M. Kerem Doksat | 2 Nisan 2013 Salı | 6193 |
Yâhu,
Bir zamanlar balıketi kıvamında bir kız vardı: Monica Samille Lewinsky…
Ne güzel bir ağzı olduğuna dikkat edin.
Şimdi 50 yaşına gelmiş, inanamadım!
23 Temmuz 1973’te, San Francisco, Kaliforniya’da, Rus göçmeni Yahudi asıllı bir ABG’li olarak dünyâmızı teşrif etmişti. Babası Rus göçmeni Musevî'lerden Doktor Bernard Lewinsky tanınmış bir onkolog (kanser uzmanı), annesi Marcia Lewis ise, Bewerly Hills’te yaşayan zengin bir âilenin kızıydı (zâten orada fakir veya orta hâlli bulamazsınız).
1995 Temmuz ayından itibaren, 1996 Nisan’ına kadar Beyaz Saray’da önce stajyer, sonra memur olarak çalışmıştı. 15 Kasım 1995 günü de Clinton ile ilk Oral Ofis’te kez birlikte oldular da, duhûl per os (ânında sözlük: ağız yoluyla) zuhûr etmişti!
Saf ve temiz bir genç kız olan Monikacık, üzerine fışkıran meniyi mönü zannettiği için silmeden evine öyle götürmüştü.
Ah o ve kalleş âilesi nasıl da bir hıyânet içerisinde bu mönüyü kullanıp, DNA analiziyle, aslında onun meni olduğunu ispatlatıp, Başkan Clinton’u fena hâlde köşeye sıkıştırdılar.
1999’dan sonra kendi adıyla ürettiği el çantası işine girmiş, ancak 2004 yılında bunu bırakmıştı. 2006 yılında London School of Economics’te mastırını tamamlamıştı. Hâlen Pearl District Portland, Oregon’da yaşamakta.
Skandalın patlamasından sonra, ağır depresyondan dolayı hüngür hüngür ağlayan Cici Monicacığın ve Lewinsky Âilesi’nin katkılarıyla Andrew Morton’un yazdığı MONİKA’NIN HİKÂYESİ isimli kitap neşredilmişti. Türkçe’ye de tercüme edildi Doğan Yayınları tarafından.
İyi de, bu ülkede yalan söylemek ve vergi kaçırmak en büyük suçtu ve Zavallı Clintoncuk ne diyeceğini şaşırmıştı!
Neyse, sonunda onu Kilise kurtardı, bir erkeğin pipisi, kızcağızın kutsal kâsesine girmedikçe buna seks demiyorlardı.
Yırttı, yırttı ama depresyonlar geçirdi Zavallı Clintoncuk!
*
Ne alâka demeyin bizde de Devletlû Karate’de karakuşak aldı.
Yâhu, Taekwon do’dan bilirim, bu işler zor ve sakat şeylerdir.
Cihan isminde yiğit bir at vardı ya, 2003’te ne halt (pardon kaka yâhut bok) ettiğini bilmeden koskoca Devletlû’yu üzerinden atmıştı ve 26 Aralık 2007’de Ergenekoncu olduğu için gizlice zehirlenerek infazı gerçekleştirilmişti!
Merhumun ifâdesine bakın!
Sevgili Başbakanım,
Allah (cc) aşkına her şeyde en tepeden şeyleri öyle kabûl etmeyin ne olur.
Bu memleketin sizin yapacaklarınıza çok ihtiyacı var.
Meselâ Gökçeada’da Patrik Bartolomeos’un doğduğu yer olan Zeytinli köyündeki Rum İlkokulu’nun 49 yıl sonra tekrar açılmasına izin verdiniz, Yunanistan’da yaşayan 10 bin Gökçeadalı Rum’u da mutluluktan uçtu. Atina’daki Gökçeadalı Rumlar, önümüzdeki ders yılı adada eğitim görecek talebe arayışına girdi. Rusya'dan da umutluyuz.
Daha açacak ne okullar var…
Daha mutlu edeceğiniz nice Türkiyeliler varken…
Sakın Putin’le veya Yaşar Nuri’yle kapışmayın.
Hiç acıması yoktur vallahi!
Lûtfen,
Yalvarıyorum.
Size çok muhtacız!
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 02 Nisan 2013 Salı
Not: Bu absürt bir yazıdır, hâdiseler ve tarihler arasında rasyonel bir illiyet râbıtası yoktur.