ŞEB-İ ARÛZ NEDİR?

M. Kerem Doksat      7 Mart 2013 Perşembe      5286





Bir can dostumdan şu mesajı aldım: Şu Şeb-i Arûz tâbirine takılıyorum. Aruz'un kelime anlamı nedir? Aruz vezni derken aynı anlamda mı kullanılır. Bir zamanlar bir yerlerde - yoksa gene sen mi yazmıştın? tâbirin aslinin şeb-ü rûz olduğunu okumuştum. Yanmak-sönmek'le ilgili Farsça (MKD: Acemce daha doğru gibi) bir terimdi yanılmıyorsam. Aslı var mı acaba?

Internet ortamında okuduğum bilgilere çok güvenemediğim için aklımda da tutamıyorum. Başka ortamlarda okuduklarımı da pek tutabildiğim söylenemez aslında ama onların bahanesi de yok.

*

Sevgili Dostum,

Bu arada, bir cümle düşüklüğümü web mekânımda tashih ettim: (Necip Fâzıl  kısmında) Kumarbazlık ve sefahatten îmana olan fırtınalı seyahatini işittim; megalomanisine, hemen hiç kimsenin bir şeyler okurken görmemesine rağmen sâhip olduğu muazzam kültürüne ve Sultan-üş Şuarâlığı'nı (Şâirlerin Sultanı), Hasan Sâmi Bolak'ın ifâdesiyle "Şiirin süzme balı, tadı Necip Fâzıl'dır - Fikir, san'at ve çile. Adı Necip Fâzıl'dır. olarak tanındığına şâhit oldum.

Dostum,

Maâlesef Ferit Devellioğlu'nun lûgati kızımda. Mustafa Nihat Özön'ün ve Nurcular'ın TÜRDAV Osmanlıca-Türkçe Büyük Lûgat'ine baktım, internetten de teyit ettim.

Şeb Farsça; gece demek. Mustafa Nihat Özön'ün lûgatinde Şeb-i ruz diye geçiyor.

Ruz (rûz?) ise Gün, gündüz demek, gene Acemce.

Şeb-i ârûs (z ile değil) şeklindeki yazılışı ise TÜRDAV Osmanlıca-Türkçe Büyük Lûgat'indeki bahsedilişi. "Rûz: gün, 24 saatlik müddet, * gündüz denmiş.

Arapça arus ise (ayın ve sin ile) gelin, Husrev Pervis'in sekiz hazinesinden biri, simyada kükürt demekmiş.

Gene Arapça aruz ise nazım ölçüsü, bir beytin ilk mısraının son ayağı.

Anlayabildiğim kadarıyla Şeb-i Arûz bizim uydurmamız. Acemce ile Arapça'yı, geceyle gündüzü, bütün günü Türk usûlünde nikâhlandırmışlar ve hazinelerle süslemişler.

Aslında biz bunu hep yapmışız, çünkü Osmanlı'nın torunuyuz. Har kelimesinden hürriyeti, cumhur'dan cumhuriyeti, fikir'den mefkûreyi uydurmuşuz. Şark'la Garp arasındaki köprü olma vaziyetleri. Ama kelimelerin nesebi sahih; piççe uydurmalar değil şimdilerde bolca yapıldığı gibi.

Bana beni aşmam için vesile olduğun, setredilmiş bir gerçeği daha görmemi sağladığın için müteşekkirim. Eminim ki okurlardan da bilgi ve tashih gelecektir.

Dostlukla ve ihvanla.

Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 05 Haziran 2008 Perşembe

MKD Güncelleme: http://www.osmanlicaturkce.com adresinde Arapça arus için süslenmiş gelin, güveyi deniyor; aynı zamanda güneş ve gök de demekmiş. Aynı gün 21:04  (teşekkürler Mesut kardeşim).

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©