M. Kerem Doksat | 28 Ocak 2018 Pazar | 2515 |
MÜNİR NURETTİN SELÇUK
Sevgili mekâncılar
1900 senesinde Osmanlı İmparatorluğu döneminde doğup, 1981’de vefat eden bir büyük üstadı, büyük bir musikişinası paylaşmak istedim sizinle.
Hepimizin gönül bahçesinde yer tutan tam bir Türk Milliyetçisi ve yorumcusunu sizlerle paylaşmak isterim. Aslında aynı eseri eski asistanlarımızdan Psikiyatr Dr. Doğan Çoban da çok güzel icra eder.
Psikiyatr Dr. Adnan Çoban
Merhumdan
Hayatı
İstanbul’un Sarıyer semtinde1900’de İstanbul’un Sarıyer semtinde doğar. Doğum yılı farklı kaynaklarda 1899, 1901 veya 1902 olarak da gösterilmiştir.
Mülgâ Dâire-î Sâadet Âmiri, Dîvan-ı Hümayun muavini ve Darülfünun ilâhiyat şubesi muallimlerinden Mehmed Nuri Bey ile Fatma Hanife Hanım’ın oğludur.
Anne tarafından Germiyanlıoğlu Beyliğini kuran aileye mensuptur. Münir Nurettin Selçuk, 1928 senesinde Enise Selçuk ile evlenmiş ve eşinin vefatına kadar (1966) evli kalmıştır.
Bu evliliğinden kızı Meral Selçuk, Şehime Erton’la olan izdivacından Timur Selçuk ve Timur Selçuk ve Selim Selçuk dünyaya gelmiştir.
Roksan Selçuk, Mercan Selçuk ve Hazal Selçuk’un dedesidir.
Sanat eğitimi
Aşiyan Mezarlığındaki mezarı
On beş yaşında Dâr-ül Feyz-î Musikî Cemiyeti’ne öğrenci olarak girdi. 1907'de Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi’ni bitirip Kadıköy Sultanîsine yazıldı.
Aynı sene Darülhedan’a da girdi da girdi, Zekaizade Ahmed Efendi’den dört sene ders aldı.
Ailesinin ısrarı ile ziraat öğrenimi için gittiği Macaristan’dan 1917 senesinde yılında geri döndü.
Dâr-ül Feyz-î Mûsikî Cemiyeti’ne devam etti. Ahmet Irsoy ve Bestenigâr Ziya Bey’den müzik dersleri aldı.
Üstat Münir Nurettin, bestekârlığa 1920 yılında Tevfik Fikret’in “Bu bir terânedir” şiirine yaptığı bir besteyle başladı.
İkinci olarak “Sensiz ey şûh gözlerim avâre kalbim ağlıyor” güfteli şarkısını besteledi ve bu iki eserden sonra yirmi yıl süreyle beste yapmadı.
1923 yılında askerliği sırasında Mızıkâ-i Hümayun’da, sonradan da Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti’nde çalışan Münir Nurettin Bey, eski okuyuşla yeni üslûbu birleştirerek alışılagelenden çok farklı bir tarzla, 1928’de Sahibinin Sesi firmasında ilk plaklarını yaparak dikkatleri üzerine çekti.
Aynı yıl Paris’e giderek ses tekniği konusunda öğrenim gördü.
Aynı zamanda özgün bir ses tekniği eğitimi görmüş ilk Türk müziği ses sanatçısı olan Münir Nurettin, 19’uncu Yüzyıl İtalyan opera şarkıcılığının izlerini taşıyan icra üslûbunu Bel Canto’dan feyiz aldı.
Klasik Türk Musikisi tarihinde ilk kez solist olarak konser veren Münir Nurettin Bey, ilk solo konserini 1930 senesinde yılında, şimdiki Haldun Dormen’in tiyatrosunda vererek büyük ilgi topladı ve hayranlık uyandırdı.
Konserlerde frak giyen ve ayakta şarkı söyleyen, aynı zamanda koro eşliğinde solo okuma geleneğini de ilk kez uygulayan sanatçı oldu. Batıdan gelen opera, tango gibi etkileri, kendi Türk müziği okuyuş üslûbuna dâhil etti.
Beste çalışmalarına asıl 1940-1941 yıllarından sonra başlayan Münir Nurettin, İstanbul’a döndükten sonra otuz yılı aşkın bir süreyle İstanbul Belediye Konservatuarı icra heyetinde görev yaptı.
Birçok genç nesil sanatçısının yetişmesine katkıda bulunan Minür Nurettin Selçuk’un özel olarak ders verdiği kişiler arasında Türk müziği ses sanatçısı olan Dr. Alâeddin Yavaşça da vardır. Yeşilçam’a da giren Selçuk, Muhsin Ertuğrul’un ilk müzikal film denemesi olan “Allah'ın Cenneti” filminde rol aldı.
Vefatı
Münir Nurettin Selçuk, 27 Nisan 1981'de evinde vefat etti. İstanbul Âşiyan Mezarlığı’na defnedildi.
Bazı Eserleri arasında şunlar sayılabilir
Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın
Kalamış
Aziz İstanbul (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı)
Söyle Sevgili
Gül Yüzünde Göreli Zülf-i Semen-say Gönül
Safa-yı Metle Parıldasın Camımız
Hülyama Doğan Son Güneşim
Son Hevesimde
Varalım Kuy-ı Dilaraya Gönül Hu Diyerek
Bir Söz Dedi Canan ki Keramet Var İçinde
Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) (Güfte:Yahya Kemal Beyatlı)
Ne Doğan Güne Hükmüm Geçer Ne Halden Anlayan Bulunur
Endülüs’te Raks
Sessiz Gemi
Rindlerin Ölümü
Şarkı Söylediğin Zaman
Dumanlı Başları Göklere Ermiş
Yedi Renk Üstüne Hareli Dağlar
Kendisine Ulu Yaradan’dan rahmet diliyor, oğlu Timur Selçuk’u da tanımak için ilk fırsatta Beykent Üniversitesindeki dersimden çıkınca oturup biraz sohbet etmek, çay kahve içmek istiyorum.
Sevgiyle, bilimle, dayanışma ve evrimle kalın.
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 28 Ocak 2018