POPÜLER ÇİZGİ KARAKTERLER VE ÇOCUK RUH SAĞLIĞI

M. Kerem Doksat      14 Eylül 2017 Perşembe      2394

Çocuk psikiyatrı olarak sosyal gözlem yapmak benim vazgeçilmezim. Özellikle çocukların dünyasında yeni moda olan akımları çok yakından takip ediyorum. Bu sayede onların dünyasına daha iyi ulaştığımı hissediyorum.

Son 3 ay içerisinde peş peşe gerçekleşen başvurular dikkatimi çekti. Karton karakterleri gerçek zanneden, onlardan korkan, bir gölgenin içinden veya duvarın arasından yassı hale dönüşerek ortaya çıkacağını zannederek bu karakterleri korkulu gözlerle arayan/ ortaya çıkacağını öngören veya onların büyüsel güçlerini kendilerinde mevcut olduğunu düşünen, yaşları 8.5-11 yaş arasındaki çocuklardan bahsediyorum…

Bu çocukların ortak özellikleri dış dünyaya dair gerçeklik duygularını koruyamıyor veya zorlukla koruyor olmaları. Zamanlarının çoğunu bu karakterlerden bahsederek geçiriyorlar veya onlardan etkilendiklerini gösteren bir davranış sergiliyorlar. Aileleri istedikleri kadar bu karakterlerin hayali olduğunu anlatmaya çalışsınlar, ancak tek karakter konusunda ikna olabiliyorlar. Bir süre sonra başka  bir sürükleyici karton karakterle ilgili olarak benzer zihinsel süreçleri yaşamaya başlıyorlar.

slender man ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucu

“Ben de ……….karakter gibi ölümsüzüm. Bu bıçağı kendime saplasam bana bir şey olmaz!” diyerek, mutfaktan ellerine geçirdikleri bir bıçağı karınlarına saplamaya çalışabiliyorlar.!!!!!!! Bir günün en az 6 saatini bu karakterleri düşünerek, geçiriyorlar. Takıntılı halde akıllarına gelen bu düşüncelere engel olamıyorlar. Bu karakterlerin kendilerine zarar vermesinden ürküyor ve ürperiyorlar. Bazıları, bunun saçma olduğunu bilse dahi bu düşünceleri an’lık olarak “gerçekmiş” gibi yaşayabiliyor. Bazıları, “saçma” olduğunu bilse dahi, bu düşünceleri aklından kovamıyor. Akşamları tek başlarına yatamıyorlar. Bir odadan diğer odaya tek başlarına geçemiyorlar. Bazıları bu karakterleri “gerçekmiş” gibi algılıyor. Kendilerini de bu üstün karakterler gibi “güçlü, yenilmez ve ölümsüz” olarak idrak edebiliyor ve buna göre davranmaya kalkışabiliyor! Bazı çocuklarsa, kendilerini gerçek arkadaşlarından izole edip, tamamen karton karakterlerin hayatını taklit ederek yaşama ve paralel düşünce sürecine girme akışına kapılabiliyor!

 Sinir sisteminin gelişmesi açısından çocuklar yaklaşık olarak 9 yaşına kadar somut düşünce aşamasındadırlar.  Ek olarak, büyüsel düşüncenin etkisi altındadırlar. Gerçek dışı kavramlara rahatlıkla inanabilirler. Zihinlerini bunlarla meşgul edebilirler. Çocuklar, 9 yaşından sonra soyut düşünce aşamasına geçerler. Gerçek ve gerçek dışı arasındaki farkı ve mecaz anlamları ancak bu yaştan sonra idrak edebilirler. Normal gelişim gösteren bir çocukta dokuz yaşından sonra gerçeği değerlendirme yetisinin bozuk seyretmesi “çocukluk çağı psikozu” ön teşhisini akla getirmektedir. Beyin normal gelişimini tamamlamadan önce, erken dönemde yaşanan böylesine süreçler, beyinsel gelişimi sınırlamaya ve bozmaya yol açar. Öyle ki, çocuğun normal zihinsel gelişimi yakalamasına engel oluşturabilir.

Takıntılar (obsesyon) ve bunları nötralize etmek adına yapılan ritüellerle (kompulsiyon) seyreden hastalığı “obsesif kompulsif bozukluk”  (OKB) adı verilir. Normal çocukluk döneminin seyrinde 4-5 yaşlarındaki çocuklar “aynılığın ısrarı” temalı bazı ritüellerin gerçekleştirilmesi hususunda ısrarcı davranabilirler. Bir yere giderken aynı yerden geçme, aynı kıyafeti giyme, bazı şeyleri aynı sırayla yapma bunlar arasında sayılabilir. İlerleyen yaşlarda bu belirtiler genellikle geçer. Geçmeyen vak’alarda, çocukluk dönemi OKB’si  7-8 veya 11-13 yaşlarından itibaren başlayacak şekilde kendini gösterebilir.

Bu tarz karton karakterlere yönelik aşırı düşünce uğraşları “çocukluk başlangıçlı OKB’yi” tetikleyebilmektedir. Bu hastalığın ana belirtilerinden birisi olan teyit etme ve anlatma kompulsiyonları” bu çocuklarda aniden ortaya çıkabilmektedir.  Anne-babalarını saatlerce soru ve teyit alma yağmuruna tutabilmekte ve saatler süren ikna çabalarına rağmen tatmin olamamaktadırlar.

Çocuğun zihinsel gelişimi açısından büyük risk taşıyan böylesi durumların ortaya çıkmasını engellemek adına ebeveyn neler yapabilir?

-Çocuğunuzun seyredeceği karton filmi öncelikle siz seyredin. Gerçeğin abartılı şekilde ötesinde ve/veya korkutucu-ürkütücü olan, vahşet ve şiddet barındıran, kötüyü kahraman kılma temalarını savunan filmleri çocuklarınıza seyrettirmeyin.

-Zamanı sınırlayın. Sekiz yaşına kadar bir çocuk günde en fazla 3 karton film seyretmelidir. Bunu da sabah ve akşama yaymak en uygunudur.

 -Söz konusu kahramanlar ve işlenen temalar hakkında çocuklarınızla konuşun. Onlara gerçekçi mesajlar vererek doğruyu görmelerini sağlayın.

Çocuğunuzun zihinsel süreçlerinde bu kahramanlara yönelik amacını aşan bir “takılma” sezinliyorsanız, hiç vakit kaybetmeden bir çocuk psikiyatrına başvurun ve profesyonel yardım alın. Unutmayın ki, bu konularda çocuğunuza yapacağınız saatler süren uzun açıklamalar, onları tatmin etmekten ziyade, takıntılarını pekiştirecek, ruhsal hastalıklara zemin hazırlayacaktır.

En son olarak da şunu eklemek istiyorum:

Çocukların ruhsal süreçlerine dokunacak böylesine etkili karton filmler çekecek olan yapımcıların, senaryoyla ilgili olarak bir çocuk ruh sağlığı profesyonelinden mutlaka danışmanlık alması gerektiği kanaatindeyim.

Unutulmaması gereken bir gerçek, “ruh sağlığı yerinde olan çocuklar, sağlıklı bir toplumun öncüsü ve vazgeçilmezidir”.

Yrd. Doç. Dr. Neslim G. Doksat

Çocuk ve Ergen Psikiyatrı

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©