PSİKANALİZ YANILGISI-4

M. Kerem Doksat      3 Aralık 2012 Pazartesi      6811



TÜRK PSİKİYATRİ CÂMİASININ ve İLGİLENEN HERKESİN DİKKATİNE


Psikiyatri, pozitif bilimin hastalıkları teşhis ve tedavi etmekle mükellef tıp biliminin zihinsel ârızaları, bozuklukları ele alan kısmıdır.

Psikanaliz, ilk olarak Sigismund Scholomo Freud’un (1856-1939) takipçileri tarafından kurulmuştur.

Kendi mekânımda neşrettiğim

Psikanaliz Yanılgısı -1

http://www.keremdoksat.com/index.php/entry/psikanaliz-yanilgisi

Psikanaliz Yanılgısı -2

http://www.keremdoksat.com/index.php/entry/psikanaliz-yanilgisi-2

Psikanaliz Yanılgısı -3

http://www.keremdoksat.com/index.php/entry/psikanaliz-yanilgisi-3

makalelerimde tamamen tarihî gerçekleri anlattım.

Bunlar yakında yayımlanacak olan esas çok daha geniş kitabımdan özetlerdir. Bu yazılardan hiç birinde hakaret, yalan beyan yâhut düzmece bilgi yoktur. Kimseye hakaret edilmemiştir. En ufak bir bilgi hatası varsa eleştiriye açıktır.

Buna karşılık, TPD’nin İstanbul Şûbesi Başkanı, Psikanalizi eleştirmenin yâhut tartışmanın “şık olmayacağını” ifâde ederek, bu konudaki konuşma talebimi geri çevirmiştir. Ayrıca benimle ilgili “yaptığı hipnoz kursunun ikinci gününe iki üç kişi katılmış” diye alenen gerçek dışı beyanda bulunmaktan da hicap duymamıştır.

Hipnozu, bu konuyu Türkiye psikiyatri tarihinde ilk olarak tez konusu olarak kabûl ettiren ve hâlâ temel kitap özelliğindeki HİPNOTİZMA eserinin yazarı olan rahmetli babam Nöropsikiyatri Profesörü Recep Doksat’tan öğrendim: http://www.keremdoksat.com/index.php/entry/hipnoz-nedir-ne-degildir ve http://www.keremdoksat.com/index.php/entry/gunumuzde-psikiyatrik-tedavinin-ilkeleri. Bu eser basım aşamasında, pek yakında tekrar neşredilecek.

Bugüne kadar yüzlerce kişiye ve tıp personeline hipnoz eğitimi verdim; ayrıca TPD üyesi olarak da Ankara’da, İstanbul’da, Erzurum’da eğitim verdim. Bu arada, hâlen başında bulunduğum TPD Hipnoz ve Hipnoterapi (Bilimsel Çalışma Birimi) BÇB Başkanı’yım. Ayrıca Evrimsel Psikiyatri, Psikiyatri ve Felsefe BÇB üyesiyim (derneğin kararıyla daha fazla üyelik olamıyor). Daha önce başka BÇB’ler de de üyeliklerim oldu, kitap bölümleri yazdım; Evrimsel Psikiyatri’yi Türkiye’de ilk defa gündeme getiren bilim adamıyım.

Bugüne kadar psikofarmakoloji, psikiyatri ve inanç sistemleri, klinik psikiyatri, duygudurum bozuklukları, şizofreni, geropsikiyatri ve daha pek çok konuda makaleler yazdım, yüzlerce kongreye iştirak ettim, konferanslar verdim, panellere katıldım vs.

Bunları zikretmemin tek sebebi, gençlere ve tanımayanlara kendimi kısaca tanıtmaktır. 1999’da profesör olduğum Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri AD’dan şimdiki hükûmetin hekimlere yönelik icraatına daha fazla tahammül edemediğim için, kendi isteğimle emekliye ayrıldım ama hocalık zevkim, tutkum hâlâ burnumda tütüyor ve okumaya, kendimi tam bir talebe gibi geliştirmeye hassasiyetle devam ediyorum.

