KENDİNİ SEVEMEYEN İNSANLAR

M. Kerem Doksat      11 Kasım 2015 Çarşamba      3241

Hiç böyle şey olur mu diyenler çıkabilir ama aramızda böyle pek çok kişi mevcuttur.

Mesela Majör Depresyon hastalarının çoğu, epizotları düzelinceye veya uygun bir şekilde tedavi edilince kadar kendilerin sevemezler.

Şiddetli Panik Bozukluğu, bilhassa Agorafobili (dışarı çıkma korkusu) olanlar da, o dönemlerde kendilerinden memnun olamazlar.

Uyuşturucu ve Uyarıcı maddeleri (özellikle ekstazi, morfin veya kokain, amfetaminler hâlen Türkiye’de resmen yok ama kaçak olarak çok geliyor; eskiden Sarı Bomba argo ismiyle eczanelerde serbestçe satılırdı), o dönemlerde kendilerinden hiç hoşlanmayabilirler.

Hele bu tabloya refakat eden Sınırda Kişilik Bozukluğu olan vakalarda kendine zarar vermeyle beraber (boyun ve kollarına faça atma, intihar girişimleri) şiddetli “kendinden iğrenme” duygusu yaşayabilirler. Bu tür davranış bozukluklarına, Türkiye’de Antisosyal Kişilik Bozukluğu olanlarda da rastlarız.

Alkol Kullanım Bozukluğu boyunca, özellikle aşırı içtikten sonra görülen keyifsizlikle karışık bedbinlik (alkol sonrası mahmurluğu) ve nemrutça bir şekilde kendinden hazzetmemek tipiktir ve alınan etil alkol dozuyla paralel gelişir.

Alkol vücutta çifte etki yaratabilir. Çünkü ilk tüketildiğinde büyük bir memnuniyet ve mutluluk hissi vermesine rağmen, zamanla görüş bulanıklaşır ve ciddi koordinasyon problemleri ortaya çıkar. Hücre zarları alkolün geçişini engelleyemezler. Alkol kana karıştığı zaman, vücudu oluşturan dokuların büyük bir kısmına yayılır.

Aşırı tüketim hâlinde, şuur kolayca yitirilir. Ama aşırı alkol tüketimi, alkol zehirlenmesine ve hattâ ölüme bile yol açabilir. Kanın yüksek oranda alkollü olması ani kalp durmasına, ya da insanın kendi kusmuğunda boğulmasına neden olabilir. Bir insan, alkol yüzünden ”sızdığında” tepki veremeyeceği için kustuğunda kendi kendini boğabilir.

İçildikten sonra, alkolün kana karışması 30 ilâ 90 dakika arasında gerçekleşir. Bu noktada, kan şekeri düşer ve büyük bir zayıflık, yorgunluk hissi ortaya çıkar. Bu, alkolün glikojenleri, vücutta hemen parçalanan glükoza (şekere) çevirmesini hızlandırdığı için olur.

Alkol Zehirlenmesinin Evreleri

Alkol alındıktan sonra ortaya çıkan etkiler, alınan alkol miktarına bağlıdır.İlk etkiler mutluluk, heyecan ve çekingenliğin gitmesidir. İçici, fevrice hareketlerde bulunur (“öpiiim abi”).

İkinci evre sarhoşluktur. Vücut alkole alışık değilse, sinir sistemi etkilendiğinde içici hareketlerini kontrol altında tutma kabiliyetini kaybeder. Denge bozulur, bu da düşmelere neden olur. Alkol vücutta depresyon ve ısı kaybına neden olur.

Üçüncü evre trans evresidir, kişinin kafası karışır, asabiyet, kışkırtma, kavgacılık, uyku, bulantı, kusma ve baş ağrısı görülür.

