VATANDAŞTAN FEZLEKE

M. Kerem Doksat      15 Şubat 2014 Cumartesi      3900

Sayın TBMM Üyeleri ve Parti Yetkilileri,

Kimse AKP'nin vatan hâini olduğunu, Başbakan'ın da benzeri bir misyonu bulunduğunu iddia etmedi.

Hâttâ iyi şeylede de imza atmaktasınız. Asrın rûyasını geçekleştirdiniz ve ilk uydumuzu başarıyla uzaya gönderdiniz.

Bu adam ve benzerleri daha o zamanlar böyle söylüyorlardı:

Ta Özal döneminden beri olmayan şeyler tekrar başladı ve Yüce Meclis'te kan döküldü.

Peki, siz neredeydiniz?

Eminiz ki bu görüntüleri de birkaç saat zarfında "temizler" veya "sildirirsiniz". Böylece herkesi de sindirdiğinizi zannedersiniz.

Öcünü Almadan Duramayan Adamı paketletip getirttiniz.

Bir güzel yedirip içirdiniz, besleyip büyüttünüz. Ziyaretçileri bol oldu.

Ona gidip gelenler arttıkça, TSK küçülüp paramparça oldu. Bu da yetmedi, "Astsubaylar, örgütlenin ve birbirinizi de yiyin" dediniz.

Baktınız kesmedi, Rum'a gazı koklatıp, Kıbrıs'ın suyunu kestiniz.

İmanınız bolsun ama her tarafa bol keseden câmi diktiniz.

Dün İzmir'e gelmek üzere havaalanına (pardon, uçakalanına, Kıbrıslılar öyle der) doğru yola çıkmıştık ve korkunuzdan yolumuzu değiştirecektik ama vazgeçtik. nasıl olsa vâsıl oluruz dedik. Şoförümüz "Peygamber" lâkaplı Davut Bey de tedirgindi ama hiçbir şey olmadı.

Tek dikkatimizi çeken, bütün işyerlerinin neredeyse tamamının kepenk indirmiş, müzikhollerin boş masalara taverna müziği dinlettiği oldu.

Etrafta mahşeri ve ma'şerî bir sükût hâkimdi.

Fazla ses yoktu.

Filipinoların mâruz kalmaya mahkûm edildikleri keskin mazot ve iyi yanmamış benzin kokusuna aval aval bakan garibanların hâli pür melâlleri aklıma flash backler şeklinde düşmeye başladı...

Türkü Barlar, Simit Cafeler, Kış Olimpiyatları için toplanılmış olan mekânlar, her yer ama her yer sinek avlıyordu.

Bir zamanlar gönül verdiğim sporda bile gencecik canlar toprakla kavuşmuştu!

Buraya gelirken bindiğimiz tayyarede hep ümide uçan gariban köylüler ve kasabalılar vardı.

Smyria'nın asaleti ve Hasan Tahsin'i hâlâ yerindeydi ama Kadifekale'si de kâbus gibi tepesinde dikilmekteydi.

Siz ise İkitelli'de, orada burada devamlı olarak paralellerden, üçgenlerden, dörtgenlerden bahsetmeye devam ettiniz.

İmamların kavgasından bıkan bu necip milletin artık bu kayıkçı kavgalarından bıktığını hesap edemediniz.

Mağdurlardan, mağdurelerden bahsederken Lehçe-i Lûgat-ı Osmanî'yi pekâlâ ve çok güzel kullanmaktasınız ama herkes kerkesle mahkemelik oldu.

Adalet Bakanınız Bozdağ, dağ gibi biriken dosyalarla nasıl başa çıkılabileceğine dair hiçbir şey söyleyemiyor.

HSYK ne olacak, belli değil.

Sloganınız olan şarkı için bile sizi dava ettiler.

Hâlbuki dünyanın her yerinde, her kıtasında, bütün sınırlarında...

Toprağı kazırsanız, altından Türk çıkar, göremediniz.

ABD, Batı Kulübü, Faiz Lobisi dediniz, en büyü feyzi siz yediniz ama uslanmadınız.

Neden Google'da ikinci lisan olarak "Kürdî" yazar, düşünmediniz.

Yarın öbür gün sizden bir 3 D yazıcı ile binlerce kopya yapıp, bütün kâinata servis edilirseniz ne olacağını da hesaplayamadınız.

Bütün memlekete ray döşemekten bahsettiniz. Ağzınızdan çıkan her söz yüzünden istiskal edildiniz ve özür dileyeceğinize, "sen o patronlarına söyle" filân dediniz.

Samsun gibi huzur dolu şehirde bile uçan tekmeler konuşuyor çünkü işler şirazesinden çıktı. Kocasına el uzatan sapığı millet linç edecekti, zor tuttular. Her tarafta hırsızlık, zina, talan ve yalan arttı ama siz hep başkalarını suçladınız.

Emeklilerin maaşları neredeyse "geri öde arkadaş" seviyesine indi, acaba b yahut c plânınız ne?

Hayatımda görmediğim ağırlıkta hakaretler üzerinize Poseydon'dan çıkmış gibi, Zeus'tan mahreç almış gibi yağdı ama siz gene kükremektesiniz.

"Ben, beeeeen, beeeeeeen" dediniz, belli ki hep de diyeceksiniz!

Dua okuyarak, vicdan sömürüsüyle, Karmik haritalarla insanları dolandıran şifacılar, safsata ve zerzevat tüccarları bütün medyayı doldurdu.

Cam gibi ekranlardan her şeye ulaşıp seyrediyoruz ve görüyoruz.

Yarın 500.000 kişi ortaya dökülüp, zılgıtlar çekerek saldırdığında...

Hâlâ şu kadar veririm kelle başına diye İsrail'le pazarlık mı edeceksiniz.

Bilemiyorum ama bu işin sonu zor gelir.

Kâinat bir ince ayardan geçiyor. Her taraftan haşhaş ve Haşhaşi fışkırıyor.

Çİn de, Hint de, G50 de, herkes birbirini dinliyor...

Bunlara nasıl bir tefsir getirteceksiniz?

Şimdilik bu kadar, hafta başından önce tekrar görüşürüz.

Mehmet Kerem Doksat - İzmir - Şimdiki Zamanlar - 16.02.2014 Pazar

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

AĞRISIZ YAŞAMAK

Ağrı, vücut dokusuna zarar veren veya verebilme potansiyelindeki uyaranlara bağlı olarak ortaya çıkan, vücudun belli bir...

KÜRT SORUNU

25. 11. 2006'da memleketimizin önde gelen terör uzmanlarından Ercan Çitlioğlu'nun dâvetlisi olarak Bahçeşehir Üniversite...

KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI VE PANDORA'NIN KUTUSU

Biraz önce Kosova'nın bağımsızlığı ilân edildi ve Pandora'nın Kutusu açıldı!Bir Türk ve Müslüman olarak sevinemiyorum. S...

SERDAR AKİNAN'IN PEK DE KATILMADIĞIM YAZISI'

Akşam Gazetesi'nin yazarlarından ve televizyoncu Serdar Akinan bu sefer altına imza atmayacağım, atamayacağım, bir öncek...

İZMİRDE İTİBARINI TAZELEYEN BİR MEKAN ALTINKAPI

İzmir Hilton Oteli'nde ve Altınkapı Restoran'da başımıza gelenleri yazmıştım. Biraz evvel Sayın Cüneyt Altınkapı aradı...

 
Web Tasarım Sapka.org   ©