M. Kerem Doksat | 7 Temmuz 2015 Salı | 5514 |
Bir hastalığın veya fenomenin en doğru, en yakın izahı, onu izah edecek en yakın şeydir; buna Parsimoni İlkesi denir.
Diyelim ki bir hasta geldi ve öksürmekte ve ateşi var, akciğerlerini dinlediniz, kaba raller dediğimiz işitme bulgusu tespit ettiniz.
Bu durumda, hastanın hem akciğer veremi (tüberkülozu) hem de grip (soğuk algınlığı) olması beklenmez.
Doğrudan nezle (influenza) düşünürsünüz.
Aynı şey anne çocuk bağında da mevcuttur.
Ebeveynlerini ta doğuştan tanıyan çocuk, onlar arasında ayrım gözetmeden ikisine de sarılır.
Bu da Evrimsel açıdan bir Güçlü Bağlanma Stili demektir.
***
Keza, oruç tutanla tutamayanın farkını sağlık durumlarından
anlayabilirsiniz: Biri kilolu veya sağlıksızdır, öbürü nafile şekilde kendini
zorlar, terler veya çok zorlanır.
Bu aralar ishal ve benzeri şeyler çok moda ve bana ta Diyarbakır’da
askerlik yaptığım günleri hatırlatmakta.
O zamanlar da ağzımız ekşi koksa, kendimizi hâlsiz hissetsek veya
benzeri bir şey başımıza gelsek Biteral veya benzeri bir bağırsak
düzenleyicisi kullanırdık…
***
Rukiye şimdi de şimdi muayenehanede aynı şeyden mustarip olabilir
mi bilmem acaba?
Dün Doğu Perinçek aradı en sonunda ama henüz Yaşar Nuri
Öztürk’le görüşemedik.
Şimdi bizim Çılgın Şoför İbrahim Bey geldi, haydi iş başına.
Neslim de form da, yönlendirmeye ayarlamış telefonları.
***
Evimiz herkese açıktır, bekleriz.
Fazla da mütevazı değiliz, kim bilir daha kimleri ağırlayacağız.
***
Şimdi iş vakti,
Gene yazarım, hoşça kalınız.
Allah’tan ümit kesilmez, maddeden de, hiçbir şeyden de.
Yeter ki bir şeye inanın ama körü körüne değil,
Daima aklınız, duygularınızın bir adım önünde olsun.
***
Mersin’deki Soli tesislerinde Amerikalı bir eski kız arkadaşım aklıma
geldi.
Bana “I ama a prisoner of my past” demişti”, yâni “ben mâzimin
mahkûmuyum (esiriyim). Bakışlarında garip bir hüzün vardı ve
hormonlarımın zirvesinde olduğum delikanlılık çağımdayken dahi,
nedense, o kıza bir şey yapmamıştım.
O da sigara içiyordu, ben de tüttürüyordum ama bir farkla; arada esrar
da içiyordu, çift kâğıtlı tarafından.
Hiç denemediğim ve tevessül etmeyeceğim bir şeydir bu.
“Neden hüzünlüsün” diye sormuştum İngilizce, meğer evlâtlık edilmiş
ve ana babasını hiç tanımamış.
Daldık çıktık denize, bira içtik özgürce ama asla sorgulamadım esas sebebi.
Bir gün de Belçikalı bir karı kocayla tanışmıştım, kadın bana alenen yüz vermişti, kocası da "tatilde biz free sex yaparız" demişti.
O da hüzünlüydü çünkü 19 yaşındaki tek kızlarını da garson baştan çıkarmıştı.
Sormadım "neden" diye...
Çünkü en yakın sebebi ve/veya teoriyi bilemezdim ki!
Hakikati asla bilemeyiz...
Hayırlı bir Pazartesi dileklerimle.
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 07.07.2015