Dördüncü evre baygınlık ve uyuşukluktur. Kişi anlaşılmaz sözler sarf eder. Şuur fark edilir düzeyde bozulmuşyut. Kas gücü tamamen kaybolur ve kişi artık idrara çıkma isteğini kontrol edemez. Nefes almak zorlaşır. Black out denen hafıza kaybı dönemleri ortaya çıkabilir. Bu esnada kişi araba sürebilir, kavga edebilir ama ertesi gün hiçbir şey hatırlamaz.

Beşinci evre, bulber (beyinsapı) felç veya ölümdür. Kişi kardiyovasküler şoka girer ve bu da solunum durmasına bağlı ölüme neden olur.

Alkol Tüketiminin Vücuda Etkileri

Alkol, uzun ve kısa vadede, birçok organı etkiler.

Beyin ve Sinir Sistemine Etkileri

Sık alkol tüketimi beyin işlevlerini ciddi anlamda etkiler. Öncelikle, sürekli değişen duygular ve ruh hâli ile hareket kontrolünde azalma görülür. Kişi isimleri telaffuz etmekte zorlanır, dış uyarılara geç tepki verir, denge kaybı yaşar.

Sinir iletim sistemi, yapısını ve işlevini değiştirebilir. Bu durum, geç tepki verme, reflekslerde yavaşlama, hareketleri kontrol etmekte zorlanma, titreme ve hallüsinasyon gibi bir dizi etkiler meydana getirir. İrade, hafıza ile birlikte zayıflar. Konsantre olma yeteneği ve kas işlevleri büyük ölçüde etkilenir.

Bütün bu saydığım etkiler yüzünden meydana gelen trafik ve iş kazaları, dünya üzerinde çok sayıda insanın hayatına mâl olmuştur.

Alkol, beyin hücrelerini ve periferik sinirleri öldürür. Bu hasar kalıcıdır (nöropati).

Alkolün sebep olduğu B1 vitamini eksikliği, duygu ve düşüncelerde sürekli değişime neden olup hafızayı etkileyen Wernicke-Korsakoff Sendromuna sebep olur.

Açlık Grevlerinde de aynı tablo görülür. Önce B1 vitamini vermeden Serum Glükoze veya Serum Fizyolojik bağlanırsa, yaygın sinir sistemi kılıfı kaybı (miyelinozis) görülür.

Çok sık alkol alan insanların büyük bir kesiminde uyku bozuklukları görülür.

Bu insanlar kendilerini sosyal yaşamdan, iş ve aile yaşantısından uzaklaştırır. Evi terk etmelere, boşanmalara, iş kayıplarına sebep olur. Bu durum ağır depresyonlara yol açar ve bu vakaların büyük çoğunluğu intihar ile sonuçlanır.

Bu etkilerin büyük bir kısmı tüketilen alkolün miktarına ve sıklığına bağlıdır.

Çok yüksek dozlar, komaya neden olur. Çok ilerlemiş vakalarda bu durum ciddi aklî değişikliklere neden olur. Kalıcı beyin hasarı oluşabilir.

Zaman zaman kansızlığa yol açarak, dakikalar, saatler, hattâ günler sürebilen hafıza kayıpları yaşatır.

Kalb ve Solunum Sistemine Etkileri

Kalbin çalışmasını hızlandırır.

Çok yüksek dozlarda alkol alımı yüksek tansiyona ve alkolün zehirli etkisine bağlı kalb kaslarında hasara neden olur.

Kalb kaslarını zayıflatarak atma gücünü azaltır.

Damarları genişletir, bu cilt renginin kızarmasına ve cilt ısısının bir hayli artmasına neden olur.

Sindirim Sistemine Etkileri: Mide, Pankreas, Karaciğer ve Boğaz

Bütün o mide rahatsızlıkları, etil alkolün mide zarını aşındırıp rahatsız etmesinden kaynaklanır. Mide yanması bu yüzden olur. Bu durum farklı içkiler karıştırılarak içildiğinde daha kötüye gidebilir.

Alkol, mide asidi üretimini arttırır. Bu, mide duvarlarında rahatsızlık ve iltihaplanmaya neden olur. Bu durum ülsere, hattâ ölümcül iç kanamalara yol açabilir.

