PACO KİMDİ veya DERSAADETTE İNANÇSIZLIK ZAMANLARI…

M. Kerem Doksat      28 Şubat 2014 Cuma      4151



Dünyanın en ünlü gitar san’atçılarından Paco de Lucía, 66 yaşında hayatını kaybetti.

Beş erkek kardeşin en küçüğü olarak İspanya'nın güney ucunda, Cádiz iline bağlı Algeciras'da dünyaya geldi. Müzisyen bir aileden geliyordu: Babası Flamenko gitaristi Antonio Sánchez, abilerinden biri Flamenko şarkıcısı Pepe de Lucía, diğeri Flamenko gitaristi Ramón de Algeciras'dı. Paco de Lucía adını Portekizli annesi Lucía Gomes'in şerefine edindi.

1958'de, on bir yaşında ilk defa radyoya (Radio Algeciras) çıktı. Bir yıl sonra prestijli Jerez Flamenko yarışmasında özel ödül aldı.

1961'de dansçı Jos Greco'nun Flamenko grubuyla turneye çıktı, çeşitli ülkelerde konserlere katıldı. New York’ta kendisini etkileyen müzisyenlerden gitarist Sabicas’la tanıştı.

İspanya’ya döndükten sonra, 1964'te ailesiyle birlikte Madrid’e taşındı. Madrilenian gitaristi Ricardo Modrego ile kaydettiği üç albüm onu Noesis’e ulaştırdı: Dos guitarras flamencasDos guitarras flamencas en stereo ve Doce canciones de Federico García Lorca para guitarra.

1966'da kardeşi Ramon ile birlikte üç albüm kaydetti. 1967'de ilk solo albümünü yayımladı: La Fabulosa Guitarra de Paco de Lucía.

1968 ile 1977 arasında dostu ve New Flamenco müzisyeni Camarón de la Isla ile verimli bir işbirliği gerçekleştirdi.

Birlikte on albüm doldurdular.

1970’lerin sonlarından itibaren caz fusiona da ilgi duymaya başladı.

Al DiMeola'nın 1977'deki Elegant Gypsy albümünde yansıttığı bu tarz, saf Flamenkocuların tepkisine yol açmadı.

Bende bunların hepsi mevcut…

De Lucía, 1979'da, John McLaughlin ve Larry Coryell ile Gitar Üçlüsü kurdu ve kısa bir Avrupa turuna çıkarak, Londra’daki Royal Albert Hall’da Ruhların Buluşması adlı bir video kaydı yaptılar. İlerleyen zamanda Al Di Meola, Coryell’in yerini aldı.

1981'den itibâren bu üçlü üç albüm kaydetti.

Kardeşleri Ramón ve Pepe'nin de dâhil olduğu kendi grubu, Paco de Lucía Sekstet de kendi çıkaracakları üç albümden ilkini aynı yıl yayımladı. De Lucía, kendi başına geleneksel ve modern Flamenko stillerinde çeşitli albümler çıkardı. Geniş repertuarıyla yeni bir Flamenko anlayışı yarattı, gitarın teknik ve müzikal sınırlarını aştı.

 

23 Mart 2007’de Cadiz Üniverstesi müzikal ve kültürel katkılarını kendisine fahrî doktora (Doktor Honoris Causa) pâyesi vererek ödüllendirdi.

De Lucía'nın bir rasgueado ve picado ustası olduğu kabûl edilirdi, klâsik gitarı son derece hızlı kullanabilirdi.

1991’de, Concierto de Aranjuez’i yorumlaması istenene kadar, nota okumayı bilmemekteydi. De Lucía, daha sonra, Concierto’yu yorumlarken klasik gitarcıların önem verdiği tonal sadakatten tâviz vererek ritmik doğruluğa önem verdiğini belirtti.

Paco de Lucía, 26 Şubat 2014 günü çocuklarıyla kumsalda oynarken geçirdiği kâlb krizi sonucu 66 yaşında hayatını kaybediverdi ve Allah’a kavuştu…

***

Derler ki çok esrar ve şarap içerdi. Aslen Katalan’dı ve hep de öyle kaldı.

Atonal de, diatonal de değildi yorumları.

Kafasına göre takılır ve tellerle dalga geçerdi.

Paco de Lucía’nın Meksika’nın Cancun kentindeki bir plajda, çocuklarıyla oynarken kâlb krizinden öldüğü açıklandı.

