M. Kerem Doksat | 7 Kasım 2012 Çarşamba | 5000 |
Star yazarı, biz zamanların sıkı Atatürkçü ve milliyetçi fikir önderi Yiğit Bulut, polis saldırısına rağmen Anıtkabir’e ulaşmayı başaran 29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü’nü “Tapınakçıların Tahrir denemesi” olarak niteledi ve “Türk halkını ümmetin geleceği için savaşanlara” destek olmaya çağırdı.
Star Gazetesi’nin acar yazarı Yiğit Bulut, günlerdir ülke gündemine damgasını vuran 29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü’nün “şifresini” çözdü!
Köşe yazısına “Ertuğrul’un ‘Tahrir meydanı’ deneniyor” başlığını atarak, olayların “Erdoğan’dan ne olursa olsun kurtulmalıyız” diyen “Tapınakçılar” tarafından tahrik edildiğini iddia etti. Bulut, Tapınakçılar'dan ne kastettiğini ise açıklamadı.
“Tapınakçılar”ın şefi: Ertuğrul Özkök!
Bulut, bir süre önce bir köşe yazısında “Türkiye’nin Tahrir’i neresi olacak” diye soran Ertuğrul Özkök’ü de “tahriklerin odağı” olarak gösterdi. Bulut, Özkök’ün bu yazısıyla açık bir biçimde “Arap Baharı” türü bir isyan çağrısı yaptığını savunarak, kendisinin daha önce bu yazının da “şifrelerini çözdüğünü” ilân etti.
Bugün yaşananları önceden gördüğünü savunan Yiğit Bulut, “Sevgili dostlar, bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı arkasına saklanan güçler, yandaşları ve tahrik ettikleri temiz insanlarımız, ‘Tahrir denemesi’ için sokaktalar…” diye yazdı.
Bulut’tan bayram mesajı: “Ümmetin geleceği için savaşanlara destek olun”!
Yiğit Bulut, Tapınakçıların “isyan provası” başlatmak için yaptığı tahriklere kandığını savunduğu halka yönelik bir de “bayram mesajı” vererek, “Türk-İslâm Devleti’nin” temellerinin atıldığı “önemli tarihlerden biri olan” 29 Ekim’in, Tapınakçıların “Tahrir denemesine” dönüştüğünü savundu; yazısının sonunda ise halkı “bu milletin, bu ümmetin geleceği için savaşanlara destek olmaya” çağırdı.
Tarihin en esrarengiz topluluklarından biri de hiç kuşkusuz Tapınakçılar’dır. Fransızca’da “Templiers” , İngilizce’de “Templars” olarak adlandırılan bu şövalyelerin gizemi günümüzde de varlığını korumaktadır. Özellikle de Mason Cemiyetlerinin bu şövalyelere sâhip çıkmaları günümüzde de süregelen bir ilgiye kaynaklık etmektedir.
*
Devletlû, kalkıp CHP’nin Başkanı’na “bahtsız bedevî” dedi ya…
Bekledim ki bu kişi bir kere olsun “ben bu seviyesizliğe cevap vermeyi dahi zûl addederim, bir başbakanın ağzına yakışacak şey değildir bunlar” diye vakar ile ayıplayıp konuşmasına öyle devam etsin diye. Hâttâ böyle yapsa muhatabının önünde ciddi puan toplayacaktı.
Hâlbuki o ne yaptı?
“Falanca filânca çöllerde gezen sensin… Aman dikkat et karşına kutup ayısı çıkmasın” diye cevap verdi.
Partililer de çılgın gibi alkışladı.
Halka yaranmak için ucuz ve basit, bayağı şeylere tenezzül etmeye popülizm denir.
Seviye gittikçe düşerken, kaybeden sâdece halk oluyor.
*
Söz konusu olan şaka şöyledir: “Bahtsız bedevîyi çölde kutup ayısı …ermiş”(bedevî, çölde gezgin, göçebe yaşayan demektir; Araplar kastedilir genelde.).
Ben de başka bir bedevî fıkrası anlatayım, belki kullanırlar…
Bedevî, devesinin üzerinde seyahat ederken nefsi kabarmış, devesi gözüne müthiş câzip gelmiş.
Dayanamayıp hayvanın arkasında tam vaziyet almışken, devesi boynunu çevirip o güzel gözleriyle bir bakmış ki, bedevînin içinin yağı erimiş ve niyetinden vaz geçmiş.
Eh, çöl bu, git git bitmiyor…
Bir süre sonra gene aynı şey olmuş, bedevî gene vaziyet almış. Tam duhul vâki olacakken devesi boynunu çevirip o güzel gözleriyle bir bakmış ki, bedevînin içinin yağı erimiş ve niyetinden gene vaz geçmiş!
Yola devam etmiş. Birkaç saat sonra bir bakmış ileride küçük bir uçağın enkazı, hâlâ dumanlar tütüyor. Pilot ve yanındaki üç kişi daha çoktan ölmüş. Sâdece 90-60-90, güzel mi güzel, muhteşem bir sarışın hâtun kişi kurtulmuş mûcize eseri olarak. Üstü başı da paramparça. Dayanılır gibi değil manzara yâni!
Kadın o muhteşem dudakları kurumuş hâlde “su, azıcık su; karşılığında ne istersen” diye yalvarmış.
Bedevî “ne istersem mi” diye sorunca da “evet” cevabını almış.
“Peki” demiş bedevî, “bak, şimdi ben sana suyu vereceğim, sonra devenin arkasında vaziyet alacağım. Eğer boynunu arkaya çevirmeye kalkarsa engel olup sımsıkı tutacaksın”!
Muhabbetle…
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 07 Kasım 2012 Çarşamba