Yüksek alkol tüketimi mide, gırtlak, yutak ve pankreas kanserine neden olabilir.

Boğazın tahriş olmasına, daha da kötüsü iltihaplanmasına, damarlardaki çatlaklara bağlı kanamalara yol açabilir.

Akut pankreatite yol açabilir. Bu, pankreasın büyük ölçüde iltihaplanmasıdır ve ölümcüldür.

Kronik hale gelirse, pankreatit kişiye yoğun ve dinmeyen acılar verir.

Alkol tüketimi kişide 2. Tip Şeker Hastalığına ve bu hastalığın getirdiği bütün ciddi sonuçlara yol açabilir.

Karaciğer, alkolü metabolize eden organdır. Karaciğer enzimleri alkolü önce asetaldehide, sonra asetata ve sonra diğer bileşiklere çevirir. Bu işlem çok yavaş gerçekleştiğinden, karaciğer dokusunu yorar ve zarar verir.

Karaciğerin rahatsız olması ve hücrelerde iltihaba bağlı, kişilerde alkolik hepatite yatkınlık görülebilir. Bu süreçte, karaciğer önce yağlanır, sonra hepatit olur ve bu daha sonra siroza dönüşebilir. En sonunda karaciğer kanserine kadar ilerleyip, kişinin ölümüne yol açabilir.

Karaciğer organındaki diğer değişiklikler sarılık, deride sararma, gözakı ve ellerle ayaklarda su birikmesine neden olabilir.

Antidiüretik hormon seviyesi azaldıkça böbrek işlevleri bozularak su kaybına sebep olabilir.

Alkol, çok az besin değeriyle çok fazla kalori barındırır. Bazı vitaminlerin ve minerallerin emilimini engeller. İştahsızlık yaparak sağlıksız beslenmeye yol açar.

Kandaki Etkileri

Kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin üretimini engeller.

Oksijen taşımak için yeterli kırmızı kan hücresi olmadığında, megaloblastik anemi görülür.

Bağışıklık ve üreme sistemine etkileri:

Beyaz kan hücrelerinin eksikliği bağışıklık sistemini zayıflatır.

Kişiyi bakteriyel ve viral enfeksiyonlara karşı savunmasız kılar.

Cinsel isteği azaltır.

Kısırlık veya ereksiyon (sertleşme) problemlerine sebep olabilir.

Hamileliğe ve Bebeğe Etkileri

Hamilelik döneminde alkol kullanmak, bebekte fötal alkol sendromuna yol açabilir. Bu durumun semptomları, büyüme geriliği, kafa ve yüz yapısında değişiklikler, kalb bozuklukları, karaciğer, böbrek ve göz bozuklukları şeklindedir.

Alkolün verebileceği en büyük hasar ise bebeğin Merkezî Sinir Sistemini tahrip etmesidir. Bu da bariz zekâ geriliği demektir.

Bu hastalıkların ve semptomların büyük bir kesiminin asıl sebebi alkolizm olduğundan, sınırsız ve kontrolsüz içmekten doğan sorunların en kötülerinden biri de budur.

Birçok insanın tanımladığı gibi, sadece bir ”kötü alışkanlık” olmaktan ziyade, alkolizm, sık sık içki içme isteği duyuyorsanız, acil müdahale gerektiren çok ciddi bir sağlık problemidir.

İspirto veya kaçak rakı gibi içkilerde bulunan metil alkol çok zehirli, dozla ilişkili olarak da öldürücü olabilir. 100 cc. körlük, 150 cc. ölüme yol açabilir.

Metil alkol (metanol) odun talaşının distile edilmesi ile elde edilir. Endüstride boya inceltici, teksir makine sıvısı, antifriz, cam temizleyici gibi maddelerin yapımında kullanılır. Akut zehirlenmeler daha çok yanlışlıkla içki olarak kullanılması sonucu oluşurken, kronik zehirlenmeler, işyerlerinde buharının solunması edilmesi sonucu oluşur.

