TÜRKİYE’YE NE OLACAĞIYLA İLGİLİ KANAATLERİM-1

M. Kerem Doksat      7 Kasım 2012 Çarşamba      5608



Değerli Mekâncılar,


Ouroboros

En kısa ve özet olarak tahminlerimi yazacağım:

-Türkiye’de büyüsel düşünce gâyet bilinçli olarak yerleştirilerek, akılcılık öldürülmektedir.

-Gelişim nörobiyolojisine ve psikolojisine tamamen ters düşecek bir şekilde, 5 yaşındaki çocuklar ilkokula başlatılmakta ve beyinleri “din” adına hurafelerle yıkanmaktadır. Hâlbuki Hollanda’da dahi bu başarılamadığı için vaz geçilmiş olup, en erken 6 yaşta (o da anaokulu eğitimi iyi verilmiş olması şartıyla) ilkokul başlanır; bir çocuğun akılcı düşünceye kavuşması en erken 7, sosyal empati kurabilmesi ise 9 yaşta mümkündür.

-Tamamen aynı mekanizmayla insanları peşinden sürükleyen dogmatik vasıflı Komünizm, Ateizm, Diyalektik Materyalizm gibi ideolojik dinlerle, bilim-dışı bir safsata olan Psikanalizle de genç psikiyartların, psikologların, psikolojik danışmanların, tıb talebelerinin, hâtta hemşirelerin beyinleri yıkanmaktadır. Gelecek nesillere sağlık hizmetini verecek olan kadrolar bunlar olacaktır.

-Bunlara muhalefet etmenize veya eleştirmenize de asla müsaade edilmemekte, eleştirel bir konferans vermeniz dahi engellenmektedir.

-Midede ve bağırsaklarda beyin olduğunu iddia edip, benimle atışmaya giren sözüm ona uzman psikologlar, tamamen absürt (saçmanın da saçması) kurslar düzenleyerek, entellektüel arayışlar içerisindeki her yaştan insanı fikren zehirlemektedirler.

-Hepsi de ABD patentli birtakım psikiyatrlar ve klinik psikologlar da bunları desteklemektedir. Hâttâ hiçbir yetkisi ve yetkesi olmadığı hâlde baş ağrısı polikliniği yapan bir farmakologla, uyguladığı tedavi yöntemi tamamen bilim-dışı olan bir psikiyatri uzmanının(!) yazdıkları depresyon ilâçlarının palavra olduğunu iddia eden bir kitap, onlarla işbirliği içerisindeki farmakoloji doktorası sâhibi bir psikiyatri profesörünün de desteğiyle göklere çıkarılmaktadır.

-Nitelikli ve gerçekten bir işe yarayan kitaplar ortadan kalkmakta, koçluk, kişisel gelişim, mânevî şifacılık, zerzevat tabipliği gibi absürditeler koca tıb ve psikoloji hocalarınca desteklenmektedir.

-Cehâletinin farkında olmayan gencecik beyinler, ömrünü davranış bilimlerine ve evrim bilime-vermiş bendeniz gibi kişilere posta koymak, hücum etmek cür’etini kendilerinde bulmaktadırlar. Bu tipler, Atatürk’ü inançsız hâttâ Diyalektik Materyalist olarak yutturmaya çalışmaktadır. Bu tamamen yalandır. Atatürk, Alevî Bektaşî meşrepli, Allah’a inanan bir adamdı. Kurumsal anlamdaki, insan hürriyetini kıstlayan din anlayışına muhalifti sâdece!

-Atatürk’e ve dava arkadaşlarına her türlü iftira atılmaktadır; Hitler’le özdeşleştirilmektedir. Buna rağmen ona sâhip çıkmaya kalkanlara her türlü maddî mânevî baskı, şantaj veya iftira atılmakta, “icabında” bir bahaneyle hapse atılmaktadırlar.

-Siyasetçilerin birbirlerine hitapları ve üslûpları yüzleri kızartmakta ama onlar bu Hacivat Karagöz oyununu ısrarla sürdürmektedir.

-Adının ve soyadının dahi menşei ne olduğu tartışılır olan liderinin halefinin peşinden gidenlerin, Türk Milliyetçiliği diyerek aslında Türkiye’nin Kürdiyeleşmesine hizmet eden İktidar Partisi’ne bu konuda her türlü yardımı yapan bu liderine olan güven çok sarsılmışken, bu sefer birincisinin oğlu partinin tepesine Tepebaşı’ndan 111 kere geçilerek hazırlanmaktadır.

-Memleketin her tarafında anomi, terör, vahşet ve şiddet başını almış giderken, 3.5 senedir neyle suçlandığını bilmeden Silivri’de “infaz” edilenlere hiç lâf edilmemektedir.

-Yandaş medya her türlü misenformasyona ve dizenformasyona hicap duygusundan yoksun bir şekilde her şeyi çarpıtarak sunmaktadır.

-Millî olan her şey ya satıldığı ya da peşkeş çekildiği için, artık vatandaşın kötü gün parasına gözler dikilmiştir

-Milliyetçilik ve ulusalcılık diye iki kavram uydurulup biri de suç olarak ilân edilince, isteyenin ânında savcılıkta gözünü açması mümkün hâle getirilmiştir.

-Ankara ve İstanbul Barolarının başındaki gözü pek başkanlar sürekli olarak yıpratılmaya gayret gösterilmektir.

-Millî bir paranoya ve korku imparatorluğu kurulmuştur!

***

   Devamı gelecek…

Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 07 Kasım 2012 Çarşamba

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©