SAKIP SABANCI ve ALİ AĞAOĞLU: İKİ DEVRİN İKİ TİPİK NUMÛNESİ

M. Kerem Doksat      18 Ekim 2012 Perşembe      7044





Bir gazeteci dostum rica etti bu mukayeseyi yapmamı…

 

Sakıp Bey’le şahsen tanışıp sohbet etmişliğim vardır.

En alttan yükselirken tevâzuunu korumayı başaran, çok alçak gönüllü, züppelikten nefret eden, san’ata ve kültüre çok önem veren bir insandı. Parayı har vurup harman savurmanın tam aksine, iş yerindeki gömleğinin bâzen yakası aşınmış olduğunu dahi görebilirdiniz. Hâttâ pinti denebilecek derecede tutumluydu. Gerçekten de halktan bir adamdı, göstermelik değil. Gösteriş ve hava atmak için değil, popülaritesini arttırmak ve sevilmek için çok iyi PR yapardı. Âile mahremiyetine, sadakate ve bağlılığa çok önem verirdi. Adana’da her yerde imzasını bıraktı.

Hâttâ bir kere "akıl sağlığı raporu" vermem gerekti; gülmekten ölecektik karşılıklı ama kenarda polisten Ağır Ağabeyler vardı; Polis Vakfı için ağır bir bağış yapacaktı!

Ne âlem adamdı. 20+20+20= 60 TL alıp, köşeleri dönecektim. Babinsky'sine, göz dibine, her şeyine baktım. Sonra da ahret sorularına geçtim. Sağlı sollu kroşelerle epey bunalttım ve sonunda da "er question"u sordum: Sâhibi olduğunuz menkul ve gayrimenkûllerin takribî değeri hakkında bir şey söyleyebilir misiniz?

"Doktor Bey işini çok iyi biliyor" diye gülümsedi ve kapıya kadar da refakat etti. Çıkmadan önce, bedavadan, üç kitabını da imzalayıp, kendi elcağızlarıyla bana tevdi etti ve kapı kapanıverdi: GÜM!

Eh, artık ücretimi alcektim, köşeleri döncektim, lâstikleri parlaticektim ve daha neler yapcektim.

Bu familyanın bir "her işe maydanozbaşısı" vardır ve immortaldir. A, bir baktım ki beni asansöre doğru ufaktan itekliyor.

"Hani şu benim vizite" diye geveledim.

"Ha, öyle mi. Hay Allah! Ne kadardı"?

"Canım, dedim ya, 3x20 olcekti".

"Bakiiim, o kadar var mı ki"!

Ceplerini ayrı ayrı yokladı, boş olduklarını ispatlamak için neredeyse tersine çevirecekti. Onun da üstü başı kahverengi ve dökülen bir takım elbiseyle örtülmüştü. Uğraştı, didindi; üç kuruş oradan, 25 kuruş buradan filân derken, sonunda tam on sekiz buçuk Lira denkleştirdi ve cebime de kendi elleriyle yerleştirdi.

"Şey, ama Sakıp Ağa çok zengindir, kolumu keserim ki bahşişimi de esirgemez" (sonradan bu sözleri epey duyacaktım). Yok arkadaş, şimdiki Beşiktaş-Adalar Vapur İskelesi'nin karşısında, elimdeki bozuk paraları sayar vaziyette kalakalmıştım. Benim de ayağımda kirli kahverengi, ucuz bir pantolonla, üstümde ter kokan kanarya sarısı bir gömlek vardı.

Yağlı saçlarımı kaşıya kaşıya gene bir taksiye atladım. Hâlâ aval aval bakıyordum, tekrar tekrar sayıyor ve bana bu avanta fırsatını tanıdığı için de bütün Intermed ekibine sevgi ve saygılarımı sunarken, kendi kendime de gülüp duruyordum!

*

Yobazca olmayan, din tüccarlığı yapmadan tatlı bir muhafazakârlık sergilerdi. Yerine, ortamına göre davranmasını bilirdi; yüksek sosyetede de, sokakta yürürken de hep sevimli, sevgiliydi. Gene hep ölçülü ama iyimserdi. Dâima gülümserdi ve şakacı, hâttâ dozunda muzip bir adamdı. Aşırı gösterişli ve lüks arabalar kullanmazdı. Vefatından sonra arkasından bütün Türkiye ağladı.

Ali Bey’le hiç tanışmadım. Gündeme güm diye düştü! Evliyken çok eşliliği savundu, har vurup harman savurdu. En pahalı ne varsa aldı. Oğluna ve kızına da çok pahalı şeyler hediye etti. Sağ kol bileğinde bilem kaç milyarlık saatlerle her yerde boy gösterdi. Oğluyla beraber çapkınlığa çıktı ama Allah’ı var, farklı mekânlarda. Müthiş bir gösteriş ve “ben buradayım, bakın ey ahâli” tutumu içerisinde davrandı. Hâttâ yuhalandığı bir konferansından çıkarken dahi pişkince gülümsedi. Elindeki Dolarları, Avroları “sevgililerinin” üzerine saçtı. Yaptığı espriler beni de, başkalarını da güldürmedi ve bütün bunlara da aynen devam ediyor.

*

30 sene öncesiyle, son on senenin sembolleridir bu iş adamları.

   Başka söze ne hâcet?

      Gözle görülene kılavuz gerekmez…

Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 18 Ekim 2012 Perşembe

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©