Elbiselerde bol miktarda bulaşmış olan metil alkolün deri yolu ile alınması da mümkündür. Kan yoluyla karaciğere gelen metil alkol önce, alkol dehidrojenaz enzimi aracılığı ile yavaş olarak formaldehite ve takiben aldehit dehidrojenaz enzimi ile formik aside dönüştürülür. Bu dönüşüm etil alkole oranla 5-10 kere daha yavaş oluşur. Yavaş yıkılım, metil alkolün organizmada birikmesine sebep olur. İdrarla formik asid şeklinde atılır. Atılım, emilimi takiben 3-4 gün devam eder. Ayrıca akciğerlerde de elimine olur. Metil alkolün, değişikliğe uğramadan zararsız ve sadece sarhoş edici bir etkisi var iken, in vivo dönüştüğü formik asid (format) yüksek zehirli etkiye sahiptir. 20 mg/dl’nin üstündeki dozlar toksik kabul edilir, 40 mg/dl. üstü çok ciddi bozukluklara yol açarken, 80-100 mg/dl.’lik düzey genellikle sınır öldürücü düzeyi olarak kabul edilir.

Metil Alkol içilmesinden 12-36 saat sonra zehirlenme belirtileri başlar: İlk 5 saatte sarhoşluk ve gastrit (mide yangısı) ön plandadır. 30 saatten sonra ciddi metabolik asidoz gelişir ve plazmanın bikarbonat miktarı düşerken, ozmomalitesi yükselir.

Metil alkol zehirlenmesinde rastlanan başlıca belirtiler:

-Baş ağrısı,

-Hipotansiyon

-Letarji (şiddetli hâlsizlik)

-Vertigo (baş dönmesi)

-Kusma,

-Bulanık görme veya ileri aşamada görmede tam kaybı.

Göz muayenesinde midriyazis (gözbebeklerinde büyüme), ışık refleksinde azalma, retinal ödem, optik disk kanlanması tespit edilir. Optik sinirde, fronto-serebral bölge ve putamen bölgelerinde demiyelinizasyona bağlı sinir harabiyetleri oluşur. Hiperpne, Delirium, Konvülsiyon gelişebilir ve tedavi edilmeyen vakalarda konvülsif felç, koma ve ölüm görülür.

Ölümün ilk 24 saat içinde görülmesi seyrek değildir. Fakat zehirlenme semptomları birkaç gün gecikmiş de olabilir, bu durumda daha sonraki seyir çok hızlı olur. Tedavide aktif kömür yutturulması, mide yıkanması… kullanılır. Bütün bu evrelerde öfkeliliğe rastlanabilir.

Dissosiyatif Bozuklukların şiddetlendiği ve Yabancılaşma (depersonalizasyon ve derealizasyon) yaşantılarının şiddetlendiği dönemlerde de kişiler kendilerinden hoşlanmazlar.

Bipolar Bozukluğu (Manik Depresif Hastalığı) olanlarda Karma Epizotlarda şiddetli disfori (keyifsizlik ve nemrutça iç içe geçmiş) kedinden hoşnutsuzluk tipiktir.

Gebelik Sonrası Depresyonlarında, özellikle intihar ve/veya kendini öldürme arzusunun galebe çaldığı dönemlerde, hem hayattan, hem kişinin kendisinden, hem de bebeğinden rahatsız olması tipiktir. Nefret boyutunda bir öfke olabilir ve genellikle de ileride Bipolar olurlar.

Böyle bir durum mevcutsa, derhal anneyle çocuğun ayrılması ve anneye Duygudurum Dengeleyicisi ve / veya EKT başlanmalıdır.

Epilepsi sonrası Deliryumlarda da, Alkol Kesilmesi konfüzyonlarında (Deliryum Tremens), o döneme münhasır öfke sık görülür.

Kronik alkoliklerin de çoğu kendilerini sevmez.

Sağlık ve esenlik dileklerimle…

Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 11 Kasım 2015 Çarşamba

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©