M. Kerem Doksat | 12 Eylül 2018 Çarşamba | 2164 |
Sevgili Mekâncılar,
Şimdi yazacaklarımı dikkatle okumanızı bütün kalbim ve varoluşsal yönümle okumanızı istirham ediyorum…
***
Bazı insanlar (yobazlık veya dinbazlık tuzağına düşmemek kaydıyla) hem bir Ulu Yaratıcı’ya, hem de Evrim’in inkâr edilemez bir süreç olduğuna, hem de Ulu Önder’in bize öğrettiği gibi, asla safsatalara ve bağnazlık tuzağına düşmeden, Allah’a (isteyen Tanrı, isteyen Tengri ve Evrenin Ulu Mimarı desin) inanabilirler…
***
Mesela bendeniz, hem evrimin inkâr edilemeyecek bir süreç olduğuna dair kanaatimi asla kaybetmedim. Vahdet-i Vücut penceresinden bakmaktayım Âlem’e ve herkese…
***
Gerek ben, gerekse bütün yakın çevrem bir Ulu Yaratıcı’ya inanıyoruz ve Türkiye’mizin de, kendisini oluşturan bütün etnik ve dinî gruplarına eşit mesafeden bakıyoruz.
***
Âşık Veysel Aleviydi, Atatürk de ama bu insanlar hep yaşadıkları topraklara sadık kaldılar.
***
Hacı Bektaş-ı Velî, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî ve nice gönül erenleri hep Aleviydi. Bu, onları dışlamak için bir sebep midir?
***
Bütün dinlerin yolu Hakk’a çıkar ve Protestanlığın kurucusu Martin Luther King sayesinde fikir dünyamıza giren hermeneütik) yorumsama açısından bu Dünya’ya ve Âlem’e baktığınızda, aslında Yaratılanın Yaradan’dan ayrı olmadığını rahatlıkla gözlemleyebiliriz.
***
Musa, İsa, Muhammed veya Buddha, hep barışı telkin etmişler. Özellikle vurgulamak isterim ki, bu memleket de, KKTC de aslında tek vatandır ve bize miras bırakılan rejimin adı da Demokrasi’dir. Monarşi veya oligarşi değil!
***
Hemen bütün dinlerin tasavvufu mevcuttur ve bilinen 5640 dinin hepsi de, eğer gönül gözü açık olan bir insansanız, mütevâzı ve ağzı sıkıysanız, dost canlısı ve ketumsanız, sizi aynı kapıya çıkarır: Bağnazlıktan uzak bir imana, Vahdet-i Vücut anlayışına ve sevgiye, toleransa, dayanışmaya…
***
Gelin dostlar bir ve pîr olalım. Aramıza nifak sokmayalım ve sokturmayalım!
***
Bazen insanlar, sırf karı kocanın arasının bozulmaması, savaş çıkmaması ve ortalığın karışmaması için pembe yalanlar söylerler. Senelerce önce, İzmir’den Prof. Dr. Ahmet Çelikkol bana “senin facebook’una bakarak, hayat hikâyen yazılabilir’ demişti.
***
Kendisi de yazar ve mizahî yönü çok gelişmiş bir büyüğümdür. Çok severim.
***
Yaş 61’e dayandı ama ne bu ülkeden gidiciyiz, ne de andımızı ve Atatürk’ümüzü inkâr ediciyiz.
***
Bütün haberleri internetten ve gazetelerden takip ediyor ve adeta bir vazifeymiş gibi, memlekette nöbet tutuyoruz Neslim’le beraber.
***
Ben Pananteistim, yani hem bir Ulu Yaratıcı’ya, hem de Vahdet-i Vücut öğretisine bağlıyım. Üzerinde çalıştığım eserler arasında yeni ve özgün bir Atatürk kitabı, hemen aynı minvalde de Evrimsel Psikiyatri kitabı yazmak. Birisi bitmek üzere, diğeri de müsvedde hâlinde.
***
Bu aralar, epey önceleri Büyük Kulüp’te tanıştığım Sayın Canan Uysal’ın tavsiye ettiği diyeti uygulamaktayım ve bol bol su içiyorum. Karbonhidrat (şeker) kullanımımı hemen tamamen sıfırladım ve alkollü her türlü içkiye de, tamamen hür irademle, yani beynimin alın (frontal) lobunu kullanarak karar verdim.
***
Gerek Sevgili Karım Neslim Güvendeğer Doksat, gerekse bendeniz daha çok uzun seneler yaşamak için her şeyi yapıyoruz. Hayatımdaki en büyük hata, bir dönem içtiğim sigaraydı. Hollanda’da bile kannaboid (esrar) kullanmadım.
***
Kızım Ayşe Cânan Doksat’ın mürüvvetini görmek ve karıma önce Doçentlik, sonra da Profesörlük cüppesini ellerimle giydirmek en büyük emelim.
***
Dilerim bu güzel vatan ebediyen yaşasın, bizler de kimselere muhtaç olmadan yaşayalım.
***
Namusuyla yaşayıp para kanmak kadar keyifli hiçbir şey yok.
Kimselere muhtaç olmadan ve bi’ât etmeden…
***
Ne mutlu Türk’üm diyene ve demeye devam edenlere.
Sizi, uzun seneler önce, merhume annem Fatma Neclâ Doksat, Cânan’ın bebekliği ile baş başa bırakıyorum.
***
Mehmet Kerem Doksat - Nişantaşı - 12 Eylül 2018 Çarşamba