M. Kerem Doksat | 15 Ağustos 2017 Salı | 2349 |
Her iki sanatçıyı da Çeşme’deki Açık Hava Tiyatrosu’nda seyrettik ve
mükemmel performanslarıyla bizi kendilerine hayran bıraktılar.
Sertap Hanım yanında hiç koruma olmadan bütün tribünleri dolaştı, kıyafeti son derecede güzel bir de sese sahip ve Chrone Hastalığı olmasına rağmen güzel bir program sundu.
Bakmayın makyajlı haline, kim bilir kaç defa Nusret Et Lokantası’nda yan yana geldik.
Oralarda üzerinde incecik ve mütevazı bir t-shirt ve ayaklarında bule jeanle oturur ve hep gülümseyen bir çehreyle etrafı süzer.
***
Programındaki performansı çok iyiydi ve tam üç buçuk saat Çeşmelileri kendinden geçirdi. Koreografi, danslar ve ışık sistemi mükemmele yakın derecede güzeldi.
Saat gece yarısı olduğunda “bir yere gitmeyin, geliyorum” diyerek üçüncü bis şarkısını seslendirdi.
Arada “bu memlekette sanat icra etmek zorlaşıyor” dedi ve kıyafet değiştirdi; tekrar sahneye döndüğünde neredeyse herkesle tokalaştı ve yaklaşık 4 küsur oktavlık sesiyle bizleri mest etti. Tam “eyvah, hastalığı ona zarar vermesin” diye kafamızdan geçirirken sahneden sessizce süzülüp kulise geçti.
Merdivenler çok dik olduğu için yanına gidemedik ama örtülü mesajla ne demek istediği açıktı. Anlayan anladı.
***
Sibel Can bir Roman ve Allah vergisi sesiyle dinleyenleri mest etti. Sahnede kalmayı tercih etti ve daha çok Arabesk tarzı şarkılar icra etti. Kendisi uzakta olmasına rağmen rengi soluktu ve arada titriyordu. “Herhalde üşüttü” diye geçirdi; nitekim hemen konserin bitişinde soluğu hastanede almış.
***
Sibel Hanım’ın Nice ve Monaco gibi şehirlerde malikâneleri var.
Maddî imkânsızlıktan ortaokulu ancak bitirdikten sonra sürdürdüğü sanat hayatında sahneye çıkardığı ve “üstadım” diye hitap ettiği orta yaşlı bir kemancı “ben yaşlandım, bakarsınız birkaç sene sonra gelemeyebilirim” deyince, “hiç öyle olur mu, başımızın tacısınız” demesini duygulanarak seyrettim.
***
Aslında seneler önce bir televizyon canlı yayınında kendisini hipnotize etmiştim. O da “bu gözlere dayanabilir misiniz” diye sorduğunda “aldığımız eğitim icabı en güzel gözler bile bizi etkilemez” dediğimde şirin bir şekilde gülümsemiş, o zamanlar asistan olan birkaç meslekdaşım da (biri Dr. Aytül Çorapçıoğlu idi) beni arayıp kutlamıştı…
***
Hayat devam ediyor. Değerli Meslekdaşım Doç. Dr. Sultan Tarlacı da kitabını anlatıp evrimi incelemiş.
Ben de hem onun eserinden hem de bendeki kitaplardan yararlanarak Evrimsel Psikiyatri kitabımı yazmaya devam edeceğim.
***
Barışla, sevgiyle ve evrimle kalın.
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 15 Ağustos 2017