SERDAR AKİNAN'IN BU GÜNKÜ YAZISI ve YORUMSUZ HABERLER

M. Kerem Doksat      6 Temmuz 2008 Pazar      5425

Dua EdinTercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi'ye kelepçe neden takıldı biliyor musunuz?

Gazetedeki ofisinde aramaya yapan polisler SKYTURK kameramanlarına kızdıklarından.

Tamamen keyfî.

Görevli polis, bıçkın bir delikanlı edasıyla kameramanlara dönüyor ve "çekerseniz kelepçe takarız" diye tehdit ediyor.

Çocuklar görevini yapıyor ve bu ağır ağbiler Ufuk Büyükçelebi'ye kelepçeyi takıyorlar.

Bir gazetenin haber merkezinde yayın yönetmenine kelepçe ne anlama geliyor?

Gözdağı.

Hukuk?

Gukuk.

Zîra yasa çok açık.

Kameralar tarafından saniye saniye tespit edilen görüntülerde Ufuk Büyükçelebi'nin polislere direniyor, saldırıyor, şiddet kullanıyor olması gerekiyor ki kelepçe ile etkisiz hâle getirilsin.

Kim bu şehir kabadayıları?

Gayri hukukî bu güçlerini kimden ve nereden alıyorlar?

Aylardır yazıp çiziyoruz ortada iddianâme yok.

Terör örgütü kurmak ve üyesi olmakla suçlanan bu heyetin somut olarak ve resmen, hangi delillerle neden ve nasıl suçlandığını biliyor muyuz?

Hayır.

Sâdece, hükûmete ve cemaate yakın medya belli bir odaktan sürekli beslenerek psikolojik bir harekat yapıyor.

Savcıların elinde çok güçlü deliller olduğu ileri sürülüyor.

Allah vere de bu çok güçlü deliller, Ümraniye'den başlayan süreçle birlikte gerçekten somut bir yapının yasal karinesini oluşturur.

Ve, bu heyet tarihe darbeci teröristler olarak geçer.

İnşallah.

Şâyet değilse.

Yâni, deliller TCK'ya göre bir anlam ifâde etmiyorsa.

Yandı gülüm keten helva.

O zaman bu ağzı salyalı demokrat liberallere küçük küçük ve basit sorular soracağız.

Sağlıklı bir şekilde gözaltına alınan insanlar mezara tahliye edildi.

Gazeteciler gözaltına alındı.

Koskoca komutanlar hapse yollandı.

Dinlendik, gözaltına alındık, psikolojik işkence gördük.

Atatürk diyen, Cumhuriyet diyen, bağımsızlık diyen.

ABD'ye küfreden.

AB'ye lânet eden.

Tam Bağımsız Türkiye diyenler lânetlendi.

Terörist damgası yedi.

Bu damgayı basan kimdir?

Bu sorunun yanıtını bu köşeden vereceğim.

Yâ sabır.

Hele şu iddianâme bir çıksın ve görelim şu terör örgütünü.

Yaşayan darbecileri yargılayamayan bir zihniyet şimdi darbe planlayanları çarmıha geriyor.

Durun bakalım ne olacak?

İnşallah bu heyet gerçekten, somut, yasalara aykırı bir örgütlenme içindedir.

İnşallah.

*

Sedar Akinan'ı tebrik ediyorum; mutat cesaretinden dolayı.

Şimdi, tamamen yorumsuz olarak gündemden özetler vereyim:

Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan emekli Orgeneraller Şener Eruygur ile Hurşit Tolon, sabaha karşı Metris Cezaevi'nde iki kişilik koğuşa kondu.

Bir dönemin iki önemli komutanı, dün 03.00'te Metris'e getirildi. Normâlde mahkûmlar önce "karantina" adı verilen kalabalık bölüme alınıyor, daha sonra koğuşlara dağıtım yapılıyor. Paşalar, bu uygulamanın dışında tutuldu. Kendilerine taze fasulye, pilav ve kompostodan oluşan karavana ikram edildi. Paşalar, bâzı ihtiyaçları olduğunu bildirince kantinci evden çağrıldı. Tıraş, temizlik ve bazı yiyecek malzemeleri almalarına imkân sağlandı. 4 günlük gözaltı ve saatler süren savcılık ifâdesine rağmen 06.30'da kahvaltıya kaldırıldılar. Mönüde beyazpeynir, reçel, zeytin, çay vardı. ATO Başkanı Aygün'e ayrıcalık yapılmadı, diğer mahkûmlarla "karantinaya" alındı.

METRİS Cezaevi'nden bir yetkili, "bugüne kadar hiç üst rütbeli tutuklu ağırlamadık. Adalet Bakanlığı'nın tâlimatıyla hareket edeceğiz" dedi. Paşaların, büyük ihtimâlle Kandıra veya Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne nakledilmesi bekleniyor.

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve çetenin kasası olduğu iddia edilen ve cezaevinde önce depresyona, sonra kansere yakalanan Kuddusi Okkır hayatını kaybetti. Karısı, "kendisini savunamadan gözü açık gidiyor. Suçunu bilmeden vefat etmiş oldu" dedi. Sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilen işadamı Kuddusi Okkır, Edirne'deki Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastânesi Medikal Onkoloji Bölümü'nde "Akciğer kanseri, beyin ve kemik metastası" teşhisiyle tedavi görüyordu. Karısı Sabriye Okkır, "eşim koma hâlinde tahliye oldu ve maâlesef hayatını kaybetti" dedi. Sabriye Okkır, eşinin saat 06.00 sıralarında hayatını kaybettiğini belirterek, "zâten beklenen bir olaydı. Artık bunların sorumluları cevabını versinler. Eşim suçunu bilmeden vefat etmiş oldu. Ben son derece üzgünüm" diye konuştu. Eşinin ölümünden sorumlu olanlardan tüm olup bitenlerin yanıtını vermelerini isteyen Sabriye Okkır, şöyle devam etti: "gerekeni yapacağım. TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na eşimin tedavi masraflarının karşılanması için dilekçe vermiştim. Hâttâ bir milletvekilimiz bir soru önergesi verdi. Bunlar görüşmeye bile alınmadı. Eşim gözaltına alındığında en ufak bir rahatsızlığı yoktu. Tutuklandığında sağlık muayenesi yapıyorlar. Dosyasında şekeri, tansiyonu, mide ve kalb ağrısı yönünde şikâyeti de yoktu. Eşim koma hâlinde tahliye oldu ve maâlesef hayatını kaybetti". Soruşturma kapsamında tutuklanan ve Kuvayımilliye Derneği'nin bir gecesinde çekilen bir fotoğrafta Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm, Muzaffer Tekin ile birlikte görüntülenen Kuddusi Okkır, Teknopark Elektronik Bilişim Danışmanlık şirketinin sâhibiydi. Kuddusi Okkır, Orion Yapımcılık, Orion Reklâm ve Markam Danışmanlık şirketinin de ortağıydı. Çalışamamaktan dolayı beş parasız kaldığı için, karısına gazeteciler yardım ettiler ve dün İstanbul'da düzenlenen törenin ardından toprağa verildi.

*

Son bir şey.

Hani İran mes'elesi vardı ya.

2

Hatırlarsınız.

Mehmet Kerem Doksat - İstinye - 07 Temmuz 2008 Pazartesi

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©