Flamenko müziğinin en büyük ustalarından biri olan Paco de Lucía'nın ölüm haberi, doğum yeri olan İspanya'nın Algeciras kenti belediye başkanlığı makamınca açıklandı.

1970'lerde çıkardığı bir dizi Flamenko albümle ün kazanan Paco de Lucía, klâsik ve caz alanlarında da gitar çalışmaları yapmıştı.

İspanyol yönetmen Carlos Saura’nın filmlerinde de rol alan Paco’nun, özellikle 1983 yapımı Carmen filmindeki rolü unutulamıyor. Film, 1985’te “En İyi Yabancı Film” dalında İngiliz Bafta Ödülü'ne değer görülmüştü.

Algeciras kentinde iki günlük yas ilân edildiği açıklandı.

Paco de Lucía son yıllarda hem Meksika, hem de İspanya’da yaşamaktaydı.

Twitter’ın İspanyolca konuşan kullanıcıları arasında onun ölümü en çok tweet atılan konu oldu. Bir kullanıcı “Huzur içinde yat. Meleklere gitar çalmayı öğreteceksin” derken, bir diğeri “kahramanlarımdan biri öldü bugün. Gelmiş geçmiş en iyi müzisyenlerden biri” dedi.

Hayatı boyunca şarabı, kadınları ve gitarı sevdi; tevâzu en büyük silâhı oldu. Kimselere sataşmadı. Geldiği gibi, sessizce gidip sır oldu, Rab'ba kavuştu. Yandı tutuştu. Kavruldu, kendini aştı. Geride bir değil, milyar kere milyar hoş sadâ bıraktı. 

Benim basiretim bağlı, yaratıcı hastalığım geçemiyor. Ne Baskça bilirim ne de başka bir lisan.

Varsa yoka Lisan-ı Lûgat-ı Osman-ı Türkî ve Amerikanca!

Ayşenur Doksat’ın bana tanıttığı ikizlerin isimlerini pederlerini bile hatırlamıyorum dersem yalan; adam Diyar-ı Küffardayken gönlünü buralarda unutuvermiş!

.

Politika, bizim genlerimizde var!

Ne dersin Raffi Ağabey?

O bir Ateist miydi?

Koyun Babacı’nın evinde bile beraber bir şeyler tıngırdatmıştık beraberce, o Allah’ına kadar meczuptur zâten.

Aklıma nedense gene şu Andante düştü, bizim Tablolara ne oldu diye Bülentçiğim? Mozart’tan sonra acep editörlere mi takıldı?

Bir de “dön de gel Mustafa ley” diye garip bir parazit, ta Berzah Âleminden.


O adam tıpkı sana benziyor bak...

O da mı inançsızdı be erenler?

Tabiatın ruhuna aykırı!

Zeitgeist mi desem, Poltergeist mi?


Ne Bilem Ben Yâhu?

Aman inançsız kalmayın Sevgili Sibel ve Sütanası, ölün ânını düşününüz.

Size rehberlik edecek tek şey orada saklı olacak: Tahlilî ve tasdikî inanç.

Gerisi boş lâf vellesâm.

Bu gece fikrimin ince gülüne, ayrılığa doğru seyirtmek var anasını satayım.

Hani, belki de azıcık lacrimosa damlatırız.

Andres Segovia aşkına, ona da yetişemedim asla.

Dün gece gene rûyamda Atatürk’ü göremedim bu arada, küs gâliba…


O zamanlar ABGl'liler böyleydi, değil mi Sevgili Şebnem, Zeki ve bütün Yörükler?

Sakın küsme be Atam, yarın canım Cânanım gelecek, seni konuşuverecez gâri.

Hey gidi Mustafa Ley...

Sınırımız delik deşik vaziyette, haysiyetimiz yerlerde sürünüyor. Bakınız:

 

Alenen Türk'men soykırımı yapılmakta!


Türklüğün tarih sınavı tartışılıyor... 

Bu da hep takılıyor nedense...

Eeee, Celâl bu, çaktı mı çakar doğrusu!

Ne kadar benziyolar, değil mi gâri? Bütün dâhiler öyledir hani...

Dön de al, goyuveeeme bizi buralarda e mi?


Oyuncak Bahçesi ve Leylim Ley, Pek de Sevişmişler de; sordum, yazım "hangi kolej" diye, "tık çıkmadı" birâder!

Olacak o kadar!

Şimdi bunlar popüler...

Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – Bu Aralar – 28 Şubat 2014 Cuma

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©