İKTİDAR NEREYE KOŞUYOR?

M. Kerem Doksat      1 Temmuz 2008 Salı      4088

Tarihte, devrimciler hâriç, darbeciler eninde sonunda kaçacak delik aramışlardır. Devrimci darbeye örnek Fransız İhtilâli (zâten onun için adı ihtilâldir); sıradan darbeye örnek Şili Cuntası, iktidar darbesine örnek Hitler'inki. Bu değerlendirme bir sevgili meslekdaşımdan geldi.

Sâlimleşmeye ve sâkinleştirmeye çalıştırdığım kafamı tekrar çalıştırmaya başladım.

Bu iktidar neden bunları yapıyor?

Türkiye'nin her bir yanından herkesi topluyorlar (gözaltına alıyorlar). Bunların ortak vasfı anti-emperyalist ve AKPmuhalifi olmaları; sağcı solcu fark etmiyor! Nazlı Ilıcak gibiler asla yok listede; hâttâ bu kadının değerli(!) anti-Ergenekoncu fikirleri alınıyor.

İnfiâl de, şaşkınlık da, korku da müthiş.

Milliyetçi Hareketsizlik Partisi ileri gelenlerinden biri dahi ürkmüş, alttan alıp "olmaması gerek" diyor.

Ama oluyor. Nereden buluyorlar bu cesareti? Sam Amca izin vermeden yapabilirler mi?

Mütevâzı web mekânımı takip edenler bilir, hâdiselere mikro değil de, makro bakmaya çalışırım hep.

*

Önce Türk Milleti'nin kuruluş destanının adı bir evde bulunan üç beş silâh ve bombadan hareketle geliştirilecek bir büyük harekâta verildi. Trafik Canavarı, Maganda gibi bir olmayan ama olduğuna inanılan varlık, yâni sözüm ona örgüt yaratıldı: ERGENEKON!

Sonra bütün Türkiye medyası iki koldan kuşatıldı: AKP ve Fethullahçılar.

Müthiş bir misenformasyon ve dezenformasyon dalgası başladı. Korsan gazetelerden bilhassa askere ve üst seviyeden bürokratlara alenen hakaret ve iftira edilmeye, hedef gösterilmeye başlandı. Bir Ergenekon paranoyası yaratıldı. O kadar hızlı gittiler ki, iddianâmesi geride kaldı; hani vapur gitti de, istim arkadan geliyor!

Bu arada memleketin her şeyi emperyalizme peşkeş çekildi. Plân çok önceden yapılmıştı. 1999'da Schröder devreye sokulup, memleket fiil-i livataya uğramaya başladı. 2001'de Kemal Derviş kurtarıcı gibi gösterilip aslında Türkiye'nin Batı'ya bağlılık ve devşirilme süreci tamamlandı.

Zâten çok daha önce Turgut Özal tek taraflı olarak bizi Batı'nın kucağına oturtmuştu.

Şimdi aynı Kemal Derviş gene kurtarıcı olarak lânse edilmeye başlandı. Aslında Ali Babacan, Mehmet Şimşek de aynı ekibin farklı oyuncuları: Kemal global, Ali lokal görevli. Ortak muhatapları ABG ve AB; yâni Londra, Tel Aviv ve Brüksel. Savundukları da Türkiye AB'nin hâricinde olsa bile, Avrupa Para Sistemi'ne dâhil olsun.

Yâni Türkiye Cumhuriyeti ortadan kalksın, başka anlamı yok bunun.

Atatürk'e alenen sataştı Avrupalı dostlarımız(!), "fotoğraflarını kaldırın" filân dediler; içeride de 2. Cumhuriyetçiler, enteller, danteller koro hâlinde öttüler. Zâten çoğunluğu câhil olan halkın kafası iyice karıştı.

*

Şimdi bakın neler oluyor: AKP alenen TSK'ya ve Yüksek Yargı'ya saldırıyor. Bütün muhalif sesler ve emekli paşalar, komutanlar gözaltına alınıyor. Ortam bam teli gibi geriliyor. Borsa tepetaklak gidip döviz patlıyor.

Tepkiler fevrice ve öfkeyle dolu.

Sokaklara taşılıyor.

İşte, kaçınılmaz tuzağa düşürülüyoruz: İki ucu pis değnek; tepki vermesen olmaz, versen de olmaz.

*

Tahminlerimce plânları şu:

TSKçok sıkışıyor ve biraz daha bir şeyler yapmazsa itibarı sıfır olacak, millet oğlunu askere yollamak istemeyecek, Bülent Ersoy haklı çıkacak.

Peki, ordu ne yapabilir? Darbe yapar. Çünkü yazının başında da anlattığım gibi, iktidar darbesi zâten yapılıyor. TSK'nınaslî görev tanımı ne, belli: Türkiye Cumhuriyeti'ni haricî ve dahilî bedhahlardan korumak ve kollamak. Bu sebepledir ki, senelerdir bir tarafımı parçalıyorum bir Millî Mutabakat Hükûmeti kurulsun diye.

Bu yapılırsa bütün memlekette sıkıyönetim veya olağanüstü hâl (ki, kurtarmaz) ilân edilir.

Bunlar yapılmaya başlandığı anda Güneydoğu'daki Kürtler isyan eder, memleketin diğer kısımlarındakiler de toplu eylemlere başlar. Sokaklarda kardeşkanı akmaya başlar. Sokağa çıkma yasağı konur ve ekonomi iyice batar.

TSK bunlarla uğraşırken Yunanistan bir bahaneyle saldırır (Yunanistan'ın silâhlanma çılgınlığını anlatmıştım).

Onlarla da uğraşırken, Irak'ta Türk(men) katliamı başlar ve bizden yardım isterler.

Ermenistan, Azerbaycan'a saldırır. Onlar da yardım ister.

Biz kendimizi toplamaya ve ordunun bünyesindeki Kürt menşeli askerlerin isyanlarını bastırmaya çalışırken, Kürtler soykırım yaptığımızı söyleyerek dünyadan yardım isterler. Provasını çoktan yaptılar zâten.

Aziz dostum Celâl Şengör'ün ve yetkin pek çok bilim adamının söyledikleri ve kimsenin tınmadığı gibi, Marmara depremi de olursa, zâten Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğü biter. İsteyen istediği yere istediği gibi girer.

Ha, depremdeki bu zamanlama nasıl mı olur?

İnternette HAARP yazıp girin bakın, epey ilginizi çekecek!

*

Çok mu uçtum?
Hiç sanmıyorum.
       Unutmayalım, biz büyük milletiz.
               Ve
                   Zor oyunu bozar!

Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 01 Temmuz 2008 Salı

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©