Şimdi tekrar esas konuya dönelim…

Bilim, tez-antitez-sentez, bunun tekrarı ve yanlışlanabilme ilkesiyle yürütülen bir disiplindir. 56 yaşına gelmiş bir psikiyatri profesörünün TPD’de Psikanaliz hakkında bir konferans verdiği takdirde kimseye söveceği yâhut iftira edeceği beklenemez…


 

Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği noktaya: Koskoca Türkiye Psikiyatri Derneği, sudan bahanelerle, gerekçelerle benim “Freud’dan 2012’ye Psikanalize Eleştirel Bir Bakış“ başlıklı bir konuşma yapmama geçit vermemiştir. Bu, en hafif ifâdeyle, bilime yobazlığın ve peşin hükümlüğün sokulması demektir ve ülkemizin bilim tarihinde karanlık bir nokta olarak kalacak, yasakçılar da hep böyle anılacaktır.

Bu Yeniçağ dininin tıpla yakından uzaktan ilgisi olmadığı gibi, kendilerinin de açıkça ifâde ettikleri gibi, hiçbir hastalığı yâhut bozukluğu da iyileştirmemektedir: “Biz semptomu değil, kişiyi düzeltiyoruz”. Ayı şeyi Feng Shui, astroloji, Tarotçuluk gibi kâzip (sahte, sâhici olmayan) bilim ehli de, şeyhler, şıhlar, spiritüel şifâcılar vs. de iddia etmektedirler. Ben de Psikanalizle iyileşen hiçbir hasta görmedim ama yapıldıktan sonra darmadağın olan pek çok kişiyi üzülerek müşahede ettim.

Dogmayla bilim bağdaşmaz. Bir insanın “kendini aşan kimliğiyle” istediği dine yâhut ideolojiye inanması gâyet tabiîdir ama “bilim adamı kimliğine” bunu bulaştırırsa, ortaya sâdece perişanlık çıkar. Nitekim gene bir Yeniçağ dini olan Diyalektik Materyalizmi bilime enjekte edenlerle, Psikanalizi empoze edenlerin ortak hareket etmeleri de tesadüfî değildir.

Psikanaliz ekollerinin hepsi de sui generis, kerameti kendinden menkûl, yanlışlanamayacak, tamamen teorisyenin kendi a priori (deney öncesi) varsayımlarını, a posteriori (deney sonrası) bilgiyi yorumlamak için kullanmaktadır. Böyle bir uygulamaya “bilimsel” denmesi kadar absürt (saçmanın da saçması) bir şey yoktur.

Tarihî bir hakikat olarak hatırlatmak isterim: Musa’nın dinine inancını yitirerek Ateist olan Yahudilerin kurduğu bu dogmatik öğretilerin hiçbir bilimsel yönü yoktur ama büyüsel düşünceyi bilimsellik kılıfı altında satarak büyük bir pazar doğurulmaktadır.

TPD İstanbul Şûbesi Sekreteri’nin bana “neden devamlı konuşmak istiyorsunuz” sorusu da pek trajikomiktir. Bugüne kadar sâdece bu konuda konuşma talebim olmuştur. Buna mukabil, Evrimsel Psikiyatriyi TPD Ankara Şûbesi’nde pırıl pırıl bir havada, Cumartesi Pazar günlerinde salonu doldurarak dinleyen gençlerle iftihar etmiştim (Erzurum’daki Ulusal Kongre’de de aynı konuda Kurs vermiştim).

Formasyonumla ilgili son bir bilgi daha vermeyi de bu noktada kaçınılmaz görüyorum: Klâsik Psikanalizi ve Kohut Ekolü gibi yeni varyasyonlarının hepsinin teorik alt-yapılarını orijinal kaynaklarından okuyarak yeterince öğrendim ve biliyorum. Psikanaliz insanın psişik dünyâsını anlamakta gerçekten de bir miktar işe yarayabiliyor ama tedavide kullanılması kabûl edilemez. Somutlaştırmak için bir örnek vereyim: İdrar yâhut kan analizi yaparak enfeksiyon teşhis edebilirsiniz ama bunun tedavide bir yeri yoktur. İnsan psişesi ise idrar veya kandan çok daha karmaşıktır.

Sonuç:

Bilimsel tartışmadan korkan, pazarları ve rantları bozulacak diye deneyimli bir hocanın söyleyeceklerini gençlerden esirgeyenler kadar, bana böyle bir tartışma için ortam yaratacaklarına söz veren biri profesör, öbürü uzman iki psikiyatri uzmanı meslekdaşım da aynı ayıbı paylaşmışlardır.

Sırf meraktan, tıpkı bir “kişisel gelişim merkezi” kabilinden Psikanaliz yaptırmak isteyenlere isteyen istediğini yapsın. Buna karşın, gerçekten psikiyatrik hastalığı olan mağdurlara bu “terapiyi” yapmak bence malpraktistir.

Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 03 Aralık 2012 Pazartesi

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©