın yaşı kemâle erdikçe, şöhretini ve kazancını koruyabilmesi için yeni bir paradigma inşa etmesi gerekiyordu. Sınırlı musıkî bilgisi ve sesi sebebiyle, dişiliğini öne çıkararak yaptığı şarkıcılık artık kesmeyecekti. Helinciğin, annesinin ve âilesinin masârifi de cabası. Eski kocasının yeni sevgilisi ve ondan olma kendi çocuğuyla ve eski kocasının yeni sevgilisinden olma çocuğuyla kendisinin yeni sevgilisi ve kendisi hep beraber taatile çıkınca bir muhabirenin haklı olarak "grup olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz nev'înden suali üzerine kızı tartaklamaya kalkması zâten Show Bussiness'teki son perdesi oldu!

Nadasa çekti kendini ve sonunda birebir sohbet formatında bir programla TürkMax'ta kameraların önüne çıktı: Hülya Avşar Stüdyosu! Müjdesi zâten geçen sene Türkbükü'nde sellülitleri için peşinden koşan papparazilere kitap okurken yakalanması ile belli olmuştu. Hülya, kitap okuyordu! Milletçe başımız göğe erdi, karnaval yaşadık. İnanın şaka değil. Ben bu millete bin kere "okuyun" yâhu desem bir etkiler, Hülya okursa bin!

Hülya o zamandan beri bir okudu, pîr okudu ve bir sene zarfında sımsıkı bir entellektüel oldu. Şimdi önemli ve değerli adamları karşısına oturtup, engin hayat tecrübesinin ve olağanüstü oyunculuk yeteneğinin de sâyesinde terletiyor. Ekran başındakiler hop oturup hup kalkıyorlar!

Tam ona göre, reytingini uçuracak bir hedefe kilitlendi, o da reseptörüne "covalent bağla yapışan bir ligand" gibi dâveti kabûl etti: Devletlû! Bu iki engin kültürün ve birikimin meydan muhaveresini bütün memlekette helecanla bekledik. Üstelik ikisi de Türkiyeli'ydi ve Kürt mes'elesine bakışları aynıydı (nedense bu konudan hiç bahsetmediler, sukut-u hayâle uğradım).

Allah'ı var (bu lâf cuk oturdu vallahi), Devletlû hiç tuzağa düşmedi. Dikti gözlerini Hülya'nınkilerin içine ve bermutat delikanlı duygulanımıyla hep de dimdik, hâttâ dik dik baktı. Belli ki karısına sâdıktı; hele geçkin vamplara da, Vampirellalar'a da karnı fena hâlde toktu. Raconda nâmahreme kem gözle bakmak yoktu. Kıyafeti gene gettosundan çıkmaydı. Kravat yok, renkler imtizaçsız, oturuş âhenksiz. Ama Swarovski gözlük olsa olurdu hani; altı Kavak, üstü Şişhâne.

Hülya dağıldı. Gözlerini sağa, sola, aşağıya, yukarıya devirdi de devirdi ama muhatabının gözlerine bakamadı. Çapkınca numaraları hiç sökmedi (Devletlû, Kadir Ağabey'e hiçbir açıdan benzemez), sözüm ona "sıkıştırmalık sorular" kaynadı gitti.

Devletlû bol keseden attı tuttu ve popülizmin dik âlâsını sergilediler bu muhteşem ikili.

Sonuçta, ben ne bu Devletlû'lu Hülya'yı, ne de Hülyalı Devletlû'yu sevdim; hâttâ rahatsız oldum.

Haydi, sırada Kadırgalı'nınki var!

   Yakışır; mâdem buna çıktı, o daha da yakışır.

      Bu arada, geçen gün Sevgili Tuna Serim uğradı. Eski seviyeli yayın günlerini andık.

         Ah Türkiye'm, vah Türkiye'm.

Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 11 Haziran 2008 Çarşamba

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©